Münchner Merkur gazetesi Suriye'deki gelişmelerle ilgili yorumunda asıl kazananın Rusya olduğunu yazıyor:
"Tüm bu kargaşanın asıl kazananı kendi savaş hedeflerini hayata geçirmesine Trump'ın nasıl yardım ettiğini hiç kuşkusuz zevkle izleyen Vladimir Putin. Bir kere Putin'in müttefiki Beşar Esad kendi halkına karşı işlediği tüm suçlara rağmen Suriye'de iktidarda kaldı. İkincisi Rusya’nın bölgede hâkim güç olması güvence altına alındı. Putin'in Riyad’da krallara yaraşır şekilde kabul edildiğine bakılacak olursa ABD'nin kendi müttefiki olan Suudi Arabistan da yönünü gittikçe daha fazla Moskova'ya çeviriyor. Üçüncüsü Putin barış kurucu olarak sahneye çıkabiliyor; gösterdiği sebat, kararsız ve değişken hareket eden ABD hükümetine üstün geldi. Geriye kalan bir tek şu: Kremlin Beyaz Saray'a göre daha güvenilir bir partner.”
Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer'in uluslararası denetime tabi Rusya ile Türkiye'nin de dahil edildiği bir güvenli bölge önerisi de basında öne çıkan konulardan. Westfälische Nachrichten gazetesinde yer alan yorum planın hayata geçmesinin güç olduğunu vurguluyor:
"Kramp-Karrenbauer'in diplomatik olmayan doğaçlaması elbette etkileyici ancak sorun da tam burada yatıyor. Detaylı bir planı, velev ki böyle bir şey varsa, öncesinde müttefiklerle görüşerek kararlaştırması gerekirdi. Şimdi elde edilmiş bir siyasi başarının arkasından koşturmak mecburiyetinde. Barış inisiyatifi çok geç geldi. Diğerleri çoktan somut sonuçlar ortaya çıkardı. ABD resmi olarak Suriye'den çekildi. Dayanıklı bir NATO misyonu artık olamaz. Oyunun kurallarını Moskova dikte ediyor. Rusya olmadan Birleşmiş Milletler gözetiminde bir güvenli bölge oluşturulamaz. Putin işin kaymağını yedirmez. Almanların ve Avrupalıların er ya da geç harap olmuş Suriye'nin yeniden inşası için ödeme yapmayı kibar bir biçimde rica etmeleri gerekecek.”
Chemnitz'te yayınlanan Freie Presse'de yer alan yorumda silahların kalıcı çözüm getirmeyeceği görüşü savunuluyor:
"Almanya'nın dünyadaki yerini sağlamlaştırmak için Alman ordusunun Suriye'nin kuzeyinde ya da başka bir yerde yüksek teçhizatlandırılmış Mavi Bereliler misyonuna katılması gerekli mi? Ordudaki eksikliklerle ilgili haberlere karşın birliklerin kapasitesi var. Ancak halihazırdaki ve önceki dış misyonlara bakıldığında operasyonların nadiren tatmin edici olduğu gözüküyor. Silahların kalıcı bir biçimde bazı sorunları çözebileceği yönündeki inancın hakim olduğu bir dünya düzeni ne kadar acınacak durumda.”
Reutlinger General-Anzeiger gazetesinde Türkiye ile Rusya arasında Soçi'de varılan mutabakat sonrasında Suriye'nin kuzeyindeki gelişmelere dair şu öngörüde bulunuluyor:
“Ankara Suriyeli sığınmacıları Türkiye ile Kürtler arasındaki ‘güvenli bölgeye' yerleştirecek. Bu yerleşimciler Türkiye'nin müttefiki olan Suriye Milli Ordusu'ndaki İslamcı savaşçılardan seçilecek, gözetim altında tutulacaklar ve kendilerine belli bir doktrin aşılanacak. O sırada IŞİD milisleri başka bir isim altında yeniden organize olacaklar. Ankara'nın özerk Suriye Kürt bölgesi Rojava'dan sürdüğü Suriyeli Kürt YPG askerleri ardından tekrar Türk işgalcilere karşı bir gerilla savaşı sürdürecek. Bravo Bay Başkan!”