TBMM (AA) - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, MHP'nin siyaset anlayışının merkezinde millet olduğunu vurgulayarak, partisinin gücünü ve güvenini milletinden alan bir siyasal düşüncenin savunucusu olduğunu söyledi.
Onun için de adının "Milliyetçi Hareket" olduğunun altını çizen Bahçeli, "Bizim vazgeçmeyeceğimiz temel; millet gerçeği, millet oluşumudur. Milliyetçilik de bu gerçeğin ve oluşumun şuurla kavranması, gururla seslenişidir. Ancak milletleşme, sonuçlanmış değil devam edegelen doğal ve dinamik bir süreçtir. Beraberce yaşanan her gün, her saat, her an; tarihi nitelikli ittifakla benimsenmiş zengin bir dile, devasa bir kültüre, kutlu ülkülere doğru artan bir kaynaşmadır. Millet olma hali, toplumun sosyal, kültürel, ekonomik bağın tartışmasız uzlaşma alanıdır." diye konuştu.
"Güvence çelikleşmiş milli birlik ve kardeşliğimizdir"
Millet olma şuurunun zemini ve çıkış noktasının yükselen üst kimlik ve kültür unsurları olduğunu dile getiren Bahçeli, "Ancak, millet olma hali, onu oluşturan alt kültürlerin, lehçelerin ve hatta kimliklerin inkarı anlamını da taşımayacaktır. Bu açıdan Milliyetçi Hareket Partisi'nin millet anlayışı dışlayıcı, yok sayıcı, ötekileştirici ve uzaklaştırıcı değildir, hiç de olmamıştır.
Tamamen kültürel temelde dile getirilen 'Ne Mutlu Türküm Diyene' sözü, ortak bir heyecanda, ortak bir hedefte kucaklaşmayı temsil etmiştir. Bu itibarla, hiç kimsenin kökenini veya mezhebini öne çıkaran, kaşıyan, kanatan, küçümseyen, reddeden, aşağılayan, engelleyen, yasaklayan bir zihniyete yakın durmamız, böyle bir yanlışı tasvip etmemiz düşünülemeyecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının her birinin Türk milletinin eşit, şerefli ve saygın fertleri olduğunun altını çizen Bahçeli, "Milletin var olma azim ve iradesi olan milli şuur diri ve dirençli olduktan sonra hiçbir bölücü, hiçbir iç ve dış düşman üzerimizde operasyon yapamayacak, habis ve hain emellerine ulaşamayacaktır. Güvence çelikleşmiş milli birlik ve kardeşliğimizdir." ifadelerini kullandı.
Türk milletinin felaketlerin şiddetli ateşini birer birer göğsünde söndürerek istiklalini kurtarmasını bildiğini ve bunu milli birlik ruhuyla başardığını ifade eden Bahçeli, "Mütareke yılları İstanbul'unda her gün Ayasofya'ya haç asanlara, Anadolu'nun bağrında askerlerini, dağlarında çetelerini, sokaklarında ise iş birlikçi memurlarıyla işgal komiserlerini gezdirenlere bu aziz millet teslim olmadı, göz yummadı, 'tamam' demedi, eziyete ve zillete boyun eğmedi. İnanıyorum ki, bugün de eğmeyecek, bugün de tedavüldeki rezil oyunları alttan almayacaktır." dedi.
"Gözümüzü budaktan sözümüzü de dudaktan esirgemiyoruz"
MHP Genel Başkanı Bahçeli şöyle devam etti:
Gazali der ki, aklı bir kenara bırakıp sırf eskileri taklitle yetinmeye çağıranlar cahil, sadece akılla iktifa edip Kuran ve Sünnetin ışığından yararlanmayan da aldanandır. Hamd olsun, biz bu iki cevheri irfanla birleştiren Müslüman Türk milletiyiz. Ne Türklüğümüzü ne de Müslümanlığımızı tartışmaya açtırırız. Milli siyasetimizin yol haritası tarihle çizilmiş, milli kültürle belirlenmiş, akılla bezenmiş, ahlakla derinleşmiş, inançla dengelenmiştir. Meseleye genişletilmiş yeni damarlardan girersek şu gerçeği net olarak görmemiz mümkündür: Siyasal hedefler milletin manevi değerleriyle birleşmedikten, bu sayede billurlaşmadıktan sonra söylenen hiçbir söz millet vicdanında karşılık bulmayacaktır. Millete rağmen siyaset anti demokratiktir. Milletin hassasiyet ve iradesiyle çatışan siyaset gayri meşrudur. Milli iradeyi silahın vesayetine alan her girişim, her niyet, her müdahale ise darbedir. Özellikle ifade etmeliyim ki, millet iradesine cephe alan dayatmacı ve icazetli siyasetçilerin karşımıza geçip demokrat pozları vermesi su katılmamış ikiyüzlülüktür. Cumhur İttifakı millet ne diyorsa ona kulak veren, millet ne istiyorsa onu önceliğine alan, milletin ruh köküne tamamıyla muvafık siyaset yapan milli ve demokratik bir hüviyete sahiptir. Bizi, diğerlerinden ayıran müessir ve mümeyyiz fark da budur."
İslam filozofu İbni Haldun'un siyasal otorite sahibi ile siyasal iktidar ayrımı olduğunda devletin gücünden kayba uğramasının kaçınılmaz olduğuna işaret ettiğini, buna da "devlet hastalığı" teşhisi koyduğunu anlatan Bahçeli, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle bu hastalık kökten tedavi edilmiş, Cumhur İttifakı da bu tedavinin çok şükür hekimbaşı olmuş ve bu vasfıyla tarihe geçmiş, milli gönüllerde taht kurmuştur. Bugünün tarihi bir gün yazıldığında, geleceğin Türk nesilleri, kimin dürüst kimin dalavereci, kimin vatansever kimin vatansöver, kimin demokrasi yanlısı kimin demokrasi karşıtı olduğunu elbette idrak ve tescil edecek, hak ile batılın bir kez daha tefriki somutlaşmış olacaktır. Biz müsterihiz, müftehir bir vicdan müşahitliğinde kendimizden de ziyadesiyle eminiz. Çiğ süt içmediğimizden dolayı karın ağrısı çekmiyoruz. Mahcup olacağımız, tedirginlik duyacağımız, korkup saklayacağımız bir açığımız, bir eksiğimiz, bir zaafımız olmadığı için rahatız, gözümüzü budaktan sözümüzü de dudaktan esirgemiyoruz." yorumunu yaptı.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Gündüz şapkalı gece külahlı; sözde demokrat özde despot olanların ne yaptığını, neyi amaçladığını, hangi kirli ilişkilere savrulduklarını hem görüyor, hem de onlara sandığın kaç bucak olduğunu göstermek için gün sayıyoruz.
Erken seçim tartışmalarının sıcak gündemde tutulması maksadıyla sipariş açıklamalar yapan gafillerin, 2023 yılının Haziran ayını beklemek durumunda olduklarını bir kez daha hatırlatmayı lüzumlu görüyoruz." diye konuştu.
"Kazanan Türkiye olacak"
Türk milletinin Cumhuriyeti'nin yüzüncü yıl dönümünü bir yanda bahtiyarlıkla kutlayacağını, diğer yanda bizatihi kendi tarihi ve egemenlik haklarını savunarak Cumhur İttifakı'nı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni demokratik zaferle taltif edeceğini kaydeden Bahçeli, "Türkiye'nin geleceği heba edilemez, etmek için ortam kollayanlara fırsat verilemez. Bölücü terör örgütü PKK'nın keşif kolu ve gözetleme kulesi olan HDP'yle yasak bir ittifak şemsiyesi altında toplananlar, bunun adına da gerçek anlamından koparılmış demokratik güç birliği diyenler içine düştükleri zilletin bedelini er ya da geç ödeyeceklerdir." ifadelerini kullandı.
Hakem ve hakim olanın millet, himaye edenin ise Cenab-ı Allah olduğunu vurgulayan Bahçeli, şehitlerin, gazilerin, solan umutların, sönen ocakların, yetim yavruların, ciğeri yanmış dulların, gözü yaşlı anaların, için için ağlayan babaların hesabı mahşere bırakılmayacak, bu dünyada mutlaka sorulacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi buna yeminlidir. Cumhur İttifakı buna kararlıdır. İstiklal için birlik diyoruz. İstikbal için dirlik diyoruz." diye konuştu
Kazananın Türkiye olacağına yürekten inandıklarını belirten Bahçeli, "Kahraman bir millet kaybetmez, mazisinde de kaybetmemiştir. Korkaklar ise her gün kaybetmeye, her gün ölüp ölüp dirilmeye mahkumdur. Safımız belli, tarafımız belirgindir. Sevdamız millet, gücümüz devlettir. İçimizi Furkan nuruyla aydınlatmasını niyaz ettiğim Allah’a şükürler olsun ki, bu vatanı, bu milleti, bu devleti canı pahasına savunacak kahramanlarımız vardır ve hıyanete asla kapı aralanmayacaktır." şeklinde konuştu.
2021 yılının İstiklal Marşı’nın yüzüncü yıl dönümü ve aynı zamanda "İstiklal Marşı Yılı" olduğunu anımsatan Bahçeli, "Rahmetle ve hürmetle andığımız merhum vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un muazzam duyuşuyla satırlara dökülen İstiklal Marşı'mız bir cesaretin, bir faziletin, bir ferasetin, bir imanın, gıpta edilecek vatan ve millet sevgisinin abideleşmiş manzum eseridir. Bu eser milletin ebedi duruşudur ve bu milleti korkutacak, korkuyla sindirecek, korkudan korkuya sürükleyecek herhangi bir muhasım güç dünya üzerinde ne olmuş ne de olacaktır." diye konuştu.
"CHP yanlıştadır, İP yanlış ata oynamıştır, HDP ise A’dan Z’ye yozlaşmanın ve terör bataklığının içindedir." ifadesini kullanan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Dünyanın hangi medeni ve demokratik ülkesinde teröre aleni destek veren bir partiye ahlaken ve hukuken cevaz vardır? 13 insanımızın kafasına kurşun sıkmak suretiyle şehit eden teröristlere arka çıkan, yardım ve yataklık yapan parti görünümlü bir suç örgütüne siyaset ve demokrasi hayatında nasıl yer olacaktır? Gara’da yuvalanan teröristlere haber götürüp onlardan kanlı emirler getiren milletvekillerinin şehit ve gazi yadigarı TBMM’de ne işi vardır? Terör saldırılarını bırakınız kınamayı, küstahça devleti suçlayan, vahşete tek bir söz dahi edemeyen, üstelik milletin hazinesinden geçinen terörizmin çakar takmış militanlarına sabır göstermek Türk milletine en şedit saygısızlıktır. HDP tarih ve millet önünde suçludur, destekçileri suçludur, ittifak ortakları ağır bir vebal altındadır.
Gara katliamına kadar, 1984 yılıyla 2021 yılı Şubat ayı arasında, 92 bin 964 terör olayı gerçekleşmiştir. 7 bin 305 güvenlik görevlimiz şehit edilmiş, 16 bin 608 güvenlik görevlimiz de yaralanmıştır. Şehit edilen sivil vatandaş sayımız da 4 bin 494 olmuştur. Bu süreçte etkisiz hale getirilen terörist sayısı 36 bin 106’yı bulmuştur. Hangi vicdan sahibi vatan evladımız bu fecaate, bu zulme, dökülen bunca kana sessiz, seyirci veya tarafsız kalabilir? Hıyanete tarafsızlık namuslu bir insan vasfı mıdır? Terör eylemlerini, cılkı çıkmış sözde demokrasi ve cılız insan hakları ezberleriyle örtbas etmeye yeltenmek, PKK’nın adını dahi telaffuzdan imtina etmek onurlu ve şerefli bir tavır mıdır? Diyorlar ki 'HDP şu kadar oy aldı, bu kadar desteği var.' HDP’ye oy verenler, PKK’nın uşağı, terörün ve bölücülüğün siyasi uzantısı olsun diye mi oy verdiler? HDP’yi tercih edenler cinayetlerin, hıyanetlerin ve rezaletlerin sökün etmesini mi istediler?
Bölücü terör örgütü PKK’nın arka bahçesi, asıl sütunu, iradesini ve varlığını Kandil’e bağlamış bir sözde partinin aldığı oy oranının, oy sayısının demokrasiyle bağdaşması, insanlıkla anılması; herkes bilmelidir ki şehitle caninin bir görülmesi, kahraman ile hainin bir tutulması kadar korkunçtur. Şerefiniz kadar konuşun desek ağzını bıçak açmayacak ne kadar sabıkalı ve sicili karanlık kişi varsa HDP’yi kollamak için demokrasiyi kullanmaktadır. Demokratlığı ağızlarından düşürmeyen soytarılar Türkiye’nin ve insanlık huzurunun karşısında teker teker yuvalanmışlardır.
Boğaziçi Üniversitesi’ndeki olaylara destek veren eski bir rektöre arka çıkmak amacıyla hazırlanmış ısmarlama bildiriye imza atan ve seçilmiş olduklarını ifade eden 38 eski rektör ve YÖK üyesinin teröre bir kez olsun tepkilerini duyanınız oldu mu? PKK’ya numune de olsa itiraz edenini gördünüz mü? Gara katliamını alenen lanetleyenine şahit oldunuz mu? Türkiye’nin tek meselesi üniversite özerkliğiyle akademik özgürlüklerdeki açmazlar mıdır? Bunlar neyin kafasını yaşıyorlar? 28 Şubat süreci başta olmak üzere, bazılarının geçmişte darbeci eğilimlerini cümle alem bilmesine rağmen, hep puslu ortamlarda öne çıkan bu çürük rektörler, Türkiye’nin yaşadığı iç ve dış sorunlar hakkında bir defalık da olsa yerli ve milli duruş gösterecek onuru ne zaman ispat edecekler?"
"Hiç kimse minderden kaçmamalı"
MHP Lideri Bahçeli, "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, terör örgütü PKK’yla irtibatı, iltisakı ve ittifakı meydanda olan HDP hakkında inceleme başlatmasının çok önemli ve bekledikleri bir gelişme olduğunu" söyledi.
Bahçeli, "Anayasa Mahkemesi delilli ve belgeli şekilde HDP’nin terör eylemlerinin odağı olduğunu tespit ederse, ki başkaca bir seçenek yoktur, HDP diye bir partiden, kapatmaya neden olan üye ve yöneticilerinden söz etmek artık mümkün olamayacaktır. Türkiye bir hukuk devletiyse HDP’nin kapatılması acildir, hayatidir, şarttır." dedi.
"Ayrıca başka bir ad altında, mesela Demokratik Bölgeler Partisi isimli paravan terör oluşumu çatısıyla bile tekrardan faaliyette bulunmasına fırsat verilmemesi gerektiğini" dile getiren Bahçeli, dokunulmazlıklarının kaldırılması talebiyle fezlekeleri TBMM’ye gelen "bölücü milletvekilleri" hakkında her siyasi partinin tutumunu derhal netleştirmesi gerektiğini vurguladı.
Bahçeli, "Terör örgütü propagandası yapan, suçu ve suçluyu öven, 6-8 Ekim olaylarını kışkırtan, suç işlemek amacıyla örgüte üye olan, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden demokrasi ve milli irade hasımlarıyla ilgili gereği hukuk sınırları içinde süratle ifa edilmelidir. Bununla birlikte FETÖ’cülerin ve PKK’lıların yargılandığı mahkeme süreçlerinin daha fazla uzatılmadan karara bağlanması, böylelikle iç ve dış mihrakların istismar kampanyalarının önüne geçilmesi ertelenemez bir mecburiyettir." değerlendirmesini yaptı.
"Hiç kimse minderden kaçmamalı, yüreği yeten kartını açık oynamalıdır." diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Soruyorum; CHP, fezlekeli HDP’lilerin dokunulmazlık zırhının kaldırılmasına var mıdır, yok mudur? 'Fezlekelerin içeriği nedir bir görelim, devlet intikam duygularıyla yönetilmez' diyen kimliksiz CHP sözcüsü acaba senin kararın nedir? Terörün mü safındasın? Türkiye’nin mi yanındasın? Aklıselim çağrısı yapan CHP’liler PKK’ya hala müşfik ve minnettar mıdır? İYİ Parti, HDP’lerin yargı önüne çıkarılmasına destek midir? Köstek midir? İttifak ortağı CHP gibi, fezlekelerde ne var ne yok ona bir bakalım mı diyecekler? Yoksa adaletin ve milletin çağrısına riayet mi edecekler? Hele bir cevap versinler; HDP’nin kapatılması konusunda CHP ile İYİ Parti’nin tutumu ve duruşu ne olacaktır? 'Mutfakta yangın var' diyenler, vatandaki yangını ne zaman göreceklerdir? HDP’ye destek, PKK’ya destektir. PKK’ya destek, şühedaya ve Türkiye’ye ihanettir. CHP kime destek vermektedir? Zalime mi mazluma mı? İYİ Parti kimin tarafındadır? Hıyanetin mi milli haysiyetin mi? Önümüzde büyük bir imtihan vardır. Ak koyun kara koyun yakında ortaya çıkacaktır. Süreç turnusol kağıdı işlevi görecektir. Kim kiminle yürüyor belirginlik kazanacaktır. MHP amasız, fakatsız, ancaksız şekilde dokunulmazlıkların kaldırılmasına 'evet' diyecek, HDP’nin kapatılmasını da sonuna kadar savunacaktır.
ABD bunu söylemiş, AB şunu söylemiş, bize göre fasa fisodur, hiç de önemli değildir. Millet ne diyor, tarih ne diyor, analarımız ne diyor, yetimlerimiz ne istiyor, milli bekamız neyi gerektiriyor ona bakacağız, onu dinleyeceğiz, ona göre hareket edeceğiz. MHP, Türk milleti ve Türk devleti için doğru bildiğini ve inandığını kararlıkla haykırmayı sürdürecektir.
Bizde kıvırma yoktur, u dönüşü yoktur, çark yoktur, suya yazı yazmak yoktur, onun bunun telkinine kapılmak hiç yoktur."
"Gerilen ilişkileri yumuşatması içten dileğimizdir"
Ermenistan’ın darbeye mesafeli, demokrasiye yakın olmasını dilediklerini söyleyen Bahçeli, "Düşman da olsa mertliğimizi bozmayız. Diz vuranın başına çökmeyiz. Aynı tutarlılığı ve duyarlılığı muhatap ülkelerden de bekleriz." sözlerini sarf etti.
ABD’nin S-400 konusundaki dayatmacı ve dostane olmayan buyurgan yaklaşımının ne demokratik kazanımlara ne de müttefiklik hukukuna uygun olduğunu belirten Devlet Bahçeli, "İstenen nedir? Türkiye, ABD beğenmedi diye S-400’ü Rusya’ya geri mi iade etsin? ABD istemiyor diye, hava savunmasından tavizler mi versin? Bizim görüşümüz açıktır: Alınan silah tehdit vasat bulursa mutlaka kullanılmalıdır. Şayet tehdit yoksa silaha zaten gerek de yoktur." dedi.
"Bize göre, S-400 konusunda başkalarının servis ettiği formüller değil, Ankara kriterleri geçerli olmalıdır. Kaldı ki silahları depolarda çürütmek için onca maliyete de katlanmadık." ifadesini kullanan Bahçeli, Türkiye’ye S-400 konusunda parmak sallayan ABD’nin, terör örgütü PKK/YPG tarafından işgal edilen Suriye’nin kuzeydoğusuna Patriot konuşlandırmasının aklın ve mantığın kabul etmeyeceği bir çarpıklık olduğunu vurguladı. Bahçeli, "ABD’nin yanlıştan dönmesi, gerilen ilişkileri yumuşatması içten dileğimizdir." diye konuştu.
Bahçeli, okyanus ötesinde kurulu bulunan bazı enstitü ve düşünce kuruluşlarının peş peşe Türkiye aleyhine raporlar hazırlamasının da üzerinde dikkat ve titizlikle durulması gereken bir başka durum olduğunu dile getirdi.