Güney Afrika Ulusal Parkları'ndan edinilen bilgiye göre, geçen yılın mart ayından bu yana 1,6 milyon kişinin ziyaret ettiği Kruger Ulusal Parkı, 19 bin kilometrekareyi aşkın yüzölçümü ve zengin hayvan çeşitliliği ile kıtanın en gözde vahşi yaşam merkezleri arasında yer alıyor.
Parkın en kuzeydoğusunda, Güney Afrika, Zimbabve ve Mozambik sınırlarının kesiştiği "Pafuri üçgeni" adı verilen bölge ise yüzyıllardan beri bu topraklarda yaşayan Makuleke kabilesine ev sahipliği yapıyor.
Bir zamanlar beyaz ırkçı apartheid rejimi tarafından zorla yerlerinden edilen Makulekeler, geri döndükleri topraklarında vahşi yaşam turizminin başarılı örneklerinden birini sergiliyor.
Kruger Ulusal Parkı ile Makuleke işbirliği
Yaklaşık 12 bin nüfuslu Makuleke kabilesinin şeflerinden Solomon Maluleke, AA muhabirine, kabilesinin bölgenin kadim halklarından biri olduğuna değinerek, atalarının 1969 yılından önce yüzyıllardır bu topraklarda yaşadığını belirtti.
Şef Maluleke, "Apartheid rejimi 1969 yılında bizleri bu topraklardan zorla sürdü. 1994 yılında demokrasinin gelmesiyle, hükümet yerlerinden edilenlerin topraklarına dönmesine izin verdi. Bizlerde 1995 yılında toprağımıza geri döndük ve müzakerelerin ardında 1998 yılında bu topraklar, topluluğumuza geri verildi." dedi.
Buraya geri döndüklerinde, önce tarımcılık ve madenciliğe yöneldiklerini aktaran Maluleke, sonrasında Kruger Ulusal Parkı'nın tavsiyesiyle bölgenin korunması adına turizme yöneldiklerini belirtti.
Maluleke, bu süreçte Kruger Ulusal Parkı yönetimiyle ortak hareket ettiklerine değinerek, park yetkililerinin bölgenin korunmasından sorumlu olduklarını, kendilerinin ise bölgenin yönetimi ve işletmesini sağladıklarını belirtti.
Kabilenin, bölgedeki iki turistik konaklama tesisinin işletmesini yürüttüğünü, ayrıca vahşi yaşam rehberliğine yönelik bir eğitim merkezine sahip olduklarını belirten Maluleke, bu işletmelerden 110'dan fazla kabile mensubuna istihdam sağlandığını kaydetti.
Çalışanların yüzde 99'u yerel halktan
Yönetimini Makulekelerin üstlendiği Return Africa Pafuri Kampı isimli turistik tesisin genel müdürü Godfrey Baloyi, 2015 yılında kurulan bu işletmenin, Makuleke kabilesiyle 45 yıllık bir anlaşmaya sahip olduğunu belirterek, "Anlaşmaya göre çalışanlarımızı Makuleke topluluğundan istihdam ediyoruz. Burada çalışanların yüzde 99'unun yerel halktan olduğunu söylemekten mutluluk duyuyorum." dedi.
Baloyi, bu sayede yerel halkın, turizm sektöründe kariyer edinme imkanı bulduklarını belirterek, "Yönetici ekibin tamamı, yüzde 100'ü Makulekelerden oluşuyor. Burada, kendi toprağımızda çalışmaktan ve kazanmaktan dolayı çok mutluyuz." diye konuştu.
Yaklaşık 260 kilometrekarelik bir alana sahip Pafuri Kampı'nın, 19 bin kilometrekareden büyük Kruger Ulusal Parkı'nın biyolojik çeşitliliğinin yüzde 75'ine ev sahipliği yaptığını belirten Baloyi burayı ziyaret edenleri, eşsiz bir doğa deneyiminin yanında, insanlık tarihine bir yolculuğun beklediğini söyledi.
Kaçak avcılıkla mücadele en etkili yöntem
Kruger Ulusal Parkı korucularından Richard Sowry ise kaçak avcılıkla mücadelenin en etkili yönteminin, park çevresinde yaşayan yerel halkın turizme kazandırılması olduğunu söyledi.
Turizm çevresinde gelişen tesis, çiftlik ve sanayinin, Makuleke örneğinde olduğu gibi, yerel halka ciddi bir gelir kaynağı sunduğuna değinen Richard, bunun vahşi doğanın sürdürülebilir korunması açısından büyük önem taşıdığını belirtti.
Richard, bu sayede kaçak avcılıktan kazandığından çok daha fazlasını kazanma fırsatı bulan yerli halkın, kaçak avcılıkla mücadelede yetkililere her türlü desteği sağladığını ifade etti.
Üç sınırın kesiştiği nokta: Crooks Corner
Makulekelerin topraklarının güney ucunda yer alan Crooks Corner, Güney Afrika, Zimbabve ve Mozambik sınırlarının kesiştiği yer olma özelliği taşıyor.
Bir zamanlar kanun kaçakçılarının yoğun olarak kullandıkları bu sınır noktası, bugün ziyaretçilerine Limpopo Nehri kıyılarında, ıssızlığın ortasında, üç ülkeye nazır etkileyici bir manzara sunuyor.
Güney Afrika ile Zimbabve arasındaki Pafuri Sınır Noktası da buranın birkaç kilometre güneyinde yer alıyor.
Bu bölge aynı zamanda çok sayıda Baobab ağacına da ev sahipliği yapıyor.