Devleri kurtarmak için iyi veya kötü, ama zamanın ruhuna göre değerIendirilmesi gereken girişimler oldu. Osmanlı Devletini kurtarmanın birinci şartının ordunun asrileşmesi olduğu fikri ağır bastı.
Önce ordu ve orduya eğitimli personel temin edecek okulların açıldı. Devletin topyekûn reorganize olması için ilk adım atılmış olsa da reformalar peş peşe gelemediği için Türk Devleti kurtulamayacak raddeye geldi.
Devleti kurtarmak için gereken dönüşümü yine ordu mensupları yaptı. Bir defa yeterli sayıları vardı ve ordu kavramının etkisini etkin şekilde kullanıyorlardı. Farklı fikirleri olsa da temelde vatan kavramı etrafında toplanmışlardı.
Devlet olması gerektiği gibi kuruldu. Ama kurucuları asker olunca devlet ister istemez askeri anlayışa göre tertip edildi. Ama bunun doğru olmadığı askeri anlayışın sadece orduda, hem de sadece muharip departmanlarında olması gerektiğini de biliyorlardı.
Koca Osmanlıyı çökerten talihsizliklerin yeni devlette da yaşanmaması için alınması gereken tedbirlerden en önemlisinin, yeni devlet kurulduktan sonra askerin yavaş yavaş asli vazifesine dönerek ihtisas gerektiren kurumlar öncelikli olmak üzere devletin yavaş yavaş askeri havadan çıkması olduğunun da farkındaydılar.
Bu nedenle bakanlar kurulu ve meclis başta olmak üzere yukarıda aşağıya sivilleşme hareketi yine bizzat ordu tarafından başlatıldı ve teşvik edildi.
Ama ordunun içinde bu trendi ve forsu devam ettirmek isteyen kişiler ve gruplar oldu.
Sivilleşme eğilimindeki ordu mensuplarının erki yasal olarak sivillere devretmesinden rahatsız olan bazı askerler silahlı güç olmaları hasebiyle ve kuruculuktan gelen gücün etkisiyle vesayet kullanmaya başladılar.
Emir her zaman demiri kesmez.
Ama artık bu çağda muharip sınıflar dışında sivilleşmek kapıya gelmiş ve tersinden kapıyı zorlamaya başlamıştır.
Devlet görevlilerinin sivil olması sorunu çözmemiştir. Ordu sivilleşmeye çalışırken sivil bürokrasi askeri teamüllere meyletmiş sivil personel askerleşmiştir. Bürokratlar, bir erin komutanına saygısını gösterdiği şekilde astından saygı bekler olmuştur.
Savaş gibi olağanüstü koşullarda takınılması gereken sert tavırlar artık devletin her kademesinde kendisini hissettirir olmuştur.
Devletin her kademesindeki sivil personel; askeri komplekslerden kurtulmalı, akılcılığa, bilimselliğe, pratik çözümlere en önemlisi liyakate önem verme konusunda hevesli olmalıdır.
Bürokrasinin askerileşmesi, emrin sorgulanamamasını ve “ben yaptım olduculuğu” beraberinde getirir.
Sivilleşmenin birinci şartı branşlaşma:
Memurun sivilleşmesinin yolu da işinde branşlaşmasıdır. Branşlaşan memurun nerede çalışacağı, nasıl yükseleceği ve yetki sorumluluklarının sınırlar belli olacaktır. Kendi işi dışında, sırf rahat etmek için bir emirle ilgisiz birimlere atanma talebinin de önüne geçecektir.
Bürokraside memur amirini yöneticiden komutana çevirir. Bunu da kendi rahatını temin etmek için yapar.
Doktor evrak yaparsa, öğretmen okulda eğitim dışındaki konularda idarecilik yaparsa, rektör bilimsel faaliyetleri bırakıp müteahhitlerle cebelleşirse, güvenlik şirketi personeli kolluk hizmeti yapmak yerine büroda çalışırsa o zaman işini yapmadan vakit doldurabilme olanağını kaybetmemek için üstüne karşı her türlü sempatiyi sağlayacaktır. Bu da kurumların askeri teamüllerin yerleşmesi, sivil ve akılcı anlayıştan uzaklaşmasını getirmektedir.
Esenlikler dilerim.