Dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının en fazla etkilediği sektörlerden otomotivde, üreticilerin üretim modellerini ve bayilerin de satış stratejilerini güncelleyerek yeni satış kanalları oluşturması beklenirken, salgının sektörde yeni fırsatlar oluşturabileceği de öngörülüyor.
Dünya ekonomisi, Kovid-19 salgını nedeniyle tarihte benzeri görülmemiş bir krizin eşiğine gelirken, sürecin her alanda olduğu gibi otomotiv sektörü açısından da önemli sonuçlar doğurması bekleniyor.
Salgın nedeniyle küresel piyasalardaki dalgalanmaların artırdığı finansal riskler, tedarik zincirlerine ve ihracata yansıyan olumsuz etkiler ve salgınla mücadele tedbirlerinin iç talebe etkileri, ülke ekonomilerini zor durumda bırakıyor.
Turizm, ulaşım, havacılık, tarım, perakende ve hizmet gibi sektörlerin yanı sıra özellikle otomotiv sektörü salgından en fazla etkilenen sektörlerin başında geliyor.
Satışlarda 1980 yılından bu yana görülen en büyük aylık düşüş
Küresel otomotiv veri ve pazar hissiyatı alanında araştırmalar yapan JATO Dynamics'e göre Kovid-19'un ortaya çıkması, otomotiv endüstrisini önemli ölçüde etkiledi. Mart 2020'de küresel araç satışları, Mart 2019'a kıyasla yüzde 39 düşüşle 5,55 milyon adet oldu.
Bu, JATO Dynamics'in veri toplamaya başladığı 1980 yılından bu yana en büyük aylık düşüşü temsil ediyor. Bu düşüş Kasım 2008'de satışlarda yüzde 25 düşüş görülen küresel finansal krizi bile aştı.
Dünyaya yayılan pandemi ile birlikte, önemli pazarlardaki sıkı tedbirler de (sokağa çıkma yasakları), tüketici paniği ve ekonomik belirsizlik ile birleştiğinde, geçen ay satışlardaki büyük düşüşe katkıda bulundu.
Türkiye'de 250-300 bin adet üretim kaybı bekleniyor
Sürecin Türkiye otomotiv sektörüne etkilerine bakıldığında, Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) yetkililerine göre, virüs nedeniyle bu yıl Türkiye otomotiv sektöründe 250-300 bin adet arası bir üretim kaybı olacak ve ana ve yan sanayi kaybı ise 5 milyar doları bulacak.
Ayrıca TAYSAD'ın Koronavirüs Etki Araştırmaları'nın üçüncüsü kapsamında yapılan ankete göre, 4 Mayıs haftasından itibaren sektörde sosyal mesafeli normal çalışma düzenine geçiş artacak.
Nisan başında yapılan ikinci ankette, salgının etkilerinin haziran ve öncesinde biteceğine yönelik görüş yüzde 73'lük bir kesimi kapsarken, daha iyimser olan bu kesimin üçüncü ankette yüzde 40'a gerilediği görüldü. Katılımcıların yüzde 76'sı pandemi nedeniyle bu yıl yüzde 20'den fazla ciro kaybı öngörürken, kaybın yüzde 40'ı aşacağını düşünenler ise yüzde 10'luk bir grubu oluşturdu.
Ankete göre, üyelerin yüzde 65'i gelecek dönemde nakit sıkışıklığı yaşayacağını düşünürken, bu sorunun 3 ay ya da daha uzun süreceğini öngörenlerin oranı yüzde 70'i buldu.
Üreticiler arasında birleşme ve satın alma faaliyetleri beklentisi
Bu süreçte Çin'den parça ihracatındaki aksaklık, Avrupa genelinde büyük çaplı imalat kesintileri ve ABD'de montaj tesislerinin kapatılması sektörü olumsuz etkiledi.
Araştırmalara göre, bu durum, küresel talepteki düşüşle başa çıkmakta olan ve olası birleşme ve satın alma faaliyetlerinin artacağı bir otomotiv endüstri üzerinde yoğun bir baskı oluşturuyor. Aynı zamanda pandeminin dışsal şokunun, küresel talepteki mevcut düşüşü hızlandırmasına ve bunun da birleşme ve satın alma faaliyetlerinin artmasına neden olacağı konuşuluyor.
Sektörün karlılığı ve verimliği olumsuz etkilenebilir
Virüsün otomotiv sektörüne uzun vadeli etkilerine bakıldığında etkilenen ülkelerdeki sokağa çıkma yasağı nedeniyle tüketici talebinin uzun süre azalması, küresel bir durgunluğa yol açabilir. Bu da tüketici güveninin yaygın olarak kaybedilmesine neden olarak otomobil üreticilerinin gelirlerini ve karlılığını önemli ölçüde etkileyebilir.
Ayrıca dünya genelindeki senaryolara bakıldığında otomobil şirketlerinin, devam eden operasyonları desteklemek için ileri teknoloji girişimleri ve diğer ihtiyari projeler için ayırdıkları Ar-Ge fonlarını buralara yönlendirmek zorunda kalabileceği belirtiliyor.
Bazı pazar ve segmentlerden çıkış olabilir
Olumsuz senaryolar arasında sürecin daha da uzaması ve durumun kötüleşmesi durumunda, otomotiv üreticilerinin karlı olmayan küresel pazarlardan ve araç segmentlerinden çıkmak için stratejik kararları hızlandırması da ihtimaller arasında yer alırken, satış tarafında ise bayilerin değişen talep koşullarına yeterince hızlı bir şekilde dönmeye kendilerini ayarlaması ve dijitalleşmeye önem vererek önemli ölçüde yeniden yapılandırmaya gitmeleri bekleniyor.
Kovid-19 öncesinde oldukça yaygın olan araç paylaşım uygulamalarının Kovid-19 sonrasında eski popüleritesini kaybetmesi beklentiler arasında yer alıyor.
Sektör, pandemi nedeniyle doğan yeni ihtiyaçlara cevap vermeye hazırlanıyor
Salgın nedeniyle firmaların üretim dinamiklerinde de güncellemeler yapması bekleniyor.
Dünya genelinde bazı üreticilerin salgınla mücadele kapsamında araç içine dışarıdan gelen havayı temizleyerek içeriye aktaran teknolojiyi araçlara dahil etmek için kaynak ayırdıkları belirtilirken, dünya basınında yer alan haberlerde bazı firmaların şimdiden kolları sıvadığı aktarılıyor.
İlerleyen dönemlerde pandeminin gidişatına bağlı olarak araçlarda bulunan klima sistemleri gibi, bu tür teknolojilerin de araçlarda donanım olarak yer alabileceği düşünülüyor.
Ayrıca pandemi döneminde otomotiv üreticilerinin gündemini meşgul eden bir diğer konu da solunum cihazı üretimi olmuştu. Ancak otomobil üreticilerinin solunum cihazının tamamını kendi başlarına üretmesinin mümkün olmadığı, bunun yerine yerleşik tıbbi ekipman üreticileriyle ortak üretim yapılabileceği belirtiliyor.
Otomotiv sektörü neden önemli?
Dünya çapında önemli bir endüstriyel ve ekonomik güç olan otomotiv endüstrisi, yılda 60 milyon otomobil ve kamyon üretiyor ve dünyadaki petrol tüketiminin neredeyse yarısını temsil ediyor.
Endüstride doğrudan 14 milyon olmak üzere, dolaylı olarak da çok sayıda insan istihdam ediliyor.
Otomotiv endüstrisinin gelirleri, ülkelerin GSYH'lerinde büyük rol oynuyor. Sektörün GSYH içindeki payı Avrupa Birliği’nde yüzde 7, ABD'de yüzde 3 ve Çin’de yüzde 10 olarak karşımıza çıkıyor.
Türkiye’de ise GSYH içinde yüzde 4’lük paya sahip olan otomotiv sanayisi, sanayi üretiminin yüzde 6,6’sını, imalat sanayi üretiminin yüzde 8,14’ünü oluşturuyor.
"Sektör, dünyanın 6'ncı büyük ekonomisi olacak kadar önemli"
Tüm bu olumsuzluklara karşın bu krizde bazı sektörler için birçok fırsat penceresi açılacak gibi görünüyor. Bu sürece en hazırlıklı ülkelerin bu fırsatlardan en çok yararlanması bekleniyor. Otomotiv endüstrisinin esnekliği ve güçlü alt yapısı sayesinde diğer sektörler ve alanlarla ortak çalışabilme kapasitesinin de otomotivi bu süreçte öne çıkarabilecek etkenlerden görülüyor.
AA muhabirine konuya ilişkin açıklamalarda bulunan denetim, vergi ve danışmanlık hizmetleri sunan KPMG Türkiye Endüstriyel Üretim ve Otomotiv Sektör Lideri Hakan Ölekli, küresel ekonomi içinde büyüklük, etkileşim, hacim ve yaygınlık gibi değerler açısından en önemli sektörlerden birinin otomotiv olduğunu ve ulaşım ihtiyacının karşılanması ile sürüş zevki sarkacında sektörün dünyanın 6'ncı büyük ekonomisi olacak kadar önemli bir büyüklüğe sahip olduğunu dile getirdi.
Sektörün dolaylı olarak sağladığı istihdamın yanı sıra Avrupa ve ABD’de 8, Çin’de 5 milyon olmak üzere toplamda yaklaşık 14 milyon kişinin çalıştığı belirten Ölekli, "Ülkemizde ise 1 kişilik istihdam artışının, diğer sektörlerde 4 kişilik istihdam artışına yol açtığı hesaplanan otomotiv sanayisi yaklaşık 500 bin kişiye doğrudan otomotiv sanayi ve yan sanayi içerisinde istihdam yaratarak iş gücüne büyük katkı sağlıyor." dedi.
"Pazarlık süreci dahil pek çok şey internet üzerinden yapılabilecek"
Salgınla beraber dünyadaki tedarik zinciri anlayışının değişime uğrayacağını hissettiklerini dile getiren Ölekli, şöyle devam etti:
"Otomotiv sektöründe de üretim ve tedarik zinciri anlamında dikkat edilmesi gereken en büyük etmen Ar-Ge. Salgın bize, Ar-Ge yapılmadığı ve tüm ürünlerin tek taraftan üretilmediği takdirde bir noktada tedarik zinciri kırıldığında büyük sorunların yaşanabileceğini açıkça gösterdi. Bu bağlamda üretim tarafında daha yenilikçi bir anlayışın baş göstereceğini söylemek mümkün. Sektör, satış ve pazarlama ayağında dijital kanallara yönelimini en üst noktaya çıkardı. Çalışanların evden çalışmaları da sürece eklendi. Bazı şirketler müşteri temsilcileri ile müşteri arasında online bağlantı linkleri kurarak, internet siteleri üzerinden yeni sanal showroomlar oluşturdu. Görünen o ki önümüzdeki yıllarda otomobil almak için bayiye gitmeye gerek kalmayacak. Pazarlık süreci dahil pek çok şey internet üzerinden yapılabilecek."
"İnsanlar hijyen nedeniyle toplu taşıma kullanmak yerine bir otomobil almak istiyor"
Hakan Ölekli, otomotivin pandemi dönemi sonrası hızlı bir şekilde toparlanacak sektörlerden biri olacağına dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Sektörde son iki yıldır biriken talebin temmuz gibi satışa dönmesi ve pazarın yükselmesini bekliyoruz. İçinde bulunduğumuz günlerde düşen faizler, otomobil satın alımlarını artıracak. Bunun yanı sıra, satışlar üzerinde doğrudan pozitif rol oynayacak bir diğer önemli sebep ise virüsün yarattığı tedirginlik. Salgın öncesinde özellikle kalabalık şehirlerde trafik gibi sebeplerden dolayı toplu taşıma kullanımı artış gösterirken, bu trendin tersine döneceğini öngörüyoruz. Bireyler için kişisel hijyen ve sağlık bir numaralı öncelik, insanlar hijyen nedeniyle toplu taşıma kullanmak yerine kendilerine ait bir otomobil satın almak istiyor. Bu ilgi sektörde bir süre sonra satışlarda kendisini hissettirecek. Dolayısıyla sektörün toparlanma sürecinde bu ilginin pozitif bir katkısı olacak diyebiliriz."
"Avrupalı üreticilerin, Türkiye gibi yakın bölgelerdeki tedarik sanayisine yöneleceklerini öngörüyoruz"
Hakan Ölekli, bu sureci fırsata çevirebilecek ve süreçte öne çıkabilecek ülkelere ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin ikinci çeyrekte toparlanmaya başlamasını beklediklerini dile getiren Ölekli, bu bağlamda Avrupa ve Türkiye’de kademeli olarak başlayan üretimin mayıs ayında bantları daha hızlı döndürmesini de beklediklerini söyledi.
Türkiye'nin bu süreci fırsata çevirebileceğini belirten Ölekli, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye içinde bulunduğumuz bu durumu fırsata çevirebilecek bir potansiyele sahip. Avrupalı otomotiv üreticilerinin, lojistik alanındaki sıkıntıları görerek daha çok Türkiye gibi yakın bölgelerdeki tedarik sanayisine yöneleceklerini öngörüyoruz.
Çin’e alternatif bir tedarik sanayisi yaratmak için en elverişli ülkelerden biri olduğumuzu söyleyebiliriz. Bunun haricinde öne çıkacak ülkelerden biri Çin. Operasyonlarını Çin’de devam ettiren sektör oyuncuları yavaş da olsa bir toparlanma sürecine giriyorlar. Öngörülerimize göre, küresel ölçekte dengeli bir şekilde yayılmış veya Çin’de büyük üretim payına sahip olan otomotiv şirketleri, Çin’in yavaş da olsa toparlanmaya başlaması sayesinde diğer şirketlere kıyasla daha az etkilenecek. Hali hazırda otomotiv üretiminin çoğunu bünyesinde bulunduran Çin’in pandemi sürecini diğer ülkelerden önce yaşayarak normale dönüş anlamında daha hızlı ilerlemesi avantaj olarak görülebilir."