Bağımsız sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleri tarafından yapılan araştırmalar, Türkiye'deki memur ve emeklilerin yarısından fazlasının yoksulluk sınırı altında bir maaşla geçindiğini koyuyor. BBC Türkçe'nin konuştuğu memur ve emekliler, kanunen yasak olmasına rağmen ek işte çalıştıklarını ya da diğer aile üyelerinden maddi yardım aldıklarını anlatıyor.
Enflasyon farkı ve yüzde 7,5 zam ile birlikte bu ay memur ve memur emeklilerinin maaşlarında yüzde 30,5 oranında iyileştirme yapılması öngörülüyor.
SSK ve Bağ-Kur emekli aylıklarında ise yüzde 25,47 artış sağlanacak, en düşük emekli maaşı ise 2 bin 500 TL olacak.
Ancak bu artış Türkiye'de çok sayıda memur ve emeklinin yoksulluk sınırı üstünde yaşamasına yetmiyor.
Memur-Sen 4 kişilik bir aile için açlık sınırı 3 bin 526 TL, yoksulluk sınırı ise 10 bin 119 TL olarak güncelledi.
Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) araştırmasına göre, Türkiye'deki ortalama emekli maaşı, ülkedeki yoksulluk sınırının sadece yüzde 21,7'sine denk geliyor.
Uganda'da ortalama emekli maaşı ülkenin yoksulluk sınırının yüzde 43,5'ine, Endonezya'da yüzde 56,1'ine, Mozambik'te ise yüzde 32,7'sine denk geliyor.
ILO'ya göre, Türkiye gibi ortalama emekli maaşının yoksulluk sınırının yüzde 50'sinin altında kaldığı ülkelerde yaşayan emeklilerin, sosyal güvenceleri olmalarına karşın "fakir" olarak tanımlanması gerekiyor.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'nun (KESK) bu hafta yayımladığı Kamu Emekçilerinin Yoksullaşması Araştırması'na göre ise Türkiye'deki kamu çalışanlarının yüzde 59'unun hane geliri, yoksulluk sınırının altında kalıyor.
'Bankalara başvurdum, uygun bir kredi aradım, bulamadım'
21 yıl bir klima fabrikasında çalıştıktan sonra sağlık raporuyla emekli olan 47 yaşındaki İhsan Doğan, 2446 TL emekli maaşı alıyor.
BBC Türkçe'ye konuşan Doğan, maaşının 1750 TL'sini ev kredisi için ayırırken, aynı zamanda oğlunun üniversite masraflarını karşılamaya çalışıyor:
"Oğlum üniversitede kodlamayla ilgili eğitim aldığı için, geçen gün bir bilgisayar ihtiyacı oldu. Bankalara başvurdum, uygun bir kredi aradım, bulamadım.
"Bilgisayarı alabilmek için kredi kartı aradım, en sonunda abimin kredi kartını kullandık. Önümüzdeki ay maaşa yüzde 40 zam beklerken, bu zamla bu taksitleri nasıl ödeyeceğimi bilemiyorum."
'Meyve yüzü göremiyoruz'
Doğan, eşinin de asgari ücretle çalıştığını ancak yine de geçinemediklerini anlatıyor:
"Eskiden 100 TL ile pazar alışverişimizi yaparken, şimdi sadece bir koli yumurta 40 TL oldu. Önceden mevsim meyveleri alıp yiyebiliyorken, şimdi meyve yüzü göremiyoruz.
"1982 yılında emekli olan babam İzmir'de bir ev bir de araba alabilmişti. 6 çocuk yetiştirdi ama hiç borcunun olduğunu duymadık. Şimdiki emeklilerin ise tamamı borçlu. Arkadaşım kendi evini kapatıp, ailesiyle birlikte annesinin evine taşındı.
"Biz bu çocukları asgari ücretle büyüttük. Yemedik yedirdik, içmedik içirdik. Şimdi oğluma, 'yurt dışında iş bulursan hiç durma, git' diyorum. Yok, çocuğumuzun geleceği yok."
'Ek iş olarak inşaat ustalığı yapıyorum'
Türkiye'de memurların ek iş yapması, bazı istisnalar haricinde yasalarla sınırlandırılmış durumda.
Ancak KESK araştırmasına katılan kamu çalışanlarının yüzde 22'si "geçinmek amacıyla ek iş yaptığını", yüzde 34'ü ise "geçinmek için yakınlarından maddi destek aldığını" söylüyor.
BBC Türkçe'ye konuşan sağlık teknikeri Murat da geçinebilmek için iş olarak inşaat ustalığı yaptığını anlatıyor.
Memurlar üzerindeki röportaj yasağı sebebiyle haberde gerçek isminin gizlenmesini isteyen Murat, kendisi gibi sağlıkçı olan eşi ve iki buçuk yaşındaki çocuğuyla birlikte Almanya'ya göç etmek üzere hazırlık yaptıklarını söylüyor:
"Sürekli aldığımız bir çikolatanın gramajı düşürülmüş ve fiyatı 3 TL'ye çıkmış. Ben artık eve giderken, 'çocuğuma bir çikolata alıp gideyim' bile diyemiyorum. 30-40 TL'ye aldığım bebek bezleri, şimdi 120, 130 TL.
"2015 yılında ilk atandığımda benim elime aylık net olarak dört asgari ücret geçiyordu. Şu an elime iki tane asgari ücret bile geçmiyor.
Yasak olmasına rağmen kendisi gibi çevresindeki çok sayıda memurun ek iş yapmak zorunda olduğunu söyleyen Murat, artık ek iş bulmanın da zorlaştığını anlatıyor:
"Öğrenciyken inşaatlarda iş bulur, hiç boşta kalmazdım. Şimdi de ek iş buldukça inşaat ustalığı yapıyorum. Ancak 3-4 branşta inşaat ustası olmama rağmen ben bile şu an ek iş bulmakta zorlanıyorum. Artık fiyatlar çok düşük, yeteri kadar iş yok."
Murat, Almanya'ya gitmek isteyen sağlıkçılar için kurdukları bir mesajlaşma grubuna, son bir ay içerisin 3 bin 400 yeni sağlıkçının eklendiğini anlatıyor.
Orada kendi branşında iş bulamasa dahi "ne iş olsa yapma pahasına" ülkeyi terk edeceğini söylüyor.
'Günübirlik ek iş arıyoruz, garsonluk yapıyoruz'
3 bin 964 lira maaş alan bir PTT çalışanı memur olan Aykut ise geçinebilmek için hem ailesinden maddi destek aldığını hem de ek iş yaptığını anlatıyor.
Aykut da bir memur olarak hem ek iş yapmasının hem de röportaj vermesinin yasak olması sebebiyle haberde gerçek ismini gizlemek istiyor:
"Memur arkadaşlarımızla aramızda bir mesajlaşma grubu kurduk. Günü birlik yapabileceğimiz işler olduğunda o gruba haber veriliyor.
"Örneğin düğünlerde, yılbaşında ya da diğer özel günlerde garsonluk işi çıktığında birbirimize haber veriyoruz. Bazen hafta sonları da gidip garsonluk yapıyoruz. Hepimiz memuruz ama bunların hepsi yaşanıyor şu an."
Biri 20 aylık diğeri 5 yaşında iki küçük çocuğu olan Aykut, ekonomik durumunun giderek kötüleştiğini şöyle anlatıyor:
"Çocuklarımızın proteininden C vitamine kadar her şeyi zor bela da olsa karşılarken, şu an hepsini birden karşılamamız imkânsız."
"Küçük çocuğumun mama markasını değiştirdik. Eskiden bir öğüne üç ölçek mama koyarken, şimdi bir ölçek koyuyoruz. Büyük çocuğumu ise kreşten almak zorunda kaldım."
"Temel ihtiyaçlarımızı karşılamakta gerçek anlamda sıkıntı yaşıyoruz. Çocuklarımızın yıpranmış giysilerinin yenilerini almak bile şu an bizim için gerçek bir problem."
Ayda bir kez et yiyebildiklerini söyleyen Aykut, ek işlerin de geçinmeye yetmediğini söyleyerek ailesinden maddi destek aldığını anlatıyor.
KESK araştırmasına göre kamu çalışanlarının yüzde 78'i, ekonomik nedenlerle evde yaptığı veya köyden aldığı ürünlerin arttığını ifade ediyor.
Aykut da her yaz tatilinde köyünde tarla işi yaptığını ve topladığı mahsulleri kışın tüketmek üzere şehre getirdiğini söylüyor:
"Yazın köyde topladıklarımı, kışın tüketmeye çalışırım. Özellikle bu yaz buna çok yoğunluk verdim çünkü böyle bir sürecin yaşanacağını hepimiz öngördük.
"Ailemden maddi destek almak hem psikolojik olarak bizi yıpratıyor hem de onlara karşı sorumluluğumuzu daha da artırıyor. Belki ahlaki olmayabilir ama onlarla bağımızı zedelememek adına bazı şeylere göz yumuyoruz."
Aykut köyüne dönmek istediğini ancak arta gübre ve girdi maliyetleri yüzünden bunun da eskisi kadar cazip bir seçenek olmadığını düşünüyor:
"Şu an ek iş yapmak ve aile yardımı almak dışında ne yapabileceğimizi kestiremiyoruz. Bütün memurlar, emekçiler tıkanmış noktadayız."
'Artık insanların emeklilik hayali bile kalmadı'
İzmir Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT'liler) Derneği Başkanı Doğan Türker, resmî olmayan rakamlara göre kentte yaklaşık 500 bin kişinin emekli olabilmek için yaş sınırına takıldığını söylüyor.
Türker'e göre İzmir'deki EYT'lilerin içinde, emekli olabilse dahi yeterli bir maaş alabileceklerin oranı yüzde 4'ü geçmiyor:
"Eskiden insanlar emekli olmak istiyorlardı, bir hayalleri vardı. Şimdi artık o hayalleri bile kalmadı çünkü emekli olduklarında geçinebilme şansları yok."
Bugün bir asgari ücretlinin emeklilikteki ortalama maaşının, yeni yapılan zamlarla dahi ortalama 3000-3500 TL olacağını söyleyen Türker, "Bu maaşlarla geçinmek imkânsız. Zamlar yüzünden memleket yaşanmaz bir hale geldi" diyor ve ekliyor:
"Türkiye'deki emeklilerin yarısından çoğu ek iş yapmak zorunda. Emekliler değil, onları ek iş yapmaya mahkûm edenler utansın.
"Öte yandan çalışamayan EYT'liler de var, bunlar ne maaş alabiliyorlar ne de çalışabiliyorlar. Peki, bu insanlar ne yapacaklar?"
'KHK ile ihraç olanlar ne emekli olabiliyor ne maaş alabiliyor'
15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından Türkiye'de son 5 yılda yaklaşık 125 bin kişi kamudaki görevinden ihraç edildi.
KHK ile kamu görevinden ihraç edilen kişiler ise ne emekli olabiliyor ne de kolaylıkla yeniden çalışabilecekleri bir iş bulabiliyor.
2017 yılında Van'da bir ilçe müftülüğünde memurluk yaparken ihraç edilen ve haberde soyadının yer almasını istemeyen Samet, ihracından beri ailesinden yardım alarak geçindiğini söylüyor:
"Bir çocuğum var, okula gidiyor. Arada bir akrabaların desteğiyle ayakta kalıyoruz. Bazen gün oluyor, çarşıya çıkacak para bulamıyorum."
Ailesiyle birlikte babasının evinde yaşadıklarını söyleyen Samet, "KHK'lı olduğum için hiçbir yer iş vermiyor" diyor.
12 yıllık cami imamıyken ihraç edilen Hasan da gerçek ismini gizlenmesini isteyerek, "Dostlarım bile benimle selamı kesti. İş başvurusunda bulunduğum yerlerde ihraç olduğumu söyleyince reddediyorlar" diyor.
Türkiye'de yüksek enflasyon nedeniyle memur ve emekliler giderek daha zor şartlarda yaşıyor.
Hükümete göre ise maaşlarda yapılan artışlar, çalışanların "enflasyona ezdirilmediği" anlamına geliyor.