Bugünlerde malum çevreler şarkıcı Melek Mosso’ya saldırıp duruyorlar.
Melek Mosso, bir konserinde kızlara özgür davranmalarını söylediği için belli çevrelerin hedefi haline geldi. Sosyal medyada linç yedi, konserleri iptal edildi. Bir sanatçının, böyle bir ortamda yaşaması mümkün değil, konser vermeyince, böyle saldırılara uğrayınca ne yapacak?
Hatırlayın Ahmet Kaya’yı… Bir gece yapılan organize bir kötülük sonucu, başına gelmedik kalmadı, sonunda ülkeden kaçmak zorunda kaldı. Bu kaçış kalbini de zorlayınca, genç yaşta, gurbette öldü.
Aynı şeyi Yılmaz Güney’de de yaşadık, hedef haline getirildi, kaçmak zorunda kaldı, yurtdışında öldü.
Yani yurtdışına kaçmak da çözüm değil.
Melek Mosso da bir kesimi kızdırdığını, planlı bir organize hareket ile hedef haline getirildiğini görünce, geri adım attı ve son konserinde helalleşme istedi, bence de akıllıca davrandı.
Ancak anlıyoruz ki, onu hedef haline getirenler, yakasını bırakıp, bundan vazgeçmek niyetinde değiller.
Küçük bir belediyenin konserine çıktı diye o belediye başkanını suçluyorlar, böylece Melek Mosso’ya konser verdirtmeyi düşünen herkesi gözdağı veriyorlar.
Son 20 yılda yapılan en sinsi sindirme aracı işte tam bu: İnsanları yaşayan ölü haline çevirmek.
Sanatçı ise konserlerini yasaklat, akademisyen ise diplomasını iptal ettir, üniversiteden kov, gazeteci ise işten attır, memursa çalışmasını yasakla, politikacı ise hapse tık.
Bu şekilde yaşayan ölü haline getirilen binlerce insan var.
Bu hale gelmemek için yurtdışına kaçan yüzlerce insan var.
Ve ilginçtir, iktidarın televizyonlardan inmeyen gazeteci sözcülerinden biri, bunu açıkça dile getirmiş, “İnsanları yaşayan ölü haline getirin, başka şeye gerek yok” mealinde sözler etmişti.
Önceki nesiller, Türkiye’de akademisyenlerin, politikacıların, gazetecilerin, sanatçıların, yazarların öldürüldüğüne tanık olurdu, şimdi biz ‘yaşayan ölü haline getirilmelerine tanık oluyor.
Marquez’in ‘Kırmızı Pazartesi’ romanını yine okuyoruz ama bu kez kurbanlar, kanları akıtılarak öldürülmüyorlar, yaşayan ölüye dönüştürülüyorlar.
Ama unutulmasın ki, ölü yaşasa da kendisine yapılan düşünce olarak cinayettir ve cinayetin düşüncesi de kötüdür.