KÖTÜYE HEP KÖTÜYE

Prof. Dr. Erkan SEVİNÇ

İçinizi karartmak istemem ama salgında işler kötüye gidiyor. İstanbul'dan sonra İzmir'de de vaka sayıları hızla artıyor. Yaşanan depremin de vaka sayılarının artmasında etken olduğu belirtilirken hastanelerde çok sayıda corona vakası olduğu belirtiliyor. Önlemler çerçevesinde alınan 10-16 saatleri dışında 65 yaş üstüne sokağa çıkmama ve caddelerde sigara içmeme yasaklarına yenilerinin de eklenebileceği beklentisi kentte hakim.

İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Lütfü Çamlı’nın anlattıklarını dinledikten sonra Mehmet Tevfik Temiztürk’ün “İyiye, hiç iyiye; Hiç iyiye gitmiyor. Kötüye hep kötüye; Hep kötüye gidiyor” şiirini hatırlamamak mümkün değil

“Birçok sağlık çalışanı COVID hastası oldu.50'si hekim, 112 sağlık çalışanını kaybettik. Meslektaşlarımız arasında pozitif vakalar ve ölümler arttıkça motivasyonumuz bozuluyor. Süreç böyle giderse, yani hasta sayısı artmaya devam eder ve taburcu olan sayısı azalırsa sistem tabii ki tıkanacak .Bir ay öncesine göre daha kötü durumdayız. Rakamlar, istatistikler daha kötüye gidiyor. Salgında gelinen noktanın ciddiyeti vatandaşlara anlatılmalı, bu rehavet duygusunun önüne geçilmelidir”

Sağlık Bakanı her gün artan sayıları paylaşıyor ama bu rakamlara kim inanıyor ki. Maske mesafe temizlik tamam da gerçek veriler yayınlansa daha caydırıcı olmaz mı? “Bugün de 70-80 vefat gösterecekler” halkın ağzında sakız olmuş durumda.

Prof. Dr. Feride Aksu deprem sonrasına işaret ediyor “Sağlık tek başına teknik bir mesele değildir. Covid pandemisi sayılarının arttığı bu dönemde hızlı bir şekilde kalıcı barınma sağlanmalıdır. Hastanelerde ve sağlık kurumlarında çok sorun olmamakla birlikte, güçlendirmeler biran önce yapılmalıdır. Depremzede sağlık çalışanları vardır. Bunlar desteklenmeli, diğer illerden sağlık çalışanlarıyla gönüllülük göz önüne alınarak takviye edilmelidir”.

Bu arada arama kurtarma çalışanlarında da çok sayıda covid vakası tespit edildiğini hatırlatalım ve Ege Üniversitesi Hastanesi’ndeki durumu (belki ilk kez öğreneceksiniz) yazarak vahameti anlatalım. Hastane personelinden 1287 (yazıyla bin iki yüz seksen yedi) çalışan karantinada.

Covid 19 a karşı aşı çalışmaları başarılı bir şekilde yürüyor ancak hala grip aşısının bulunamadığı ülkemize corona aşısının ne zaman geleceği meçhul.(Belki sonbahar 2021) Şiirle başladık şiirle bitirelim. Corona üzerine en esprili şiiri 2 çocuklu ve 4 torunlu Hamil Uçum (62) yazdı. Şiir Posta gazetesinde yayınlandı. Uçum 40 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra emekli olmuş. Pandemi dönemine Ankara’da kızının evinde yakalanmış. Seyahat yasak olduğu için İskenderun’da trafik kazası geçiren oğlunu ziyarete gidememiş. Berbere de gidemediği için sakalları uzayınca eve gelen torunları onu tanıyamamış, “Sen bizim dedemiz değilsin” demişler.

Bu duruma çok içerleyen Hamil Uçum da oturup “Korona” adlı şiiri kaleme almış. Uçum, “Evde tıkılıp kalınca elimden şiir yazmaktan başka şey gelmedi. Ben satırlarımda aslında herkesin coronaya olan kızgınlığını dile getirmeye çalıştım” diyor. Şiir çok uzun, birkaç satırını paylaşayım.

“Vuhan’dan çıktın yola

Işık hızı mısın sen, Anka kuşu korona

Gençlere gücün yetmez, ihtiyarı seçmişsin

Cesaretin bu mudur, ödlek korona!

 

Aşımız yok, ilaç yok, meydanı boş bulmuşsun

Evimize hapsettin, gardiyan mı olmuşsun

Eski günlerimizi yaşamak istiyoruz

Mutasyona uğra git, yüzsüz korona!”

 

 

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.