Son zamanlarda doğup büyüdüğü, her şeyini borçlu olduğu ülkesini beğenmeyenlerin sayısı hayli arttı.
Yönetimden şikayetçi karamsarlar, gelecekten umudu kesilenler, ülkenin gidişinden memnun olmayanlar, kapağı daha huzurlu ve güvenli yerlere atmanın çarelerini arıyorlar.
Bu konuda Kanada, Malta, Yunanistan, İspanya,
Portekiz ve Karadağ (Montenegro) başı çekiyor.
Üniversiteyi bitirmiş ve yıllardır iş bulamamış gençler, iyi bir eğitim almış ama mezun olduğu dalda yükselme imkanına kavuşamayan insanlar, yapıcı ve yaratıcı yönleri körlenenler, torpilsiz adım atmalarının mümkün olmadığını bilenler, ne yapıp edip yurtdışına gitmeye çalışıyorlar.
Bilgilerini, becerilerini, donanımlarını ve enerjilerini ülkemiz için harcaması gereken bu yurttaşlarımıza çok üzülüyorum.
İyi ve değerli insanlarımızı kaybediyor, yerine ne idüğü belirsiz milyonlarca mülteciyi alıyoruz.
Gerçekten çok büyük bir kayıp bu.
Ama yapacak bir şey yok.
İnsanımızı ülkesini terk edecek noktalara getirenler utansın.
Karadağ hariç diğer ülkeler, başarılı meslek ve para sahiplerini, akademisyenlerle branşlarında uzmanları almaya çalışıyorlar.
Ama Karadağ, 100-200 bin euroluk bir daire alana kapıyı ardına kadar açıyor, ancak vatandaşlığı değil, her yıl uzattığı oturma iznini veriyor.
Ayrıca girişte vize de istemeyince, Karadağ’a (Montenegro) rağbet iyice artıyor.
Uçakla 1 saat 10 dakikalık mesafedeyiz.
Halkıyla benzer taraflarımız çok.
Öyle olunca, bir hafta sonu gidip bakalım, gerçeği gözlerimizle görelim istedim.
İyiki de gitmişim, belki oralara yerleşme hayali kuranlara gözlemlerimle yardımcı olurum.
Ya vazgeçerler ya da her şeye rağmen denemeye çalışırlar.
Karadağ’a Türkiye’den sadece Air Montenegro ile uçabiliyorsunuz.
Tivat Havaalanı çok küçük, havasız ve oturacak yeri çok sınırlı.
Ülkenin nüfusu 600 bin civarında olup, bizim İzmir il sınırlarının yarısı büyüklüğünde.
Zorlarsanız kiralık arabayla bir günde bütün Karadağ’ı gezebilirsiniz.
Doğası çok güzel, çok yeşil.
Koyları, fiyortları çok hoş, denizi temiz, sakin ve güzel plajları var.
Bizdeki gibi gösterişli, lüks otel ve tatil köyleri yok.
Genelde orta sınıf diyebileceğimiz 3-4 yıldızlı otellere sahipler.
500-600 euro aylık, deniz manzaralı iyi bir kiralık ev bulabilirsiniz.
Yaşam açısından Balkanların en pahalı yeri olarak biliniyor.
Ama bizden çok ucuza yaşadıkları da bir gerçek.
Sokaklarda, çarşıda, pazarda adımbaşı Türk’lere rastlıyorsunuz.
Hediyelik eşya ve giyim mağazalarının çoğu Türk’lerin.
Ülkede topu topu 3 kumarhane var, birini bizimkiler çalıştırıyor.
Apartman ve bahçeli ev yapan, iş kuran yurttaşlarımız da var.
Bana göre Karadağ para kazanılacak değil, para harcanacak çok huzurlu ve güvenli bir yer.
Ortada resmi tek bir polis göremezsiniz.
Pandemiden önce durumları çok iyiymiş.
Sezonda 550-600 büyük turist gemisi gelirmiş.
Şimdi yerli-yabancı esnafın çoğu ayakta kalmaya çalışıyor.
Kafe ve lokantaları iyi, deniz ürünlerini iyi yapıyorlar, iki kişi 50-60 euroya çok iyi bir yemek yiyebiliyorsunuz.
Porsiyonları çok büyük, Vrank şarabı ve Viksiçka birası ile övünüyorlar ama, bizimkiler çok daha iyi, hatta mükemmel.
Karadağ’ın Tivat-Budva-Kotor şehirlerinde ve Porto Montenegro’da ev alan Türk’lerin sayısı hayli fazla.
İş kuranlar ve kurmaya çalışanlarla, işyerlerini kapatanların sayıları da küçümsenemez.
Örneğin bizim Doğuş Holding, Montenegro yat limanını 4 yıl çalıştırmış.
Ama sonradan bırakmak zorunda kalmış.
Osmanlı hakimiyetinde 400 yıldan fazla kalmış bu minicik ülkede plajlar halka açık.
Öyle bizdeki gibi beach şımarıklığı filan yok.
Sadece şemsiye ve şezlonga 10 euro ödüyorsunuz.
Şehirde taksi sayısı çok az, taksimetre yok, ücret serbestliği var.
O nedenle ne tuttururlarsa alıyorlar sizden.
Gözünü sevdiğimin Türkiye’si, bizde bu Karadağ’daki kadar insafsız şöför bulamazsınız.
Domates, tekstil, deterjan ve temizlik malzemelerini Türkiye’den alıyorlar.
Gerisi Avrupa ve Sırbistan’dan.
Sebze-meyva ve et fiyatları bize yakın, ama içki çok ucuz.
Dünyaca ünlü bazı şöhretlere reklam için ev hediye etmişler.
Örneğin Madonna bunlardan biri.
Karadağ’da asgari ücret 350 euro.
Memur ve özel sektör çalışanlarının maaş ortalaması 800-900 euro.
Gelişmiş işçi hakları yok.
Hizmet sektöründe 16 saat çalışanlar bile görülüyor.
Onlarda da personel sıkıntısı var.
Garsonları çok ağır, siparişler çok geç geliyor, yemek için masada hayli beklemek zorunda kalıyorsunuz.
Az insana çok iş yaptırıyorlar.
Bizdeki yanlışları onlar da yapmaya başlamışlar.
Daha henüz yolun başındalar ama, deniz kenarlarında büyük apartman ve oteller, yeni büyük şantiyeler dikkati çekiyor.
Böyle giderse, 5-10 yıla kalmaz onlarda da ciddi sorunlar belirir.
Şimdi en önemli bir konuya değineyim.
Türkiye’de Karadağ için umut tacirliği yapılıyor.
Şirketler bile kurmuş bizimkiler.
Gel-yerleş-ucuza bir ev al-vatandaşlık cebinde diyorlar.
Kazın ayağı öyle değil işte.
Böyle bir şey yok.
Ayrıca tipini beğenmediklerine dönüş biletlerini, ceplerinde kaç para olduğunu filan sormaya başlamışlar bile.
Ülkenin sağlık sistemi bizim 25 yıl gerimizde, üstelik özel hastaneleri de yok.
Karadağ’a en kolay gidiş yolu Türkiye’den turlara katılmak.
Ben de Pronto-Tur’un 4 günlük çok başarılı ve memnun kaldığım turuna katıldım.
Bu tur için uçak, otel ve kahvaltı dahil 4000 TL ödedim.
Üstelik de 3 taksit yapıyorlar.
Yazıyı kedilerle noktalayayım.
Kotor şehrinin kedileri çok meşhur, kedi müzesi bile var.
Tüm hatıra eşyalarının üzerinde kedi desenleri mevcut.
Kedili elbiseler, kedili çantalar, kedili şapkalar filan…
Son olarak, AB’ye girmek istedikleri için Putin’in Karadağ’lılara çok kızgın olduğunu, bu yüzden bu yıl bir tek Rus turisti bile oraya göndermediğini de notlarıma eklemeliyim.
Rus yoktu ama Ukrayna’lı ve emekli Avrupa’lı turist çoktu.
Montenegro (Karadağ’ı) sizlere özetlemeye çalıştım.
Gitmeye ve görmeye değer bir ülkecik diyebilirim.
CAN PULAK