Kuşoğlu: Fahrettin Altun ve İbrahim Kalın Devlet Memuru mu, siyasetçi mi?

Bülent Kuşoğlu röportajının beşinci ve son bölümü...

N Gazete İmtiyaz Sahibi Nuray Başaran'ın, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu ile yaptığı röportajın beşinci ve son bölümü şöyle:

NURAY BAŞARAN -  Üst seviyede ekonomiyi konuştuk ama mutfaktaki tencereyi çok konuşmadık. Vatandaş zor durumda.Özellikle pandemi de bazı evlerde çalışan bırakmadı. CHP olarak diyelim ki sandıktan çıkıp iktidar oldunuz. Bu konulara ne gibi tedbirleriniz var?

BÜLENT KUŞOĞLU - Bu ekonomik sorun maalesef hem ahlaki , hem toplumsal değerlerimizi yıprattı.  Yani milli , manevi değerler değdiğimiz değerlerimizi önemli ölçüde yıprattı.  Bunlar için toplumun rehabilite edilmesi gerekiyor.  Toplumun normalleştirilmesi gerekiyor.  Toplumun maalesef birbirine düşman edilmeye çalışıldığı,  buradan siyaset üretilmeye çalışıldığı,  kutuplaşmadan,  gerginlikten medet umulmaya çalışıldığı ortada. Hatta maalesef istihbarat içerikli, üstelik de dış yerine  iç yönlü bir istihbarat çalışması ile devletin gücü kendi vatandaşına yeter hale getirildi.  Bu önemli ölçüde sıkıntılara sebep oldu . Daha önce de söylemiş olduğum,  normalleşmemiz şu anda normal değil.  Türkiye normalleşmesi Türkiye’nin bir geçiş dönemiyle olacak.  Bu sancılı olacak , sıkıntılı olacak ama bu sancıları,  sıkıntıları en aza indirecek geçiş ve normalleşmeyi en kısa sürede geçebilecek bir çalışma içerisindeyiz.  Biz inanın sürekli olarak bunları düşünüyoruz,  bunları konuşuyoruz.

NURAY BAŞARAN - Hazır mı CHP buna?

AKP KURTULUŞ MÜCADELESİNE VE KURULUŞ MÜCADELESİNE KATILMAYAN BİR ZİHNİYETİN PARTİSİDİR

BÜLENT KUŞOĞLU -  Hazır , Türkiye’nin de hazır olması lazım .  Diğer partilerin de hazır olması lazım.  Hep beraber bu çok önemli görevi , bu çok önemli süreci aşmamız lazım . AKP Kurtuluş mücadelesine ve kuruluş mücadelesine katılmayan bir zihniyetin partisidir . Kurtuluş ve kuruluş mücadelesin katılmamış bir zihniyetin partisidir ve 80 yıldır sürekli olarak bu Cumhuriyete muhalefet etmiştir.  Her şeyini eleştirmiştir,  tarihini,  yapılanlarını,  devlet adamlarını , sistemini yok etmiştir. Ama  19 yıllık iktidarında,  yerine hiçbir şey koyamamıştır. Her şeyi tahrip etmiştir.  Devlet yönetimi dahil olmak üzere , toplum yapısı dahil olmak üzere , her şey tahrip etmiştir.  Ama yerine yenisini koyamamıştır. En fazla da devlet ve toplum yapısına olduğu kadar İslamiyet’e zarar vermiştir. Türkiye’deki İslami anlayış öncelikle ahlaka dayanan bir İslami anlayıştı.  Maalesef buna da çok büyük hasar vermiştir. Bu kurtuluş ve kuruluş mücadelesine katılmayan,  topluma,  devlete ve inançlarımıza zarar veren , bu iktidarın değişmesi sorunlu ve sıkıntı olacak.  Benim dediğim gibi.

NURAY BAŞARAN - Sorunlu ve sıkıntılıdan kastınız ? Bir çatışma falan mı olacak? Kolay bırakmama,  bir mücadele gibi mi?

BÜLENT KUŞOĞLU - Şu anda,  devletin normalleştirilmesi lazım .  Yani devletin  kamu mali yapısından tutun da , devlet içerisindeki diğer kurumların  bile normalleştirilmesi lazım.  Mesela basit bir şey söyleyeyim,  çok detayına girmeyeyim.  Müsteşar dediğiniz zaman , bizim idari hukukumuza göre;  en tepede idari sorumluydu . İdari sorumlu müsteşardı.  En tepedeki siyasi sorumluluk da  bakanla başlıyordu .  Bakanlar seçilmişti ve bakanlıklarının politikalarını tespiti ile sorumlu kişilerdi.  Şu anda bakanlar,  müsteşarlıklar kalkmış vaziyette.  Bakanlar,  idare hukukuna mı , siyasi hukuka mı tabiler?  İdari ve siyası yapının nerede başladığı ve nerede bittiği belli değil . Hukuki sorumlulukların ne olduğu belli değil .  Devlette normalleşme gerekiyor.   O normalleşmenin düzenlenmesi için acil önlemleri devreye sokmak lazım . Toplumun normalleşmesi gerekiyor. Toplumun bu işsizliği , topumun bu gerginliği , toplumun bu değerleri,  devlete olan güveni , onların değişmesi gerekiyor.  Onun için de ayrıca bir zamanlama gerekecek ve detaylı bir şekilde çalışma gerekecek.  İnançlar konusunda,  İslam konusunda,  aynı şekilde Diyanetten başlayarak daha ahlaki, geçmişte olduğu gibi ahlaki bir yapıya oturtmamız için zaman gerekecek.  Çalışmalar gerekecek.  Bu geçiş dönemi de sancılı ve sıkıntılı olacak . Ama nasıl büyükşehir belediyelerinde başarılı olduysak ,  bu geçiş dönemlerinde başarılı bir şekilde yöneteceğiz.

NURAY BAŞARAN -  Kamuoyunda son zamanlarda şöyle bir algı var,  ‘ Tayyip Erdoğan değilse kim sorusunu cevabı yok’ diyor herkes . Türkiye’nin bir iktidar sorunu olduğu kadar,  muhalefet sorunundan da söz ediliyor.  Siz buna katılıyor musunuz?  Burada sorun nedir?

FAHRETTİN ALTUN VE İBRAHİM KALIN MI DAHA ÇOK SİYASETÇİ,  YOKSA MECLİSTEKİ AKP MİLLETVEKİLLERİ Mİ ? 

BÜLENT KUŞOĞLU -  Yani bu saçma bir tespit .  Şöyle bir şey var ; şu anda siyaseti kim yapıyor?  İktidar mı?  iktidarın TBMM’deki milletvekilleri mi siyaset yapıyorlar ?  Yoksa iletişim Başkanı Fahrettin Altun mu yapıyor ? Yoksa İbrahim Kalın mı yapıyor?  Fahrettin Altun ve İbrahim Kalın mı daha çok siyasetçi,  yoksa meclisteki AKP milletvekilleri mi ?  Siz hangilerini gazeteci olarak çok daha fazla dikkate alıyorsunuz.

NURAY BAŞARAN -  Siyaseti bence AKP’de tek başına Tayyip Erdoğan yapıyor . Fahrettin Altun ve İbrahim Kalın da onun  A Takımı olarak görülüyor.

FAHRETTİN ALTUN VE İBRAHİM KALIN DEVLET MEMURU MU SİYASETÇİ Mİ?

BÜLENT KUŞOĞLU - Onlar peki seçilmiş siyasetçiler mi? Yoksa onlar  devlet memuru mu?

NURAY BAŞARAN -  Madem böyle düşünüyorsunuz,  ki zaman zaman CHP’den bu tür eleştiriler geliyor.  Neden yaptırım noktasında bir harekete geçmiyorsunuz?

BÜLENT KUŞOĞLU -  Geçiyoruz.

NURAY BAŞARAN -  Mesela ne yapıyorsunuz?

REFERANDUM ŞAİBELİDİR

BÜLENT KUŞOĞLU -  Yani Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildi. Bu nedenle referandum yapıldı ama sonucu şaibeli biliyorsunuz. Bu sonuç açıklandı. Şaibe açıktır. Bununla ilgili olan itirazlarımızı biz Anayasa Mahkemesi’ ne yaptık.  Şu anda kadar çıkmış olan bütün Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle ilgili olarak yine itirazlarımızı ilgili mercilere,  mahkemelere yapıyoruz.

NURAY BAŞARAN -  Sonuçlananlar var mı ? Aleyhte mi sonuçlanıyor yoksa sizin lehinizde mi sonuçlanıyor?

BÜLENT KUŞOĞLU -  Sonuçlananlardan lehimize sonuçlananlar da oluyor , aleyhimize sonuçlananlarda oluyor. Sistemin çalışmadığı , devlet mekanizmasının olmadığı mekanizma var . Dişlilerinin birbirine geçmediği sistemde muhalefet yapmayı,  her şeyi muhalefetten normalmiş gibi ele alınmasını isteyebilir misiniz? Bu bir.  İkincisi,  muhalefet yapmak sadece muhalefet partilerinin görevi değil.  Sivil toplumun da görevidir.  Meslek kuruluşlarının da görevidir.  Medyanın da görevidir,  üniversitelerin de görevidir.  Doğruları söylemek  kanaat önderlerinin de görevidir.  Türkiye’de bunları yapan siyasi partiler dışında yerler var mı?  Biz yapmaya çalışıyoruz.  Ne kadar tehlikeli bir şekilde yaptığımızı da görüyorsunuz.  Siyaseti ne kadar riskli bir şekilde yaptığımızı da görüyorsunuz.  Hangi üniversite çıkıp ta Boğaziçi üniversitesine bugün destek verebilmiştir?  Öğretim üyeleri ve öğrencileri diyorlar ki,  ‘bizim hocamız olamayacak kişi Boğaziçi üniversitesinde hocalık yapamayacak birisi , rektör olarak atandı.  İstemiyoruz. ‘ hocalar ve üniversite öğrencileri bunu söylüyorlar .

 

NURAY BAŞARAN -  Neden peki diğer üniversiteler meslek kuruluşları buna destek olamıyor?

BÜLENT KUŞOĞLU - Çünkü hepsi bunların hepsi siyasallaştırılmış vaziyette . bunların hepsi iktidarın arka bahçesi haline getirilmiş , kendi adamları atanmış.

NURAY BAŞARAN-  Korku olabilir mi? Son zamanlar da bu da çok dillendiriliyor. Ki siz iş adamları için bunu söylemiştiniz.

BÜLENT KUŞOĞLU -  İlave olarak da çok büyük bir ölçüde korku var. Başta gazeteler, gazeteciler. Siz çok deneyimli bir gazetecisiniz,  bizim basınımız böyle miydi?

NURAY BAŞARAN -  Şu anda ben gerçek bir medyanın olmadığını düşünüyorum.

BÜLENT KUŞOĞLU -  Yani öyle .  Düşünebiliyor musunuz yolsuzluklarda dünya şeffaflık boyutuna göre Avrupa’da yolsuzluklarda ilk sıradayız.  Dünyada da maalesef çok ön sıralarda yer alıyoruz.  Yolsuzlukları medya yazabiliyor mu ? Eskiden böyle bir refleksi vardı,  istediği gibi yazabiliyordu rahatlıkla ve çok etkili oluyordu. Şimdi yazabiliyor mu?

NURAY BAŞARAN - Şimdi hemen mahkemeler karar veriyor ve yazdığımız haberler belgeli bile olsa yayın yasağı geliyor.

BÜLENT KUŞOĞLU -  Yani böyle bir yapı içerisinde muhalefet sadece muhalefet partileri ile olmaz .  Hep beraber yapılması gereken bir iştir demokrasilerde muhalefet.  Demokrasiler çünkü sadece siyasi partilerden ibaret  değildir. Dolayısıyla muhalefet hepimizin görevidir.  Yanlışlara karşı muhalefet hepimizin görevidir .  Maalesef bu gereken ölçülerde yapılamıyor.  Çünkü demokratik kurumlar oturmamış vaziyette Türkiye’de.

NURAY BAŞARAN - Enis Berberoğlu’nun yargı sonrasındaki sürecini konuştuk ama Türkiye’de devlet sırrı konusunu da bu bağlamda sormak istiyorum.Nedir devlet sırrı? Bu konuda bir yasa var mı?

BÜLENT KUŞOĞLU -  Türkiye’de kavramlar da maalesef bu dönemde hep istismar edildi.  Devlet sırrı kavramı da  bir tanesi.  Hatırlıyor musunuz bir kaç ay önce  kanal İstanbul için devlet projesi dendi.  ‘Karşı çıkamazsınız o bir devlet projesidir’ demdi.  Devlet projesi diye bir şey yok , bir proje yok.  Ekonomi projeleri olur.  Devletin bütçelendirdiği projeler olur, devlet projesi olmaz.  Devlet sırrı muhakkak ki geniş anlamda var.  Ama Enis Berberoğlu olayında başka derin kuruluşların yazdığı haber olarak çıkardığı konu,  daha sonra Enis Berberoğlu’na mal edildi . Sonra da devlet sırrına sokularak ceza verilmeye çalışıldı.

NURAY BAŞARAN - Sizce nedir devlet sırrı?

DEVLET SIRRI DEVLETİN ZAMAN ZAMAN YAPTIĞI,  SONUÇ OLARAK KANUNSUZ İŞLERDİR

BÜLENT KUŞOĞLU -  Devlet sırrı tabi her zaman tartışılan bir konudur.  Devletin zaman zaman yaptığı,  sonuç olarak kanunsuz işlerdir.  Kanuni olsa , bir sır olmaz tabii ki.  Ya da diğer devletlerin bilmemesi gereken işlerdir.

NURAY BAŞARAN -  Her devletin vardır sanırım değil mi?

BÜLENT KUŞOĞLU -  Muhakkak vardır.  Bazı gerçekler var;  gündüzleri devlet idare ediyor,  geceleri de devletler idare ediyor.  Gece hayatını da devletler idare ediyor.  Gündüzlere göre , gecelerin koşulları daha farklıdır . Uluslararası ilişkilerin koşulları daha da farklıdır.  Onları görebilmemiz lazım.  Ancak devlet sırrı kavramını,  her konuda çok sık kullanmamak gerekir.

NURAY BAŞARAN -  Bunun için bunu anlayabilmek ve buna göre hareket etmek için,  aynı zamanda ‘devlet adamı’ mantığında ya da devlet adamı mı olmak gerekir?  Bizde bu da biliyorsunuz çok konuşulur. Hatta ,’ sadece siyasetçi değil,  aynı zamanda devlet adamı da’ denir mesela.  Bu ikisinin arasında ince bir çizgi mi var sizce?

ŞU ANDA KAHT-I RİCAL DURUMU VAR

BÜLENT KUŞOĞLU -  Evet yani kaht-ı rical denir.  Devlet adamı yokluğu demektir. Kaht-ı rical durumu var şu anda.  Yetişmiş kadrolarımız vardı bizim. Türkiye basit bir devlet değil tabii ki.  Devlet adamı yetiştiren,  kurumlaşmış , kurumsallaşmış bir çok birimi vardı.  Mesela hesap uzmanları kurumu vardı. Benim veya Sayın Kılıçdaroğlu’nun yetiştiği kurum gibi,  maliye teftiş heyeti vardı,  devlet planlama teşkilatı vardı . Buralardan yetişenler,  belli bir ekolle yetişirdi.  Yine bizim askeri okullarımız,  yabancıların da yetiştiği kurumsallaşmış yerlerdi.  Buralardan da önemli isimler çıkmıştır. Bunlar,  o kurumlar yok edilerek şu anda kaht-ı rical durumu oluşturulmuş oldu maalesef. Siz eskiden bir maliye müsteşarını,  içişleri müsteşarını,  valileri,  İstanbul valisini , Ankara valisini , İzmir valisini , çok iyi bilirdiniz değil mi? Onlarla ilgili olarak bir çok bürokratla ilgili,  hazine müsteşarıyla ilgili sürekli olarak her gün haberler çıkardı . Bunlar bilinmesi gereken isimlerdi. Takip edilen isimlerdi.

NURAY BAŞARAN -  Evet önceki görev yerlerine kadar takip ederdik.

BÜLENT KUŞOĞLU -  Evet her şeyleri ile bilinirdi.  Bunlar vitrinde olan isimlerdi . Herkesin bildiği ve takip ettiği isimlerdi.  Artık devlette bilinen isimler kalmadı. Siyaset yapan , özellikle birkaç tane bürokrat var biraz önce saydığım;  Fahrettin beyle İbrahim bey gibi.  Onun haricindeki bürokratları bilmiyoruz artık.

NASIL İŞ ADAMLARI PARAYI YURT DIŞINA KAÇIRIYORSA,  Z KUŞAĞI DA AYNI ŞEKİLDE YURT DIŞINA KAÇIYOR

NURAY BAŞARAN -  Son olarak Z kuşağı diyoruz. Aslında ilk önce gelmesi gereken kuşak. Siz Z Kuşağı için parti olarak ne yapıyorsunuz?

BÜLENT KUŞOĞLU -  Evet gençlere yönelik bizim çok önemli çalışmalarımız var hakikaten çok önemsiyoruz.

NURAY BAŞARAN -  Parti kadrolarınızda yer veriyor musunuz?

BÜLENT KUŞOĞLU -  Evet gençlere daha fazla parti içerisinde,  örgüt içerisinde yer veriyoruz .  Hem de çalışmalarımızda onlardan daha fazla istifade ediyoruz. Onlara yönelik,  onları hedefleyen çalışmalarımızı daha fazla yapıyoruz.  Çünkü onlar geleceğimiz.  Çoğu yurt dışına gitmek istiyor,  yabancı dili olan herkes hemen hemen yurt dışında çalışmak istiyor.  Nasıl iş adamları parayı yurt dışına kaçırıyorsa,  Z kuşağı da aynı şekilde yurt dışına kaçıyor.  Maalesef.  Bunların tutulması lazım.  Bunlar bizim için aşırı lüks harcamalardır maalesef.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri