Başkent Beyrut'taki çalışma ofisinde AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Yasin, Lübnan'daki çevre kirliliğinin nedenleri ve alınması gereken önlemlere ilişkin açıklamalarda bulundu.
Lübnan'da 3 yıldır devam eden ciddi elektrik kesintileri nedeniyle su arıtma tesislerinin çalışmamasının nehirlerdeki kirlilik oranını önemli ölçüde artırdığını belirten Yasin, evlerden gelen atık suların arıtılmadan doğrudan nehir sularına karıştığını ifade etti.
Yasin, tüm su kaynaklarının özellikle de nehirlerin kirli olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Su kirliliğinin asıl nedeni de atık sular. Lübnan'da birkaç adet atık su arıtma tesisi var. Ancak ekonomik kriz ve kamudaki kötü durum nedeniyle hepsi olmasa da büyük oranda tesisler çalışmıyor. Ev ve diğer meskenlerden gelen atık sular, herhangi bir arıtmadan geçmeden direkt nehirlere ve ardından denize akıyor. Lübnan'daki su kirliliğinin asıl nedeni bu."
Alınması gereken önlemlere de değinen Yasin, "Kirliliğin önüne geçmek ve çevreyi korumak için arıtma tesislerini hemen faaliyete geçirmemiz gerekiyor. Bu şekilde kısa bir süre içerisinde tüm su kaynaklarımızı temizleyebiliriz." dedi.
"Maalesef bazı köylerde kanalizasyon ağı bulunmuyor"
Ülkedeki atık su kanalizasyon sisteminin özellikle kırsal bölgelerde çok yetersiz olduğunu vurgulayan Lübnanlı Bakan, şöyle konuştu:
"Maalesef bazı köylerde kanalizasyon ağı bulunmuyor. Örnek vermek gerekirse, ülkenin güneyindeki köylerin kanalizasyon ağının oradan geçen Litani Nehri ile bağlantısı yok. Bizim 300 kilometrelik bir kanalizasyon bağlantı ağı inşa etmemiz gerekiyor. Tüm ev ve ticari işletmelerin kanalizasyonları çok kapsamlı bir proje ile birbirine bağlanmalı. Kıyı kentlerdeki kanalizasyon sistemi nehirlerle bağlantılı ancak kırsal bölgeler için bu geçerli değil."
İçme sularındaki kirlilik ve kolera vakaları
Lübnan'da su rezerv oranında herhangi bir sorun olmadığını belirten Yasin, şu anda en büyük problemin enerji sıkıntısı nedeniyle su kalitesinin her geçen gün daha da kötüleşmesi olduğunu vurguladı.
Su kalitesinin düşmesinin yol açtığı risklere ilişkin Yasin, şu ifadeleri kullandı:
"Su kalitesinin düşmesi ve kirlenmesi insan sağlığını direkt tehdit eder. Bunun son örneği ise ülkenin kuzeyinde patlak veren kolera vakalarıdır. Bunların hepsi su kalitesi ile bağlantılı. İçme suyu istasyonları ve nehirlerin sistematik bir şekilde temizlenmesi ve artırılması gerekiyor. Bu yüzden iki yönlü çalışmamız lazım; birincisi nehirlere akan atık suyun arıtılması ve ikincisi evlere giden suyun temiz ve klorlu şekilde olması."
"Neredeyse tüm nehirlerimiz kirli"
"Neredeyse tüm nehirlerimiz kirli. "diyen Yasin, su sistemlerinin kapsamlı bir şekilde inşası, arıtma tesislerinin faaliyete geçmesi ve içme suyunun sistematik şekilde korunması gerektiğini dile getirdi.
Lübnanlı Bakan bunun için de milyonlarca dolarlık yüksek maliyetli bir bütçeye ihtiyaç olduğunu söyledi.
"Hava kirliliği de önemli bir çevresel risk"
Ekonomik kriz nedeniyle devlete ait enerji tesislerinde neredeyse hiç elektrik üretilemeyen Lübnan'da halk, elektrik üretiminin önemli bir kısmını kent merkezlerinde mahalle aralarında bulunan özel jeneratörlerden temin ediyor. Açık kaynaklara göre ülke genelinde 7 bine yakın elektrik üreten jeneratör bulunuyor.
Lübnan Çevre Bakanı'na göre de söz konusu jeneratörler, ülkedeki bir diğer çevre kirliliğinin ana nedeni.
Ülkede suyun yanı sıra yaşanan hava kirliliğinin de önemli bir çevresel sorun olduğunu vurgulayan Yasin, şunları kaydetti:
"Hava kirliliği de önemli bir çevresel risk. Ülke genelinde ve özellikle kentlerde elektrik üretimi için kullanılan jeneratörler, akciğer rahatsızlıklarına ve kansere yakalanma riskini artıyor. Çünkü jeneratörler havayı ciddi bir şekilde kirletiyor. Enerji üretimi konusunda yenilenebilir enerjiye geçiş gerekiyor. Çevre dostu olmayan yöntemlerle enerji üretiminden vazgeçmeliyiz."