Medipol Mega Üniversite Hastanesi Hematoloji Uzmanı Doç. Dr. Ömür Gökmen Sevindik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, plazma tedavisine Türkiye'de ilk olarak 6 Nisan'da Malatya'daki İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi'nde başlandığını hatırlatarak, başarı elde edilmesinin ardından değişik illerdeki üniversite araştırma hastaneleri ile devlet hastanelerinde tedaviye geçildiğini söyledi.
Türk Kızılay'ın öncülüğünde devam eden plazma tedarik çalışmalarını değerlendiren Sevindik, "Kızılay ve Sağlık Bakanlığının immün plazma tedavisinin düzenlenmesi hususunda ciddi bir eş güdüm halinde çalıştığını görüyoruz. Bakanlık tarafından şu anda tedavisi ve takibi süren hastaların bilgileri Türk Kızılay ile paylaşılıyor ve kurulan Bağışçı Çağrı ve Koordinasyon Merkezleri tarafından iyileşen hastalar, tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak verici olmak üzere davet ediliyor. Bütün bu gelişmelerin umut verici olduğunu düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Kovid-19 vakalarında ilerleme kaydedilen 4 aşamalı tedavide, immün plazmanın umut vadettiğini anlatan Sevindik, "Özellikle hem literatür hem de kendi deneyimlerimiz immün plazma tedavisinin hastalığın kötü seyredebileceğini öngördüğümüz, mümkün olan en erken aşamalarında kullanılmasının en yüksek faydayı sağlayabileceğini gösteriyor. Bu noktada Sağlık Bakanlığımız tarafından yayınlanan uygulama yönergeleri de biz hekimlere hasta profillerini net olarak tanımlıyor ve kullanımı konusunda standart uygulamaları belirliyor. Doğru zamanda ve doğru hastada kullanılması durumunda, etkin bir tedavi yöntemi olduğunu kendimiz de deneyimliyoruz." ifadelerini kullandı.
"Virüse karşı savaşta hepimiz birbirimize destek olmak durumundayız"
Hastalığa karşı şu an kesin bir tedavi yönteminin bulunmadığını belirten Sevindik, "Bu nedenle pek çok değişik tedaviyi, kar ve zarar ilişkisi gözeterek kullanıyoruz. İmmün plazma tedavisi de özellikle mevcut tedavilere eklendiğinde belli hasta gruplarında iyileşmeye yardımcı olabiliyor ve hatta iyileşmeyi hızlandırabiliyor. Bu nedenle ümit verici bir tedavi yöntemi olduğunu düşünüyoruz." diye konuştu.
Sevindik, immün plazma bağışı yapabilmek için bazı belli başlı standartların belirlendiğini ve bu kriterlere uygun hastalarla görüşmelerin yapıldığını kaydetti.
Doç. Dr. Ömür Gökmen Sevindik, tedavi ve donör olmak için koronavirüs hastalığı ile ilişkilendirilebilecek son şikayetin üzerinden 14 gün geçmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Şartlar oluştuktan sonra tanısal anlamda önemli bir test ve sürüntü örneği olan PCR testinin, iki kez negatif olduğu netleştiriliyor. Yani hastalığının iyileştiğini kanıtlanan bireyler ve hastalığı evinde atlatan, yine son şikayetinin üzerinden en az 28 gün geçmiş olan ve PCR testi bir kez dahi olsa negatif saptanmış bireyler gönüllük ve gizlilik esasına uygun şekilde verici olabiliyor. Hastalığı atlatan hastalarımızdan gönüllü vericiler olmalarını, bu konuda en ufak bir şüphe dahi duymamalarını, özellikle kendileri gibi hastalığı kolay atlatma imkanı olmayan hastalarımıza umut olmalarını isterim. Virüse karşı savaşta hepimiz birbirimize destek olmak durumundayız. Bu noktada şahsen bağışçı olmanın önemli bir vatandaşlık görevi olduğunu düşünüyorum."
İmmün plazma tedariği ve tedavisi konusunda kurumların özverili olduğuna dikkati çeken Sevindik, "Kurumlarımız, süreci en ideal şekilde yönetiyor. Koronavirüs salgınını atlatan veya yeni enfekte olan hasta ve hasta yakınlarımıza özellikle paniğe kapılmamalarını, sağlık görevlilerimize ve sağlık yöneticisi kurumlarımıza güvenmelerini öneriyorum. Moral ve güven yaşadığımız zorlu süreçten kolayca kurtulmamızı sağlayacak olan en önemli motivasyondur." önerisinde bulundu.