Dünya sadece bir virüs ile değil, bu virüsün yarattığı çok büyük korku ile savaşıyor.
Gelişmeler gösteriyor ki; o korkunun üzerine yenidünya düzeni kurulacak.
Zira, yeni dünya düzenini oluşturmak için uzun zamandır 3. Dünya Savaşı senaryoları yapanların önünde; şimdi Koronavirüs gibi çok önemli bir biyolojik silah, bunun üzerinden tüm ülkeleri hapishane haline getirebilen büyük bir KORKU gücü gibi önemli argüman var.
Hani derler ya, ‘Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz’
O nedenle bu virüs ve ‘korkusu’ ile evlerine kapatılan halk ve kendi ülkelerinde hapishanelere konulan devletlerde neler olduğu anlayabilmek, bundan sonra olacaklar için tedbir almak çok önemli.
Malum Çin ile ilgili olanları ‘Finansal Virüs’ başlıklı yazımda yazmıştım. Virüs gölgesindeki Çin’de, Borsa üzerinden çok uluslu şirketlerin nasıl devletleştirilip millileştirilğini açıklamıştım. Keza ‘Finansal Virüs 2’ yazımda da ABD Borsasındaki hareketliliği ele almıştım. Ki bu tür zamanlardaki en önemli değişiklikleri ekonomi ve borsalar üzerinden görmek mümkündür.
Yanılmadığımız da yaşanan gelişmeler ile ortada.
Elbette bunun siyasi ve askeri ayağı da var.
Keza, önce ABD askerleri ‘Avrupa 2020 ‘adı altıdaki bir tatbikat bahanesiyle Almanya’ya indi. Sonra Rus askerleri tıbbi yardım gerekçesiyle İtalya’ya. İspanya ise NATO’yu kurtarıcı güç olarak özel çağırdı…. Ve bu ordu ve askerler ki onlara ‘virüs’ işlemiyor!
Ne kadar ilginç değil mi?
Uzun zamandır 3. Dünya Savaşı’nı zorlayan güçler, bir virüs ile adeta Avrupa’daki paylaşımlarını, ‘kurtarıcı’ rolüyle çoktan yapmaya başladılar dersek yanlış olmaz.
Şimdilik, ‘ ABD ve Rusya, Avrupa’yı işgal etmeye başladı ‘ diyebiliriz. Bundan bir süre önce zaten Avrupa’ya İtalya üzerinden Çin girmişti. Rusya ise Ukrayna üzerinden Balkanlar’a yönelmişti.
Sizin anlayacağınız, uzun süre Ortadoğu üzerinden ve Akdeniz üzerinden çıkarılmak istenen 3. Dünya savaşı, - istenilen elde edilemeyince -virüs üzerinden yapılıyor ve şimdilerde savaş, Avrupa’ya taşımış görünüyor.
Gelişmelere bakınca , - yakın zamanda- bulunduğumuz bölge Türkiye’nin de yeni savaş alanlarına dahil olmasının kaçınılmaz olduğu gerçeğini görmemek mümkün değil. En basitinden, Balkanlardaki ve Ege’deki oluşumlar ile NATO Türkiye’ye çıkışı deneyebilir.
Bu nedenle bugün her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyaç var.
Bence Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, bir an önce -sosyal mesafeyi koruyarak mı korumayarak mı olur bilemem ama- tüm siyasi parti liderlerini davet etmeli ve ortak payda olan ‘VATAN’da bir buluşma yapabilmeli. Bu toplantıda diğer liderler ile içerdeki virüs ile ilgili tüm değerlendirmeleri birlikte yapmalı ve olası bölünmeye giden yol için tedbir almalı…
Zira hükümet hem yorgun, hem geçmişten gelen argümanları, geleceğe dönük pazarlıklar noktasında atılım yapmasını engelleyebilir.
Avrupa’daki gelişmeler gösteriyor ki, Baltık’ta Baktık Birliği- Kuzey Birliği-, Akdeniz’de Akdeniz Birliği, Balkanlar’da Balkan Birliği, Ege’de Ege Federasyonu ve Doğu Avrupa Birliği gibi yapıların alt yapısı çoktan oluşturulmuş görünüyor. Bu projeler üzerinden bir zamanlar dilimizden düşürmediğimiz ‘’yeni bir Osmanlı’ çıkışı ile Yeni Osmanlıcılığa yönelmek, tuzak ve büyük bir tehlike olur. Bu noktada ANKARA’dan uzaklaşmamak gerekmektedir!
Bu çerçevede Putin’den de bugünlerde, yeni bir SSCB yani Bağımsız Devletler Topluluğu çıkışı gelebilir. Zira kendisi bu konuda uzun zamandır Petersburg toplantıları yapıyor.
Bu arada Avrupa’daki ‘virüs çöküşü’nü incelediğimizde, çöküş hızında ortak para birimine geçişin çöküşü nasıl tetiklediği ve ayakta kalanların kendi para birimini kullanan ülkeler olduğu da açıkça görülmektedir. Mesela Danimarka, AB’ye girmiştir ama İngiltere gibi kendi para birimini kullanmıştır. O nedenle de bugün hala dirençlidir.
Yine bugün ABD, içinde bulunduğu krizi para basarak aşıyorsa, buna dikkat etmek lazım.
Bir gece ansızın İtalya liret basmaya başlarsa, bu saatten sonra şaşırmamak lazım. Zira para basamayan ya da para basma yetkisi olmayan ülkelere yeni dönemde hayat yok.
Elbette bu süreçler büyük enflasyonlar getirebilir. Bu da doğaldır.
Ama, ‘ para basma hakkı ve enflasyon mu? Yoksa devlet olarak ayakta kalmak mı? ‘ seçeneği arasında tercih edilecek argüman nettir.
Bizim de seçeneğimiz tektir:
EVDE KALMAKLA BİRLİKTE, HEP BİRLİKTE TÜRKİYE OLMAKTIR!