2020 yılını panik yılı olarak etiketlemiştik. Panik yıllarının yarattığı en yıkıcı sonuçlar insan davranışlarında belirir. Davranış kalıplarında hızlıca bozulmalar gelişir ve doğal sürecin sonu olarak aşırılıkları meydana getirir.
Aşırılıklar yani iki uç, ya hep ya hiç, ya az ya çok, bir başka deyişle dengeden sapma.
Yani kuralları, bağlılıkları, eski konsensüsleri terk etme. Bireyden devletlere, mikrodan makroya.
Beğenelim ya da beğenmeyelim ortaya konulmuş her kural daima iyi/kötü bir denge yaratır. Denge-sizlik kural dışılıktır. Her savaşta ve güç kullanmada amaç rakibinizi, düşmanınızı iradenizi ve pek tabi ki kuralınızı kabule mecbur bırakmaktır. Sizin istediğiniz denge şartları oluşana dek güç kullanmak istersiniz.
Hakeza içinde bulunduğumuz aşırılıklar/kural dışılıklar fazında Global ekonomi yörüngesinde büyük değişimler gerçekleşirken Dünyada ve Türkiye’ de siyasetin yörüngesinde değişimler olması da kaçınılmazdır. Neticede ekonominin yörüngesini avuçlarında tutabilenlerin ereklerinden biri de politik dengelerle değişen koşullar arasında uyumlu yeni oyunlar ve yeni dengeler kurmaktır.
Peki dünyadaki bu değişimlerin yönünü nasıl anlamalıyız.
Pek tabi ki geçmişten ve geçmişin bilgeliğinden payımıza düşeni alarak.
Eskilerin bilgeliğini incelediğimizde :
Bireyin yönetişimi Ahlak ile
Toplumun yönetişimi iktisat ile
Devletin yönetişimi hukuk ve siyaset ile yapılmalı denir.
Burada Ahlak terimini ‘’düzenli ritimlerle tekrar eden davranışlar’’ manasında kullandığımızı da belirtmeliyim.
Birey:
Biraz daha açmak gerekirse, toplumun en küçük bileşeni olan bireyi ancak ona düzenli tekrar edeceği davranış kalıpları kazandırarak bir oyun sahasında tutabiliriz anlamına gelmektedir.
Mesela okulun keşfi tamamen bireye davranış kalıpları kazandırmaya matuftur. Konu dışı bir parantez olarak yazılı tarihin hiç olmazsa son 2000 yılında eleştiriye maruz kalan skolastik düşünce de bu kurumda ortaya çıkmaktadır. Yani okulda. Bu bakımdan okul ve hapishane, her iki kurum da bireyi terbiye etmeye matuf ritim merkezleridir diyebiliriz.
Öğretilmiş davranış kalıplarıyla yaşayan her bireyin belli yaşayış ve dolayısıyla harcama/tüketim kalıpları oluşur. Zamanını, varlıklarını, ilişkilerini ve daha da ötesinde kendisini nasıl ‘tüketeceği’ aslında ritim merkezlerinde kazandırılan kodlar etrafında şekillenir.
Konumuza dönelim. Davranış kalıpları yaşam biçimleri üretir.
Toplum :
İnsan yaşamında kan ne işe yarıyorsa para da toplum yaşamında benzer bir fonksiyonu üstlenmiştir.
İktisat : Toplumsal Kan
Bireyin kanı vücudu besleme noktasında muazzam görevleri olan ve yeri doldurulamayacak bir işleyiştir. Aynı burada olduğu gibi toplumsal kan olan İktisat mekanizması ile de toplumun yönetişimi sağlanmaktadır. Toplumun beslenmesi, cezalandırılması, hastalanması, ödüllendirilmesi söz konusu olduğunda toplumsal kan mekanizması olan iktisat büyük roller oynamaktadır.
Padişah tahta oturduğunda cülus dağıtılır. Yani bugünkü anlamda para. Aslında topluma kan pompalanır. Sosyal yardımların, kredi mekanizmasının diğer bir ifadeyle para arzının daraltılıp genişletilmesi de hep aynı maksatla yapılan mekanizmalardır. Mekanizma hala işliyor yalnızca İsimler değişmiş. Öz aynı.
Zümrüdüanka Kanatları:
Dolayısıyla politika ve ekonomi daima ve zorunlu olarak birbirine ihtiyaç duyan iki parametredir. İktidarların zümrüdüankasının iki kanadı gibi. Tarihte defalarca örneğini gördüğümüz gibi politik başarılara ekonomik güç iştirak etmiyorsa ya da ekonomik başarılara politik güç iştirak etmiyorsa bir denge sorunu var demektir. Ve kaçınılmaz son türbülanstır. Tek kanatla uçulmaz.
Tarihten örnekleyelim: Kimi zaman Toprak sahiplerinin, Aristokratların, işinsanlarının ellerindeki ekonomik güç politik güç tarafından alınır kimi zaman da tam tersi. Ekonomik güç politik gücün elindeki devlet aygıtını alır. Yerleşiklerin tasfiyesi konusu daima kavganın merkezidir. Kavganın agorası.
Politika sahasındaki aktörlerin en büyük körlüğü de buradadır. Politik güç ekonomik güç ile denge oyununda rakibinin kozlarını bazen görmez bazen göremez bazen de gösterilmez.
İşte tam bu sebepten Politikanın öngörülebilirliğini sağlayan en önemli yöntem ekonomik modellerdir. Dünyada ki ekonomik denklemlerin nereye evrildiğini keşfetmeden politik aygıtın evrileceği yön hakkında tutarlı tahmin yapılamaz.
Dünyayı Okumanın yeni Biçimi : BORSA Algoritmaları Üzerinden Zeus ‘un Cezalandırma oklarını okumak.
Doğa zıtlıklar ve çiftler üzerinden ritmini işletir. Yani evrendeki her nesne zıtlar ve çiftler olarak kategorize edilmiştir.
Aydınlık ve karanlık, doğru ve yanlış, iyi ve kötü, yaşam ve ölüm, savunma ve saldırma, geri ve ileri, aşağı ve yukarı, madde ve mana, erkek ve kadın, sağ ve sol.
İnsan zihni, düşünürken, hafızasındaki kelime dağarcığını kullanarak dünyayı anlamlandırır ve anlamlandırılmış olaylara benzeşim yaparak düşünür, hakeza karşısına çıkan mevzuları da bu akış şeması etrafında yorumlar.
Bunun iki istisnasi oldugunu söyleyebiliyoruz.
1) Benzeşim yapamayacağı yeni olaylarla karşılaşmak
2) Hafızasında henüz yeterli bilgi birikim ve benzeşim yapabileceği kadar olay örgüsü olmayan gençler
Uhdesinde yeterince tecrübe bulunanların gençleri kolaylıkla aldatması hep bu yüzden değil midir ?
İhtiyar kurt kırmızı başlıklı genç kızı aldatmıştır.
Gençlik ise hep bir tutunacak dal arar durur. Öyle ki Tolstoy uçurumdan yuvarlanırken tutunacak bir dal buldum ve kurtuldum der.
Gençliğin yazgısının aldanmak oluşu burdan gelir.
Geçtiğimiz aylarda basına düşen bir kare de Amerikan heyetinin orta yaş grubunu geçmiş kişilerden oluştuğu ve Çin heyetinin ise genç sayılabilecek yaş grubunda olduğu görülüyordu.
Bakalım bu defa ihtiyar kurt hedefine ulaşabilecek mi.
Deng Xiaoping, Mao ‘nun iktidarında yanında yer almış bir Çin yöneticisi. Kaynaklar Mao’ nun zihninin Teorik Komünizmi halkın yaşantısına nasıl uygulamalıyız sorusu etrafında şekillendiğini, Deng 'in ise halktaki/dünyadaki pratik yaşamı merkeze alarak teorik zemini nasıl kurmalıyız sorusu etrafında şekillendiğini gösteriyor.
Yani kabaca Mao kafasındaki Komünizmi halkın yaşantısına uygulama taraftarıyken Deng Halkın yaşantısındakini Devlet aygıtına uygun hale getirme peşinde.
Bu, Teorik ve Pratik arasındaki kavga, Deng ‘in Komünist ideallere ihanet ettiği suçlamasıyla son bulur ve Deng Çin ‘den kovulur. Taki Mao ölene dek.
Mao’ nun ölümü ile Deng ülkesine döner ve pratik yaşamdaki Çin imkan ve kabiliyetleri ile Dünyada geçer akçe olan Ekonomik/Politik güçlerle kurduğu denklem sayesinde Çin Gücü bugünlere gelir.
Şimdi can alıcı soru şu : Dünyanın alacağı yeni şekilde Devletlerin yeni Deng Xiaoping' leri kim olacak ?
Cevap bir sonraki yazımızda.
Mıknatıs ve Büyüteç : Çin gücünün kurucu Zihni Deng Xiaoping
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.