Prof. Dr. Vahdeddin Engin, birkaç yıl evvel bir televizyon programında, Sultan 2. Abdülhamid’in, “İmamlar, eğitim işlerine karışmasın, kendi işlerine baksınlar.” dediği belgeyi gösterdiğinde karşılık bulmasını bekledim. Herhâlde koskoca Sultan, “Hayat Bilgisi” dizisini seyredip, “Hoca câmide! Hoca câmide!” dememişti. Bir bildiği vardı.
Ne bu belge konuşulup tartışıldı ne de mezkûr profesör bir daha tekrar etti. (Belki de etti, ben rastlamadım.)
Geçtiğimiz günlerde bir haber, okuyanları, hem tebessüm ettirdi hem öfkelendirdi.
Kocaeli Anadolu Lisesi’nde öğrenciler, sınıf içinde çay poşeti fırlatmışlar. İlâhiyat kökenli Okul Müdürü Sâbit Mehmet Limon, öğrenciler hakkında “Bu davranışla Cumhurbaşkanımızı taklit ettiniz.” diyerek disiplin soruşturması başlatmış.
Azıcık pedagoji bilen bir müdür, bu hâdiseye güler geçer veya “Mâdem kötü bir hareketse Cumhurbaşkanımız niye yapıyor?” sorunun cevâbını hazırlayarak çocuklarla konuşmayı denerdi.
Maalesef AK Parti döneminde ısrarla atanan ilâhiyat kökenli okul müdürleri, 2. Abdülhamid Han’ı haklı çıkardılar. Öğrencileri, dinden soğuttular. AK Parti, Z kuşağını biraz da bu müdürler sâyesine kaybetti. “Dindar nesil yetiştireceğiz” diye okulların başına ilâhiyatçı atayanlar, şimdi ilâhi yerine türküye vurdular. Hazin!
Okul müdürü Limon, okul içerisindeki düzen ve disiplini, akademik ve sosyal başarı iklimini bozacak bu ve benzeri söz, eylem ve davranışlarınızın tekrar etmemesi için uyarıda da bulunmuş.
Hangi akademik başarı acaba?
Kocaeli’nin gözbebeği Kocaeli Anadolu Lisesi’nin akademik başarısı, bu müdür zamanında hızla düştü ve niteliksiz anadolu lisesi sınıfına tenzil etti.
Eğitim-Sen Kocaeli Şubesi, bir açıklama yaparak çay fırlatan öğrencilerin ve velilerinin yanında olduğunu açıkladı. Doğrusunu da yaptı.
Bu açıklamayı, doğal olarak muhâlif bir sendikanın yaptığını zannettim. Sonra MHP’ye yakın sendika olduğunu öğrendim.
Açıkçası bu cesur çıkışı yapan Eğitim-Sen’in öğrenciyi koruma kriterini anlayamadım.
Bu köşeyi tâkip edenler bilirler. Kocaeli Anadolu Lisesi’nde iki yıl evvel bizzat idâre tarafından kızıma atılan iftira için çalmadık kapı bırakmamıştık. Memur-Sen, Başiskele Kaymakamlığı, Başiskele İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, hep aynı cevâbı vermişlerdi:
“Bu müdüre, bir şey yapamıyoruz.”
Saydığım kurumlar, neticede iktidarın emrinde. Fakat Kocaeli Eğitim-Sen’in, “Aman ittifakımızın tadı kaçmasın” yaklaşımına hayret etmiştim.
Mesele, en sonunda İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne intikal etmiş ve Milli Eğitim Müdürü sâyesinde okul müdürü Sâbit Mehmet Limon ve yine ilâhiyat kökenli Müdür Yardımcısı Selahattin Arslan’ın, “öğrencinin eğitim hayâtını bitirme” operasyonu son bulmuştu. Mesele bu kadar açık ve net olduğu hâlde müdür, müdür yardımcısı ve öğretmen, cezâ almamış; kızıma, kınama cezâsı verilmiş, hak ettiği takdir belgesini alamamıştı.
Bu cezânın sebebini sorduğum Eğitim-Sen’e yakın İl Milli Eğitim Şube Müdürü, “E o kadar olsun” cevâbını vermişti.
Şimdi buradan Eğitim-Sen Kocaeli Şubesi yetkililerine sormak istiyorum.
Öğrenciyi koruma kriteriniz nedir? İttifakınızın kıvamı, yâni ağzınızın tadı, bu kriterde ne kadar tesirli?
Çay fırlatan çocuklar, bu şakayı iki yıl evvel yapsalar ve cezâ alsalar, Kocaeli Eğitim-Sen olarak, “E o kadar olsun canım” mı diyecektiniz yoksa cesurca bir açıklama yapacak mıydınız?
Not: Kocaeli Valiliği ve Kocaeli İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Kocaeli Anadolu Lisesi’ndeki disiplin cezâları hakkında inceleme başlatmalı ve hangilerinin yönetmeliğe uygun olup olmadığını tespit etmelidir.