Mustafa Destici, Remzi Çayır ve bir rüya…

Seyfi Uzunkök

İşlerimin yoğunluğundan dolayı uzun süredir köşe yazısı yazmıyorum, yazamıyorum…

Ama…

Önemli bir durum zuhur ettiğinde de ihmal etmemeye çalışıyorum…

*

Geçmişte yazılarımı hep gece uyandığımda,

Saat 03-05 aralığında yazardım…

Milat gazetesinde çalışırken editör arkadaşım bir gün bana,

“Seyfi bey yazılarınızın yollandığı saatlere dikkat ettim hep sabah namazına yakın saatler” demişti…

Ben de O’na, “ rüyalarımla yazıyorum” demiştim…

*

Rahmetli Hasan Karakaya’da köşesine bu rüyalarımdan birini taşımış,

“Duran adamdan sonra vuran adam mı?” başlıklı bir yazı kaleme almıştı…

*

15 Temmuz’un habercisi bir yazıydı…

Dileyenler internetten alıp okuyabilir.

*

Neyse…

*

Konuyu dağıtmayayım…

*

Mustafa Destici de Remzi Çayır da sürekli görüştüğüm,

arkadaşlarım olarak addettiğim kişiler…

*

Rüya ikisi üzerine:

*

BBP arkadaşların bulunduğu bir salonda ben de varım...

Destici konuşuyor…

Takip ediyorum…

Toplantı bitiyor ve katılımcılar ayrılmaya başlıyorlar…

O esnada Remzi Çayır arkadaşlarıyla salona giriyor...

“bu saatten sonra protokolü ben alıyorum” diyor...

Sonrasında BBP ekibi ve polisler Çayır ve ekibini salondan çıkarıyorlar.

*

Arkalarından anons yapılıyor,

Remzi Çayır ve arkadaşlarının partiyle bir ilişkilerinin kalmadığını, Seyfi Uzunkök’ün de basın olarak bundan sonra partiye gelmesinin yasaklandığı söyleniyor…

*

Şaşırıyorum…

*

Destici’nin yanına gidip, “abi ne demek şimdi bu" diyorum.

O da ‘bir karışıklık olabileceğini’ söylüyor…

Sonra devam ediyorum,

“Sizi de tanıyorum, Remzi Çayırı da…

İkinizle de sorunlar yokken de görüşüyordum, şimdi de…

Ancak...

Remzi Çayır ile aranıza nifak tohumu sokanlardan olmam. Sizin yanınıza geldiğimde Remzi Çayır’ı, Remzi Çayır’a da sizi atmam.

Siz mutlu olacaksınız ya da Remzi Çayır mutlu olacak diye laf taşımam” dedim…

Destici, bir ağaca sonrasında yazı yazmak kaydıyla bıçakla alan açtı. Kendisine, “bu ağacın çürümesine neden olur” dedim...

Ardından uzun süre yürüdük…

*

Ve uyandım…

*

Peki…

Neden böyle bir rüyayı paylaştım?

Şundan:

*

Aynı hedefleri olanların, ayrılarak topluma mesaj vermeleri halk tabanında müspet karşılanmıyor…

*

Vatandaş birlik ve berberlik istiyor…

*

Ama ne yazık ki

Mevcut durumdaki tüm siyasi partiler içlerinde bölünmüş haldeler…

*

Karşı alanda politika yapanlarla can ciğer olup, dava arkadaşlarını dışlıyorlar…

*

Sağcısında da solcusunda da,

İslam üzerine siyaset yapanlarla, Atatürk söyleminde bulunanlarda da durum aynı.

*

Dolayısıyla:

*

Büyük Birlik Partisi rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun mirası…

Ve bu miras üzerinden ayrılıklar yaşandı…

*

Üzülüyorum…

*

Yazıcıoğlu’nun davası hak davasıydı…

Bugünkü arkadaşların da aynı düşüncede olduğu konusunda şüphem yok…

*

Ancak...

Sıkıntı ne biliyor musunuz?

*

Sıkıntı,

kardeşlerin birbirlerine, “ selamünaleyküm” deyip sarılmamaları,

sarılamamaları….

*

Unutmayalım…

Ölüm var...

Ve bize de çok uzak değil…

*

Yarın hanginizin cenazesi ilk kalkarsa, diğeriniz onun tabutunu taşıyacak…

Taşımak zorunda da…

*

Gelin, helalleşmeyi hocanın cenaze namazı kıldırdığı bir vakte bırakmayın…

*

Gelin yol yakınken birbirinize zarar vermeyi bırakın...

Tüm eski kavgalarınızı bir kenara bırakıp;

bu davaya kol kola, yürek yüreğe vererek devam edin…

*

Çok geç olmadan...

*

Sağlıcakla kalın…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.