İnsan belleğinin kılcallarında çevreye normalizasyon sürecimizi sağlayan önemli bir lob var. Herkesin yaşadığı kendi normali ve bu normalin dışına çıktığında algoritmik bir refleksle kendi yeni normalini doğuruyor ve eski normali hızla unutup yeni normalinin çerçevesini çiziyor ve yeni hikayesinde baş rol oynuyor.
1982'de James Q. Wilson ve George Kelling, suçun kentsel düzensizliğin bir sonucu olduğunu teorileştirirler ve Kırık Pencere Teorisi buradan doğar.
Malcolm Gladwell, çok satan kitabı “Kıvılcım Anı”nda bu durumu şöyle açıklar: “Eğer bir pencere kırıksa ve onarılmadan bırakılırsa, oradan geçen insanlar hiç kimsenin umursamadığını ve oranın bir sorumlusu olmadığını düşünürler. Kısa bir süre içinde daha fazla pencere kırılır ve anarşi algısı o binadan o binanın baktığı caddeye doğru yayılır ve "olur öyle şeyler, normaldir" mesajını verir.”
Toplumsal reflekslerin tümdengelimsel bir yönelimle bizi kuşattığı bir gerçektir.
Elalem ne der?
Toplumsal kuşatılmışlığımızın en bariz baskı balatasıdır yukadaki söz. Yeniliklerin, aykırı bakışların, toplumsal normatiflerin engelleyicisidir.
Üzüm üzüme baka baka kararır. Ayıplanma korkusuyla çevresel bileşenlere uyumsama kaçınılmazdır.
Kırık cam teorisi suç ve ceza bağlamında küçük çaplı ihlallerin devamla büyük ihllalleri getireceği ve önüalınmaz noktalara gitmesini ön görür.
Mesela elinizde bir çöp var ve onu atmak için çöp bakınıyorsunuz. Çöp kovası bulamadınız ama daha önce çöp atılmış bir yer gördünüz. Çöpü atma refleksiniz temiz olan yerlere oranla artıyor ve çöpü oraya atıyorsunuz. Olumsuz davranışı yapma eyleminizde yükseliş gerçekleşiyor. Eğer bu durumun önü alınmazsa toplumsal kabule dönüşür ve orası çöplük olur.
Toplumsal zihniyet devredeyken bireysel zihinler önem arz etmez. Miting alanında toplanmış yığınların zihinsel mobilizasyonu benzer seyreder. Profesörle cahil insan yan yana omuz omuza aynı hisleri yaşamaktadır. O kalabalığın sürükleyici atmosferinde mitingin amaçlarıdır hedef.
Toplumsal mobilizasyonların aktığı alanda insan bireyliğini toplumsallığa bırakır.
Twitter’da bazen maşeri vicdanı tahrik eden gruplar mahkemeyi etkiliyor. Sürüklenen sel sularının önündeki dev kütüklerin kontrolünü kaybedip sürüklenmesi gibi bireyler toplumsal olaylarda aklını ve bilincini en önemlisi de makuliyetini kaybeder.
Insanların etki alanlarından biri de medyadır. Medyanın güncel türevlerinden biri de sosyla medyadır ve dileyen dilediğini paylaşabilmektedir.
Biz de ülkemiz için vatan millet edebiyatı yapan nice kalpazanların iç-dış tezatlığını göstermesi tam bir kırık cam teorisidir. Bir taraftan hırsızlık yapmak diğer taraftan sakarya vatan millet ecdat diyerek milliyetperver çizgide lanse etmek de kırık cam teorisidir. Çünkü sayıca o denli çok olan bu grup hayran kitlesini malesef her geçen gün arttırmaktadır.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
Doğrunun yeri kalmamış ki…
Yalan en büyük kurtarıcı olmuş. Yaptırımı da yok.
Kültürel dünyamız çok kirletildi. Geçmişten tevarüs ettiğimiz adetlerimiz geleneklerimiz göreneklerimiz tahrip edilerek yok edildi.
Çıkarcılık ön plana çıktı. Kazan-kazan her eylemin başında yer aldı. Tüm teamülleri kullan-at peçete basitliğinde kırık cam teorisine kurban ettik.
Herkes yapıyor diyerek her şeyi meşrulaştırdık.
Günahı mübaha dönüştürdük.
Aslında herşey kırık camın tamir edilmemesiyle başladı.
BESTAMİ BOZKURT
linkedin.com/in/bestamibozkurt