Yılmaz Ateş, N Gazete'ye yaptığı açıklamada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Afgan göçü ve Çorum'da STK'larla yaptığı toplantıda gündeme getirdiği konuları analiz etti. İşte Ateş'in o analizi:
Son dönemde dünya gündemine oturan Afganistan, mülteci sorunlarının yanı sıra orman yangınları ve sel felaketi Türkiye’nin en önemli sorunları oldu. İktidarın uygulamalarını yetersiz bulan toplum kesimlerinin gözü ve kulağı muhalefet partilerinin bu sorunlara sunacağı inandırıcı, ayağı yere basan çözüm önerilerine yöneldi. Ancak bireysel polemikler tercih edildi.
Türkiye ile Afganistan modernleşme yoluna 1920’lerde 3 yıl arayla başlamışlardı. Afganistanlı bir grup parlamenterin ifadesi ile “Türkiye nerede doğru yapmıştı ki, ekonomi ve demokrasisi hayal edemeyecekleri kadar ilerlemiş, Afganistan nerede yanlış yapmıştı ki, ekonomi ve demokrasisi yerlerde sürünüyordu.” Bu sadece Afganistan için değil halkının çoğunluğu Müslüman olan 57 devlet içinde Türkiye hariç diğerlerinin ve halklarının en temel sorunudur. Müslüman halk, Müslüman yöneticinin zulmünden kaçarak bugüne kadar “kafir” gördüğü batının Hristiyanlarına sığınmak durumunda kaldı. Orta çağda düşman işgaline karşı örülen kale duvarlarını devletler, şimdi Müslüman mültecilerin istilasına karşı örmeye başladılar.
Türkiye’ye bu başarıyı kazandıran Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın önderi, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve modern Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’tü. Aşiretten, cemaatten, kabileden nasıl bir millet yaratıldığını, tebaadan, kuldan nasıl kendi geleceğine kendisi karar veren özgür birey, eşit yurttaş mertebesine geldiğini bütün dünyaya haykırmak en doğal hakkımızdır. Feodalizmi bu topraklardan söküp atmakla, demokratik laik cumhuriyeti kurmakla ne kadar doğru bir iş yaptığımızı anlatma dönemidir. Türkiye’de laikliği dinsizlik olarak gören çevrelere Atatürk ve arkadaşlarına ne kadar büyük haksızlık yaptıklarını söyleyebilmeliyiz.
Türkiye modelini bıkmadan, usanmadan anlatmak CHP genel başkanı ve sözcülerinin görevi iken sayın Kılıçdaroğlu, yeniden CHP’nin tarihini karalamaya başladı. Emperyalist devletlerin kendi çıkarları için kullandığı mazlum milletlere yaşattığı acıyla yüz yüze bırakıp, güvenilmez konuma düştükleri bir ortamda, CHP’ni demokrasi ve insan hakları ihlalcisi ilan etmek kime hizmettir; kime mesajdır? Sayın Kılıçdaroğlu Çorum’daki STK ve kanat önderlerine göğsünü kabartarak şunları söyledi:
“CHP’nin hiçbir kabahati, kusuru yok mu bu işlerde. Bizim kabahatimiz, kusurumuz da, yanlışımız da var. Ama rahatlıkla size şunu söyleyebilirim: Son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP’dir. Demokrasiden, insan haklarından yana ne kadar geçmişteki hatalarımız varsa hatalarımızı telafi etmeye çalışıyoruz. Ve edeceğiz de. Hatalarımızla, yanlışlarımızla yüzleşeceğiz. İkiyüzlü siyaset kadar kötü bir şey yoktur.”
Sayın Kılıçdaroğlu, üniter yapıyı, laik sistemi ortadan kaldırmak için 15 Temmuz darbe girişimine kalkışan terör örgütleri mensuplarını yeniden devlete alarak insan hakları ihlaline son vereceğini söylüyor. Terörü, terör örgütlerini insan hakları ve demokrasi için bir tehlike olarak görmeyen sayın Kılıçdaroğlu, demokratik ve laik Türkiye’nin kurucusu partiyi demokrasi ve insan hakları ihlalcisi ilan ediyor. Parti içi demokrasiyi ortadan kaldırmayı, kurultay kararını uygulamamayı demokrasi ihlali olarak görmüyor. Ege’de, Kıbrıs’ta, Akdeniz’de, Suriye’de, Kafkasya’da Parti programına aykırı politika izlemeyi ikiyüzlü siyaset olarak görmüyor.
Elbette bu yaklaşım ve politikalar CHP’nin değil, Yeni CHP’nindir. Sayın Kılıçdaroğlu’nun tabelasını kullandığı CHP’nin tarihine saygılı olması kendi yararına da olacaktır. Çünkü; hiçbir ciddi lider, egemen güçlere yaranmak için ülkesinin, milletinin, partisinin tarihini küçültmez, sıfırlamaya kalkmaz.
02.09.2021