Türkiye son zamanlarda giderek artan şekilde S400 füze tartışmalarıyla zaman kaybetmektedir. Dünya eskisinden çok daha farklı bir yöne açılırken, Türkiye'nin hala geçmişten gelen sorunlarla boğuşması ülkede ciddi bir siyasi boşluk yaratmaktadır.
Normal koşullarda hiç bir sorun olmayacak konuları ülkenin önünü kapatacak bir sorun haline dönüştürmek, 20. yüzyıldan bu yana savaş yöntemlerinin giderek füze sistemleri üzerinden hava savaşlarına dönüşmesi.
Peki neden ve nasıl bu duruma geldik?
Türkiye uzun yıllar soğuk savaş döneminde içine girdiği NATO savunması üzerinden aslında kendi güvenliğini aramıştır. Ne var ki SSCB'nin dağılmasıyla, Türkiye'nin kendi güvenliği için bir füze saldırısına karşı yeterli bir koruma ve savunma geliştirilememiştir.Türkiye'nin kendi savunma sistemini geliştirememesi sonucu Türkiye savunma alanında batıya bağlı bir duruma sürüklenmiştir.
Merkezi coğrafyanın odağındaki Türkiye'nin bulunduğu bölgede bu konuda tek başına bırakılması üzerine Türkiye de tek başına hareket etmiş ve kendi planını ortaya koymuştur.
Türkiye SSCB varken -kamuoyu korkusu yüzünden - tüm güvenlik işlerini NATO ve ABD'ye havale etme cezasını bugün çekmek zorunda kalmıştır. Giderek gelişen füze teknolojileri karşısında, Rusya- İran gibi büyük devletlerin geliştirdiği füze sistemlerinin tehdidi altına girmiştir.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, NATO'nun Türkiye'de her türlü senaryoyu uygulayabildiği ama Türkiye'nin bombalardan başkenti Ankara'yı koruyacak bir sistemi geliştirmediği görülmüştür.
Bu aşamada Türkiye, ( başkentini koruyamayan bir devlet konumuna geldiğinde) Türkiye, yeni askeri dengelere yönelmiştir.
Yani Türkiye 70 senedir üyesi olduğu NATO şemsiyesi altında çevreden gelebilecek füze saldırısı ve tehditlerine karşı kendine alternatif arama durumunda kalmıştır.
Batı sisteminin geliştirmiş olduğu patriot sistemi ile aslında Türkiye her türlü füze saldırısına karşı güçlü bir patriot ile desteklemesi gerekirken; batı bloku Türkiye'yi böylesi bir koruma sisteminden yoksun bırakmış ve bunun sonucunda da Türkiye NATO sistemi dışında alternatif arayışlara girmiştir.
Özellikle 5 yıl önce Türkiye, Çin'den füze almak için harekete geçmiş daha sonra ABD ve batı baskısıyla Çin füzeleri engellenmiştir. Türkiye'nin bu ihtiyacı yerinde görüp gerekli tedbirleri almayan batı sistemine karşı Türkiye, kendi güvenliği için çözüm aramaya devam etmiştir. Sonunda savaş baskısı ve ülkesini koruma altına almak için en gelişmiş füze sistemi olan Rusların S 300 ve S 400 füzelerine yönelmiştir.
Sovyet sonrasında dünyada yeni bir yapılanma gündeme gelirken; Türkiye'nin batı sistemi tarafından böylesine bir duruma düşürülmesi ittifak ve müttefik anlayışlarını da ortadan kaldırmıştır.
Ortadoğu'da Türkiye'yi ABD-İsrail ve Avrupa çıkarları doğrultusunda kullanmayı düşünenler, Türkiye'nin güvenliğine ilgisisiz kalmıştır. Irak ve Suriye'de batı emperyalizmi savaş çıkartırken, Türkiye'nin komşusu olan ülkelerden füze tehdididini tırmandırmak isteyen batı ile Türkiyeyi karşı karşıya getirmiştir.
NATO üyesi ülkelere yönelik tüm tehditlerde NATO üyesi ülkeleri koruyan NATO , Türkiye'yi parçalamaya yönelen terör örgütleri bizzat ABD ve NATO tarafından desteklenmiş ve İsrail'in Büyük İsrail programına angaje olarak merkezi coğrafyada bir uzuzn savaş dönemi başlatmıştır.
Türkiye bugün yeni dünya düzeni kurulurken, düşmanları ya da komşularıyla değil ama müttefikleriyle ters düşmüştür. O yüzden ABD ve NATO Türkiye'de füze sistemi tesis etmemiş ve başkent Ankara'yı korumak için patriot sistemi kurulamamıştır.
Gelinen aşamada , bu nedenle batı ülkeleri ile bir kırılma noktası gündeme gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti , bu durumun farkına vararak gerekli önlemleri almaya yönelmiş ve batının emperyal saldırılarına karşı geliştirilmiş olan S 300-S400 füze sistemini satın alarak kullanmaya karar vermiştir.
Dün Türkiye'yi desteklemeyen, Türkiye'yi füze tehditleri karşısında korumayan ve bölücü terörün Türkiye'yi parçalamasına karşı Türkiye'ye sahip çıkmayan batılı ülkeler, bugün Türkiye'ye S 400 almakla suçlaması tam anlamıyla çelişkidir.
Türkiye'nin batının saldırgan ve emperyal ilişkilerine karşı kendini korumak üzere güvenlik sistemi oluşturması en doğal hakkıdır. Batı gibi Türkiye de kendi varlığını korumak için her türlü güvenlik durumunu sağlamak zorundadır.
Batı destekli, terör müttefiki olan, Türkiyeyi bölmeye destek veren ABD ve NATO; bugün Türkiye'ye karşı açıktan cephe olarak S400 lerin alınması durumunda Türkiye'nin sistemden çıkartılacağını öne sürmektedir.
Batılılar eğer iyi niyetli olsalardı Türkiye'yi savunmasız bırakmazlar, terör örgütlerini desteklemezler ve terör örgütlerine karşı Türkiye'yi NATO şemsiyesi altına alırlardı. Bunu yapmayan batılıların niyetleri ortadayken , Türkiye'nin kendi güvenliğini garanti altına almak için alternatif savunmaya yönelmesi normaldir.
Türkiye'yi böylesine kırılma noktasına getiren batılı ülkeler, önümüzdeki dönemde bir muhasebe yaparak, böylesine bir kırılma noktasına sebep oldukları için Türkiye'nin gönlünü almadan, bu doğrultuda iyi niyetli barış girişimleri beklememelidir.
Bugün ortaya çıkan kırılma noktasının kopma noktasına gelmesi için, ABD ve NATO öncülüğündeki bloktan, Türkiye'yi dışlayıcı değil ittifakın içine çekerek iyi niyet girişimlerini devreye sokmaları beklenmektedir.
O zaman bugünkü beklenmedik kırılma noktası ortadan kalkacak, yeni dönemde Türkiye ve batı yanyana gelerek iş birliği yapabilecektir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu önderi Atatürk'ün vasiyetindeki öncelik dikkate alınarak, ' yurtta sulh dünyada sulh 'u esas almış Türkiye, bugün aslında diplomatik girişimlerini sürdürmektedir.