Kırklareli Ortak Akıl Derneği ile Kültür Varlıkları Derneği'nce mübadelenin 100. yılı dolayısıyla, göç zamanında hazırlanan yemek çeşitlerini gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla bir restoranda düzenlenen etkinlikte, mübadiller evlerinde yaptıkları 40 çeşit yemeği aynı sofrada sundu.
"Mübadele yemeği" olarak adlandırılan yemekler vatandaşlara ikram edildi.
Kırklareli Ortak Akıl Derneği Başkanı Ali Çakır, AA muhabirine, amaçlarının unutulan veya çok fazla bilinmeyen lezzetleri ön plana çıkarmak olduğunu söyledi.
Hazırlanan her bir yemeğin kendine özgü hikayesi bulunduğunu belirten Çakır, "Bugün birlik beraberlik ve anıları unutmamak üzere toplandık, geçmişte yaşananlar kolay değil. İnsanlar, mübadiller evlerinden yurtlarından ayrılmak zorunda kaldılar. Biz bunu gelecek kuşaklara da hatırlatmak istiyoruz." dedi.
"Göç yemeklerini yaparken sanki o günleri yaşıyorum"
Mübadil Gülay Kayan ise annesinden öğrendiği "bin çocuklar" yemeğini yaparken sanki o günleri yaşadığını ifade etti.
Dedelerinin 1923 yılında Türkiye'ye göç ettiğini anımsatan Kayan, mübadele ile yemek kültürünün de göç ettiğini belirtti.
Mübadele yemeklerini yaparken çok duygulandığını anlatan Kayan, "Ben bugün burada savaş zamanında yapılan 'bin çocuklar' yemeği yapıp getirdim. Bu yemekler nesilden nesile bizlere aktarıldı. Anneannem annesinden öğrenmiş, ben de annemden öğrendim." dedi.
Öğrendiği yemekleri gelecek nesillere aktarmaya çalıştığını ifade eden Kayan, şöyle devam etti:
"Bunlar göç zamanından gelen yemekler. Unla yapılan, içerisine patates katılarak yapılan yemekler. Ben 'bin çocuklar' yemeğini yaparken geçmişe gidiyorum açıkçası. Yani o günleri yaşıyorum. Savaş zamanında yokluk zamanında ne buldularsa karınlarını doyurmak, güç almak için hazırlanan yemekler. Benim yemeğim doyurucu besin değeri yüksek, vakitten kazanılmak için hazırlanan bir yemek."
Naciye Kavas da anneannesinden öğrendiği yağlı çöreği yaptığını anlattı.
Çöreği yeni doğan çocuklar için hazırladıklarını ifade eden Kavas, "Yağlı çöreğin içerisine para koyarız. Para kime çıkarsa o bebeğe hediye alır. Büyüklerimiz bu çöreği hep yapardı. Yüzyıllardır yapılan bir çörek." dedi.
Kavas, bu yemeğin nişan törenlerinde de hediye götürüldüğünü anlattı.
Nuriye Aksoy da mısır tranası yaptığını, bu yemeği annesinin eskiden özellikle kış aylarında pişirdiğini ifade etti.
Seval Candan, babaannesinden öğrendiği dızmana yemeği yaptığını söyledi.
Çocukluğunun bu yemek ile geçtiğini aktaran Candan, "Babaannem yaptığında hepimiz tepsinin başına geçerdik, bitecek diye korkarak yerdik ve hemen bitirirdik. Güzel anıları var." diye konuştu.