İzmir’in simge otellerinden. Herkesin olduğu gibi bizlerin de çok anısı var. Eskinin Büyük Efes Oteli şimdinin Swissotel Büyük Efes’i.
Alman mimar Paul Bonatz'ın hazırladığı proje, 1960'lı yıllarda Türk mimar Fatih Uran tarafından revize ediliyor. 1957 yılında Emekli Sandığı tarafından temeli atılan Büyük Efes Oteli, 70 milyon lira maliyetle Temmuz 1964'te tamamlanıyor. Otelin yapıldığı 12.000 m2'lik alan İzmir Enternasyonal Fuarı'nın düzenlendiği ilk yer. Büyük Efes tamamlandığında Ege Bölgesi'nin en büyük binası ve Hilton İstanbul'dan sonra Türkiye'nin ikinci beş yıldızlı oteliydi ve Hilton İzmir 1992'de hizmete girinceye kadar da kentteki tek beş yıldızlı otel konumundaydı. Otel 2002'de yenileme çalışmalarının yapılabilmesi için kapatıldı ve 2005'te özelleştirildi.Yeniden hizmete giriş 2 Mayıs 2008. Kullanım hakkı 25 yıllığına Swissotel'e verilmiş durumda.
36 bin 304 metrekare alan üzerinde kurulu otelin zemin üstünde 10, zemin altında da 4 katı var. Swissotel Grand Efes İzmir’de 1400 kişilik kongre merkezi, 450 kişilik 7 toplantı salonu, 1250 kişilik 3 balo salonu ve SPA var. 405 oda ve suitin yer aldığı Swissotel Grand Efes’de aralarında Fernando Botero, Antony Gormley, Lorenzo Quinn ve Rabarama'nın da olduğu sanatçılara ait 800'den fazla sanat eseri sergileniyor.
Özellikle sanatçılarla olan anılarımızdan birisini anlatayım dilerseniz. Cem Karaca ile otelin odasında sohbet ediyoruz. “Hadi birşeyler içelim” dedi ve sordu ne içeceğimi. “Cin ya da votka olabilir “dedim. O yıllar anarşi yılları. Sanatçıların korumaları falan da yok. Çekmeceden bir silah çıkardı, kafama dayadı ve “Arkadaş, viski içilir bu saatte” dedi. O güne kadar ağzıma koymamıştım. O günden bu yana silah zoruyla değil keyifle içiyorum viskimi.
Swissotel Büyük Efes’in genel müdürlüğünü Rıza Elibol yapıyor. Bol ödüllü bir müdür. Swiss’e Büyük Efes adını ekleyen de O. Başarısının altında hep ekip anlayışının yattığını söylüyor ancak bugünlerde otelden çok şikâyet var. Yazar Gamze Gürel “Hizmet sektörü zor iştir. Odayı satıp, sonra müşteriye kaba ve agresif işletme kurallarıyla herkes otel yönetir. Oteli veya odayı altın kaplasanız da, kaliteli müşteriyi hizmetiniz iyi değilse , tutamazsınız elinizde” yazınca ben de otelin saçma sapan akreditasyon konusundan söz edeyim dedim.
Otelde bazı etkinlikler oluyor ancak çağırılan gazeteciler “sen ben bizim oğlan ”durumunda.
Misal gastronomi ile ilgili bir tadım varsa gurmeler davet edilir. Nerede? Yine aynı kişiler.
Misal magazin bir konu ise magazin yazarları davet edilir. Nerede? Yine aynı kişiler.
Misal sanatsal bir konu ise kültür sanat insanları davet edilir. Nerede? Yine aynı kişiler.
Tabii burada bizim arkadaşlarımızın da bu akreditasyon olayına isyan etmeleri ve gerekirse yurt dışında çokça örneğini gördüğünüz gibi gitmeme ya da makineleri bırakma gibi protestolar yapmaları gerekir. Nerede bizde o dayanışma?
Otelin halkla ilişkilerinden hemen hemen her gün mail düşer. Bir şey beklemeksizin haberleri kullanırız. Otelin müdürü basın ve halkla ilişkiler konusuna mutlaka el atmalı. Yoksa Swissotel Büyük Efes’e Küçük Efes’i eklemek zorunda kalacak.