Washington merkezli düşünce kuruluşu Atlantic Council tarafından düzenlenen “Çatışma sonrası Libya” başlıklı online panele katılan Libya Başbakan Yardımcısı Ahmed Muaytik ve Boğaziçi Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütçü, Libya'daki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasında Libya'nın doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin darbeci lideri Halife Hafter'in Trablus hükümetine karşı saldırı başlatmasıyla ülke genelinde baş gösteren sorunlara değinen Muaytik, Libya halkının yaşadığı zorlukları ele aldı.
Muaytik ayrıca Hafter güçlerinin hastane, okul ve sivil yerleşim binalarını ayırt etmeksizin bombaladığına dikkati çekerek Rusya, Fransa, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) bu saldırılara askeri ve finansal destek sağlarken diğer ülke yönetimlerinin ise Libya'da yaşananları uzun bir süre görmezden geldiğini belirtti.
"Türkiye ile yapılan anlaşma dengeleri değiştirdi"
Rusya ve BAE'nin, Libya hükümetini yok etmek dışında Libya için yapıcı hiçbir planı olmadığını vurgulayan Muaytik, Libya'nın Hafter ile yeniden diktatöryal bir yönetim altına gireceğini belirtti.
Özellikle BAE'nin Libya'daki zararlı faaliyetlerine devam etmesinde ABD ile kurduğu yakın ilişkiye güvendiğini söyleyen Muaytik, BAE ve Rusya'nın benzer faaliyetlerinin sonlandırması için başta ABD olmak üzere uluslararası toplumun üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini ifade etti.
Öte yandan Muaytik, Türkiye'nin Hafter saldırılarına karşı başından beri Libya hükümetinin yanında durduğunu ve Ankara ile yapılan Ulusal Mutabakat Anlaşması'nın alandaki birçok dengeyi değiştirdiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Libya'daki Rus varlığı ve Batı'daki Hafter'in yakın zamanda ülkenin kontrolünü ele alacağı inancı Hafter'e alanda önemli kazanımlar sağladı. Ancak Türkiye ile yapılan anlaşma ve iş birliği alandaki dengeleri değiştirdi. Şu an güçlerimiz Trablus'u savunacak teknolojiye sahip. Ayrıca Rus Wagner savaşçılarının son zamanlarda aldığı zayiat nedeniyle çekilmeye başlaması Hafter'i çok zor duruma soktu. İlerleyen zamanlarda Tarhuna ve çevresini de kaybederse Hafter'in toparlanması daha da zorlaşacaktır."
Libya'nın jeopolitik konumuna vurgu
Boğaziçi Enerji Kulübü Başkanı Öğütçü de Libya'nın enerji alanındaki önemine değinerek normalde günlük 1,7 milyon varil petrol üretim kapasitesine sahip olan Libya'nın Avrupa için çok önemli bir ham petrol ve gaz tedarikçisi olduğunu ancak yaşanan çatışmalar nedeniyle bu rakamın günlük 92 bin varile düştüğüne dikkati çekti.
Libya'nın yeniden inşası için petrol gelirinin oldukça önemli olduğunu vurgulayan Öğütçü, "Uluslararası toplumun Libya'nın enerji alanındaki gelişimine ve kaynaklarına yeniden ulaşmasına yardımcı olması çok önemli. Libya'nın iki veya üç yıl içerisinde petrol üretimini artıracağına ve özellikle Güney Avrupa ülkeleriyle ticarete başlayacağına inanıyorum." ifadelerini kullandı.
Öğütçü ayrıca Libya'nın jeopolitik açıdan da kritik bir konuma sahip olduğunu belirterek Libya'daki gelişmelerin Afrika, Orta Doğu ve Avrupa'nın güvenliğiyle doğrudan ilişkili olduğunu kaydetti.
Rusya, Libya'da Suriye'ye benzer politika uyguluyor
Kremlin'in Libya'da da Suriye'dekine benzer bir politika uyguladığına dikkati çeken Öğütçü, şu ifadeleri kullandı:
"Suriye, Irak ve İran'da önemli kazanımlar elde eden Rusya, şimdi Libya'da da aynı politikayı güdüyor. Suriye'de askeri hava üssü ve askeri liman elde eden Rusya'nın Libya'da da benzer bir imkana sahip olduğunu düşünebiliyor musunuz? Bunun gerçekleşmesi Avrupa'nın güvenliğine de büyük bir tehdit oluşturur. Bu nedenle ABD ve Avrupa Libya'nın geleceğinde söz sahibi olmak ve kaybettiği güveni geri kazanmak için yoğun çaba sarf ediyor."
Türkiye'nin Libya politikasına da değinen Öğütçü, iki ülke arasında Osmanlı dönemine uzanan yakın bir ilişki olduğunu ve Türk firmalarının Libya'da uzun süredir ticari faaliyetler gösterdiğini hatırlattı.
Öğütçü, her iki ülke yönetiminin de yapılan anlaşma üzerinden ulusal çıkarlarını korumayı ve bölgesel barışı sağlamayı hedeflediğini belirterek "Buradaki diğer hedeflerden bir tanesi de tarafların deniz sınırlarının adil, eşit ve uluslararası hukuka uygun olmasını sağlamak ve bölgedeki enerji kaynaklarından faydalanmaktır." dedi.