Talat Atilla'nın Milliyet gazetesindeki yazılarına önceki gün son verilmişti. İddialara göre karar, Demirören Medya Grup Başkanı Mehmet Soysal tarafından verilmişti. Ancak gazetede konuşulanlara göre, kararın alınmasında Soysal'a gelen "çok üst düzey bir ismin telefonu" etkili olmuştu.
Atilla, 28 Ocak tarihli yazısında, çok ciddi bir iddiayı gündeme getirmişti. Atilla, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e kısa süre önce gerçekleştiği söylenen bir "suikast" iddiasını kaleme alarak, Hayrunnisa Gül'ün, eşinin hareketlerinden şüphelenerek son anda gösterdiği refleks ile Abdullah Gül'ün “ölümden ucuz kurtulduğu”nu belirtmişti. Atilla'nın yazısı ertesi gün Milliyet'in internet sayfasından kaldırılmıştı.
TALAT ATİLLA'DAN YANIT
Talat Atilla konuyla ilgili olarak bugün, Turktime’daki köşesinde dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Kovulmasında, "çok üst düzey bir ismin telefonu" etkili olduğu iddialarını ele alan Atilla, "Merakım şu; kovulmam için telefon açan ‘YETKİLİ’ kişi kendi adına mı, yoksa emir aldığı yer adına mı bu telefonu açtı. Üstelik bu yetkili kişi, bazı gazetecilere beni kovdurduğunu söyleyerek 'İLK SİFTAHIMI YAPTIM!' diyormuş!" diye belirtti.
Bilgilerin eksiksiz olarak ortaya çıkmasından sonra, tüm bunlara daha "güçlü" bir şekilde yanıt vereceğinin altını çizen Atilla, olayın basın yönü için ise, "İşin medya yöneticilerinin basiret, feraset noktası artık tartışmadan vareste… Yazmaya değmez!" dedi.
30 yıldır sadece gazetecilik yaptığını ifade eden Atilla, "İçine kar yağan gazete binasında, sandalyelerin üstünde yatanları… Kuş tüyü yataktan... Paraşütle 'YETKİLİ' olanların anlamasını bekleyenlere güceniyorum!" dedi.
Talat Atilla'nın bugünkü yazısının ilgili kısmı şu şekilde:
"Gönderdiğiniz mail, açtığınız telefonların yanında...
Sosyal medya aracılığı ile sorduğunuz 'GÜL'ÜN KLİMASI' başlıklı Milliyet'teki yazımdan sonra 'NE OLDU?' sorularınıza açıklama borcum var...
Muhatabı tarafından dahi doğrulanan ama…
Bazı siteler tarafından bağlamından ısrarla koparılan yazım nedeniyle Milliyet’ten koparıldım...
İlgili herkese detaylı yanıtımı şimdilik erteliyorum...
Çünkü...
Medyada çıkan iddialara göre 'ÇOK ÜST DÜZEY BİR TELEFON' açılması ile yazılarıma son verildi.
(Başka güçlü bir unsurun da basıncı var!)
Doğrusu kişisel olarak edindiğim bilgiler de öyle…
Merakım şu; kovulmam için telefon açan ‘YETKİLİ’ kişi kendi adına mı, yoksa emir aldığı yer adına mı bu telefonu açtı!
Üstelik bu yetkili kişi, bazı gazetecilere beni kovdurduğunu söyleyerek 'İLK SİFTAHIMI YAPTIM!' diyormuş!
Keşke gözlerime bakarak söyleyebilecek cesareti olsaydı!
Tüm bunları eksiksiz ortaya çıkardıktan sonra daha sağlıklı ve GÜÇLÜ bir yanıt vereceğim…
İşin medya yöneticilerinin basiret, feraset noktası artık tartışmadan vareste…
Yazmaya değmez!
Değince yazarız!
Doğrusu; Güçsüzü ezmemek, yalakalık yapmamak, işini iyi yapmaya çalışmak ve münafık olmamaya çalışmak dışında kendimle gurur duyacağım fazla bir şeyim yok...
Yazdıklarımın ne kadarını becerdigimi de bilmiyorum ama...
En azından bu yönde gayretim oldu...
Sıradan, mütevazı bir hayatım var...
30 yıldır sadece gazetecilik yapıyorum.
(Sadece 5- 6 ayda Milliyet'te yazdığım yazılar 1000'den fazla ulusal ve uluslararası yayın organında referans verilerek çıktı...)
Zihin konforuna düşkün kimilerinin, ‘yandaş’ ya da ‘yoldaş’ etiketlendirmelerine ‘zamanın ruhudur’ diyerek gücenmedim ama…
Mesleğini daha iyi yapmak için...
Vaktiyle penceresi kırık...
İçine kar yağan gazete binasında, sandalyelerin üstünde yatanları…
Kuş tüyü yataktan... Paraşütle 'YETKİLİ' olanların anlamasını bekleyenlere güceniyorum!
Ahmet Kaya’nın söylediği gibi...
Nereden bilecekler?
Neyse...
Hayat biraz da böyledir.
Milliyet, 30 yıllık gazetecilik yaşamımın sadece 5- 6 aylık bir kompartımanı.
Her şeye ragmen Milliyet'te yazma imkanı verenlere teşekkür ederim.
Psikiyatri bilimi 'özbilinç ve vicdan' gibi olgular nedeniyle...
Başkasını aldatsanız bile kendinizi kandıramayacağınızı söyler!
Milliyet(iniz) ne olursa olsun!"