İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılarak başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu değilse Yılmaz'ın derhal serbest bırakılmasının istenilmesine hükmedildi. Yılmaz hakkında verilen karar, Bahçeli’nin 2018 yılındaki “Kürşat Yılmaz, 100 bin ülkücünün imzasıyla aday gösterilseydi, bu kahramanlarımız için de cezaevinden çıkarılmaları için bir kampanya yapılacak mıydı?” tweetini akıllara getirdi.
İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi, ‘suç örgütü elebaşı’ olduğu iddiasıyla 2005 yılından bu yana tutuklu bulunan Yakup Kürşad Yılmaz'ın, Yargıtay’ın bozma kararının ardından yaptığı yargılamanın yenilenmesi talebini kabul etti.
Mahkeme, Kürşad Yılmaz'ın 1999 ve 2005 yılları arasında işlediği iddia edilen ‘hürriyeti tahdit’, ‘yağma’ ve ‘tehdit’ suçlarından beraatına, infazın durdurulmasına karar verdi.
AA’nın aktardığına göre, suç örgütü elebaşı olduğu gerekçesiyle 2005 yılında tutuklanan Kürşad Yılmaz'ın davasında yeni bir gelişme yaşandı.
Yılmaz’ın yargılandığı davada ilk karar, kapatılan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince 19 Ocak 2010'da verilmiş; "çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek", "nitelikli yağma", "tehdit", "kasten yaralama", "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak" suçlarından toplam 66 yıl 3 ay 15 gün hapisle cezalandırılan Yılmaz hakkındaki karar, Yargıtay 6. Ceza Dairesince 2011'de kısmen bozulmuştu.
İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesinde yeniden yapılan yargılamada Kürşad Yılmaz, 4 Aralık 2019'da, "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak ve yönetmek" suçundan 4 yıl 2 ay, "suç örgütünün korkutucu gücünden yararlanarak yağmaya teşebbüs" suçundan 4 yıl 7 ay ve "yağmaya teşebbüs" suçundan 2 yıl 6 ay olmak üzere toplamda 11 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
YARGITAY’DAN İKİNCİ KEZ BOZMA KARARI
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi, 8 Ekim 2020'de Yılmaz hakkındaki hükmü bozdu.
Dairenin kararında, duruşmalardan vareste tutulma talebi olmayan ve UYAP sisteminden yapılan sorgulamada hüküm tarihinde başka suçtan Kocaeli 2 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu bulunan sanık Kürşad Yılmaz’ın, yerel mahkemenin kısa kararının açıklandığı 4 Aralık 2019 tarihli oturumda hazır bulundurulmaması suretiyle kanuna aykırı davranılarak ‘savunma hakkının kısıtlandığı’ ifade edildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 13 Aralık 2005'te düzenlenen iddianamede, Kürşad Yılmaz liderliğinde "haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla örgüt" kurulduğu, örgütün faaliyetlerinin 22 Mayıs 1999 -13 Eylül 2005 tarihleri arasında gerçekleştiği ve temadinin bittiği son suç tarihinin 13 Eylül 2005 olduğu bilgisine yer verildiği aktarılan ceza dairesinin kararında, bu tarih itibarıyla yeni Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" maddesi gereğince değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle sanık Kürşad Yılmaz'ın yeni kanunun "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma" maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verildiği hatırlatıldı.
Kararda, Yılmaz'ın aynı suç örgütünün Konya’daki yapılanması kapsamında Konya Kaçakçılık ve Organize Suçlar Müdürlüğünce 19 Mart 2005’te gerçekleştirilen ve kamuoyunda “Endüstri Holding Operasyonu” olarak bilinen operasyonda gıyabi tutuklu olarak aranırken, 30 Mayıs 2005'te gözaltına alındığı ve Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada 31 Mayıs 2005’te tutuklandığı kaydedildi.
Sanık Yılmaz'ın üzerine atılı “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek” suçunun mütemadi suçlardan olduğu ifade edilen kararda, Yılmaz yönünden suç tarihinin Konya’daki operasyon nedeniyle yakalandığı 30 Mayıs 2005 olduğu ve sanık yönünden temadinin kesildiği belirtildi.
Kararda, suç tarihinde yürürlükte olan 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu ve 765 sayılı TCK ile daha sonra yürürlüğe giren TCK hükümlerinin ışığında değerlendirme ve uygulama yapılarak her iki yasanın ayrı ayrı ve bir bütün olarak uygulanması suretiyle ‘lehe yasanın saptanması gerektiğinin gözetilmediği’ kaydedildi.
Bu sebeplerin bozmayı gerektirdiği kaydedilen kararda, sanık Yılmaz'ın savunmalarının yanı sıra sanıklar Mustafa Öner Murat Savaş, Abdurrahman Naci Sevinç, Mehmet Akyıldız ve Yüksel Gülbahçe’nin savunmaları, sanık Erdal Çetin’in temyiz itirazları yerinde görülerek, hükmün bozulmasına ve ‘sanıkların kazanılmış haklarının korunmasına’ oy birliğiyle karar verildiği aktarıldı.
YEREL MAHKEME BAŞVURUYU KABUL ETTİ
Başvuruyu dosya üzerinden değerlendiren İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi, suç tarihinin 30 Mayıs 2005 olduğunu gösteren Yargıtay kararının, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun “Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri” başlıklı 311. maddesinin "Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkum edilmesini gerektirecek nitelikte olursa" fıkrasında gösterilen yeni delillerden sayılarak sanık Kürşad Yılmaz'ın yargılamanın yenilenmesi istemini kabule değer buldu.
Mahkemenin kararında, yazılı mütalaası alınan cumhuriyet savcısının yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü ile duruşma açılmaksızın sanık hakkında beraat kararı verilmesi ve hükümle birlikte infazın durdurulmasına karar verilmesini talep ettiği bildirildi.
CMK uyarınca duruşma yapılmasını gerektirecek bir durum bulunmadığı aktarılan kararda, sanığın 765 sayılı TCK ile 4422 sayılı Kanun'un yürürlükte bulunduğu ve henüz 5237 sayılı TCK'nin 220/5. maddesinin yürürlükte bulunmadığı dönem olan 30 Mayıs 2005'te yakalanarak tutuklandığı kaydedilen kararda, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 8 Ekim 2020 tarihli kararı ile sanığın 30 Mayıs 2005'te yakalanıp 31 Mayıs 2005'te tutuklanmasıyla 30 Mayıs 2005'te temadinin kesildiğinin ortaya konulduğu belirtildi.
‘ÖRGÜT YÖNETİCİLERİ TÜM SUÇLARDAN YARGILANAMAZ’
Bu sebeple sanığın yeni TCK'nin yürürlüğe girmesinden önceki dönemde işlenen eylemlerden ötürü bizzat işlediği suçlar veya iştirak hükümlerinin uygulanabileceği suçlar dışında cezalandırılamayacağına işaret edilen kararda, “Sanığın İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2005 esas sayılı dosyasının hükümlerinde bizzat işlemediği ve iştirak da etmediği eylemlerden ötürü 'örgüt yöneticisi' sıfatıyla cezalandırıldığı, bahsi geçen eylemlerin 1999 yılı Haziran ayı ile 31 Ocak 2005 tarihleri arasında işlendiği ve yeni TCK'nin 'Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır' maddesinin uygulanamayacağı anlaşılmıştır” denildi.
Mahkeme, tüm bu nedenlerle, kapatılan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2005 sayılı dosyası kapsamında yargılamanın yenilenmesine ve bu hükümler yönüyle 19 Ocak 2010 tarihli hükmün sanık Kürşad Yılmaz yönüyle ortadan kaldırılmasına karar verdi.
Mahkeme, sanık Kürşad Yılmaz’ın suçların tamamından ayrı ayrı beraatine hükmetti.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2005 esas sayılı dosyasının 35, 36, 39, 47, 48, 49 ve 51 numaralı hükümlerinin infazının sanık Kürşad Yılmaz yönüyle durdurulmasına karar veren mahkeme, gereği için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına, bir başka suçtan hükümlü veya tutuklu değilse derhal serbest bırakılmasının istenilmesine, sanığın sabıka kaydındaki ilgili hükümlerin kayıttan çıkartılması için Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına ve sanığın tazminat davası açmaya hakkı bulunduğunun bildirilmesine hükmetti.
BAHÇELİ’NİN ESKİ TWEETİ
Yılmaz hakkında verilen karar, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’n,n Mayıs 2018 yılında Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz’la ilgili attığı bir tweeti akıllara getirdi. Bahçeli söz konusu paylaşımında şu ifadeleri kullanmıştı:
“Peki, ülkü ve ülke sevdalısı olan, davalarının gözü kara yiğitleri olarak bilinen mesela Alaattin Çakıcı, mesela Kürşat Yılmaz, 100 bin ülkücünün imzasıyla aday gösterilseydi, bu kahramanlarımız için de cezaevinden çıkarılmaları için bir kampanya yapılacak mıydı?”