Bir önceki Korona Virüsü makalem de Korona Virüsü'nün dünya hegemonya savaşında nasıl kullanıldığına dikkat çekmiştim. Bugün ise Korona'nın hedef tahtasını dikkatle inceleyip toplum üzerindeki etkisine değinmemiz gerektiğine inanıyorum.
Bu bağlamda Korona Virüsü'nün yayılma hızı ve etki alanın sınır tanımayıp kendisini 'dokunulmaz' adleden kişilere kadar ulaşıyor olmasının oldukça dikkat çekici olduğunu gözlemliyorum. Çin'den başlayıp İran'a sıçrayan daha sonra İtalya üzerinden Avrupa'ya sıçrayan virüs engellenemez bir hızla Amerika Kıtası'nı da kontrolü altına almaya başladı.
Korona'nın Türk Devletlerindeki etkisinin minimum olması ise bizleri sevindiren bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Umarız böyle devam eder. Ülkemizde de şuana kadar aynı aileden olduğu açıklanan 5 vaka tespit edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin Korona Virüsü'yle ilgili almış olduğu önlemler ve konuya duyalan özel ilgi de taktire şayandır. Devletimize ve hükümete teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Konumuza dönecek olursak, bizler daha önce de defalarca kez çeşitli virüslerin ortaya çıktığına şahit olduk. Bazı virüsler Korona'dan daha ölümcül de oldular. Ancak hiçbir virüs Korona gibi hızlı haraket edip elit isimleri hedef almamıştı. Afrika'nın seyrekleştirilmesi ve çeşitli deneyler için üretilen bir çok virüs görevini tamamladıktan sonra ortadan kaybolmuştu. Büyük ihtimal Korona'da görevini tamamladıktan sonra unutulup gidecektir. Peki, Korona'nın görevi nedir?
Bazı teorisyenler Korona Virüsü'nü "İnsan nufüsunu azaltma projesi" olarak değerlendirmişti. Bu değerlendirmeye katılmamakla birlikte Korona'nın toplum tarafından dokunulmaz adledilen bir çok siyasi ve elit insanı temizleme operasyonuna dönüşme ihtimalinin olduğunu gözlemliyorum.
Korona Virüsü'nün küreselleşme sürecine etkisi ve devletler arasındaki çekişmede nasıl kullanıldığına değinmiştik. Korona'nın dikkat çeken en önemli özelliklerinden bir tanesi de sanatçı, bürokrat, siyasi ve futbolculara kadar sirayet etmesidir. Korona'ya bu perspektiften baktığımızda Korona'nın görevinin, 'hedeflenen ve eskiyen bir çok siyasi ve elit kişinin ortadan kaybolmasını sağlayıp yeni bir dünya düzeni için yeni yüzler mi' getirmesi amaçlanmaktadır? sorusu aklımızı kurcalamaya başlamıştır.
Korona aynı zamanda bir çok doğal ve suni afetten (virüs) zarar görmeyeceği genel kabul gören siyasi elitlerin dokunulmaz olmadığını da toplum nezdinde ortaya koymuştur. Devletlerin Korona Virüsü karşisındaki kabulü ve çaresizliği de ayrıca tartışılması gereken bir husustur. Ne hazindir ki, etrafında onlarca özel görevlisi bulunan siyasetçilerin Korona Virüsü karşısında bu kadar savunmasız kalmaları da dikkatimizi yönlendirmemizi gerektiren bir diğer husustur. Korona Virusü geldiği aşamada kafamıza onlarca soru oluşmasını sağlamıştır. Bu soruların cevabını da yaşanan sürecin sonunda alacağımız aşikardir.
Bir el hem devletlere hem de küresel sermaye sahiplerine ikazda mı bulunmaktadır?
Son yıllarda dünya genelinde yaşanan olaylar Firavun'un Sarayı'ndaki zulmü aratır hale gelmiştir. Bir kaç adım geri çekilip dünyayı ve Firavun'un Sarayını karşılaştırdığımızda aynı kaderini yaşamaya başladıklarını görüyoruz.
Aklımızı kurcalayan bu soruların cevabı için makalelerimiz devam edecek.