Ünlü moda markalarının billboard’larına bakın. Makyaj ürünlerinin Instagram sayfalarına göz atın. Popüler kültürü yansıtan dergileri inceleyin. Her ırktan, her beden tipinden farklı farklı insan göreceksiniz. Daha eşitlikçi bir dünyaya doğru gittiğimizi, hatta ırk ayrımcılığının yeryüzünden silindiğini düşüneceksiniz.
Doğru, son yıllarda çok daha fazla Uzakdoğulu model marka yüzü oluyor, dergi kapaklarına çıkıyor. Kozmetik firmaları renk paletlerini en koyudan en açığa büyütüyor. ‘Çeşitlilik’ kavramı, ‘sürdürülebilirlik’le birlikte bütün şirketlerin manifestosunda yer alıyor.
Lakin gerçek bu kadar renkli ve çeşitli değil. CNN World, cilt beyazlatma konusuna farklı açılardan yaklaştığı White Lies yazı dizisinde, kozmetik sektöründen bazı rakamlara yer verdi.
Habere göre, çeşitli kozmetik ürünlerle ciltteki melanin veya pigment miktarını azaltarak yapılan cilt beyazlatmanın pazar büyüklüğü 2020’de yaklaşık 8 milyar dolardı. 2026’da pazarın 1,5 kat büyümesi ve rakamın 11,8 milyar dolara çıkması bekleniyor.
Çoğu krem formundaki cilt beyazlatma ürünlerinin yüzde 54’ü Uzakdoğu ülkelerinde, kalan yüzde 46’sı Ortadoğu, Afrika ve Latin Amerika’da satılıyor. 2018’de Hindistan’ın Mumbai şehrinde yapılan bir araştırma, insanların hayatında en az bir kere cilt beyazlatıcı ürün kullandığını göstermiş. Küresel pazarda tüketicilerin yüzde 80’i kadın, yüzde 20’si erkek.
Bir Japon atasözü: Beyaz ten ayıp örter
Geçmişte, beyaz tenin pek çok toplumda refah göstergesi ve statü sembolü olarak görülmesinin kültürel nedenleri var. Bugün pek çok konuya bakışımız küresel olsa da bölgeden bölgeye değişen nüanslara rastlanıyor.
ABD’de kölelik: Koyu ten üzerindeki algı ağırlıklı olarak kölelik tarihinden geliyor. İşçilerin güneş altında çalışıp esmerleşmesi, ev içinde yaşayan zenginlerin ise beyaz kalması, ten renginin sosyal ve ekonomik şifreleri çözmesini mümkün kılıyor.
Latin Amerika’da ayrımcılık: Teni daha koyu olanlar daha fazla ayrımcılığa uğradığını belirtiyor.
Jamaika’da renk sınıfları: Toplum insanları beyaz, buğday ve siyah diye üçe ayırıyor. Üst, orta ve alt sınıf kısmen ten rengiyle bağlantı gösteriyor.
Uzakdoğu’da sağlık ve güzellik: Cilt beyazlatma ürünlerinin pazarlanmasında ‘Daha sağlıklı ve güzel cilt açık renkli olur’ algısı yaratılıyor.
Japonya’da ideal güzellik: Japonca’da, ‘Beyaz tenin gücü yedi kusuru gizler’ diye bir atasözü var. Açık renk tenin çekici olmayan yüz hatlarını önemsiz kıldığı anlamında kullanılıyor.
Sudan’da ev yapımı: Cilt beyazlatma için ev yapımı karışımlar kullanılıyor ancak bunlar çoğunlukla zararlı kimyasal maddeler içeriyor.
Afrika’da karaborsa: Güney Amerika, Ruanda ve Gana’da cilt beyazlatma ürünlerinin yasak olması, alışverişin karaborsada yapılmasına neden oluyor.
Kremdeki zehir
Haberde, beyazlatıcı kozmetik ürünlerinde yer alan steroid, hidrokinon ve mercury maddelerine ve etkilerine de değiniliyor. Cilt yüzeyine uygulanan steroid, egzema gibi deri hastalıklarının tedavisinde kullanılıyor. Cildi beyazlatma, steroidin yan etkisi ve bu etki cilt bakım ürünleri üreticileri tarafından kötüye kullanılabiliyor. Steroidin uzun süreli kontrolsüz kullanımı, deride kıllanma, kızarılık, sivilce, enfeksiyon gibi sonuçlar doğurabiliyor.
Hidrokinon, ciltteki melanin seviyesini azaltarak pigment sorunlarını gideren bir madde. ABD, Güney Afrika, Güney Kore, BAE, İngiltere, Avrupa Birliği ve Japonya ve Avustralya’da reçetesiz satılması yasak. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) hidrokinonun kanserojen olabileceğini belirtiyor. Deri iltihabı, ciltte kararma, nörolojik sorunlar, fetal büyüme geriliği, kanser gibi riskleri barındırıyor.
Ağartma etkisi sebebiyle cilt beyazlatma ürünlerinde sıklıkla kullanılan bir başka madde, mercury. Mercury tuzu melanin yapımını engelleyerek cildin beyazlamasını sağlıyor. Son derece toksik bir madde olan mercury, böbrek ve karaciğer hasarına, depresyon, kaygı bozukluğu, çocuk gelişim bozukluğu gibi sorunlara yol açabiliyor.