Ünlü teorik fizikçi ve bilim insanı Albert Einstein’ın(1879-1955) çok bilinir kıldığı “3. Dünya Savaşını bilmiyorum ama 4. Dünya Savaşı taş ve sopalarla olacak”sözünün aslında nükleer tehdit içi dile getirildiği söylenir. Ancak günümüzde konvasiyonel olmayan silahların geçirdiği evrim dikkate alındığında 3. Dünya Savaşı’nın çoktan mikro ve nano dünyada başladığı görülmektedir.
“Nano Dünya Savaşı”nın, “Makro” dünyadaki izleri, Adli Bilimcilerin multi-disipliner (çok disiplinli) bakış açısından kaçmamaktadır.
Nano teknolojideki gelişmeler ekonomik ve sosyal kalkınma için gelecek vaad etse de beraberinde insanlık için yeni güvenlik riskleri de getirmektedir. Radyasyonun keşfi ile nükleer silah haline gelmesi arasında 50 yıldan az bir süre olduğu göz önüne alındığında, nano teknojilerin hali hazırda insanlık için bir tehdit haline geldiği veya çok yakında gelebileceği aşikardır.
Nano teknoloji, 1 ila 100 nanometre aralığında, yani metrenin milyarda biri ila on milyonda biribüyüklüğünde yeni biyolojik ya da biyolojik olmayan malzeme geliştirmeyi ifade eder. Mikroskobik büyüklükteki malzemelerler ile çalışabilmek insanlığın yararına olduğu kadar zararına da hizmet edebilme potansiyeline sahiptir. Bunun farkında olan ABD, Rusya, Birleşik Krallık, Çin, İsrail, Hollanda, Hindistan ve Hollanda gibi ülkeler nanoteknojilere önemli ölçüde kaynak ayırmış durumdadırlar.
Nanoteknolojinin çift amaçlı kullanımı yani sivil amaçlı araştırmaların kolayca silah üretiminde kullanılabilmesi bu bütçelerin sivil kalemler altında kamufle olabilmesini sağlamaktadır. Devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı nano teknoljik silah fuarına dönmüş bir durumdadır.
Son zamanlarda mevcut konvansiyonel silahlara bu sayede rağbet artmış, örneğin gelişmiş top ve tüfek mermileri yok satar hale gelmiştir. Neredeyse ufak nükleer patlama etkisi yapan termobarik vb patlayıcılar nanoteknoloji ürünleridir. Yine top mermileri biyolojik ve kimyasal silahlar için çok uygun araçlardır. Dronlarda ve akıllı mühimmatlarda kullanılan çok ileri sensör teknolojileri ve manyetik silahlar sayesinde yer altında-yer üstünde, deniz altında-deniz üstünde, havada ve uzayda tüm hareketler, haberleşmeler, vb takip edilebilmektedir.
Henüz emekleme aşamasındaki nanoteknolojinin savaş alanında kullanılması neticesinde, Rusya-Ukrayna savaşındaki cephe - insan ve altyapı kaybı oranı, daha bu günden I. Dünya Savaşı’na yaklaşmış durumdadır.
Yakın zamanda nanoteknolojinin minyatür makineler, gen hedefli patojenler ve kimsal silah olarak karşımıza çıkması da kuvvetle muhtemeldir.
Moleküler nano silahların yakın gelecekte nükleer cephaneliğin yerini alması beklenmektedir.
İleri materyal, biyoteknoloji ve sensör vb. gibi çift taraflı kullanıma nanoteknolojilerde üstünlüğe sahip ülkelerin “nano caydırıcı güç” sahibi olarak, en az “nükleer caydırıcılık” kadar söz sahibi olmaları beklenmektedir.
Nanoteknoloji yarışında bilgi, insan ve hammaddeye erişim için yukarıda sayılan ülkeler arasında halen bir soğuk savaş devam etmektedir. En iyi araştırmacı beyinleri ve nadir elementleri tüm dünyada devşirmek için büyük bir mücadele verilmektedir. Bu nedenle kıta sahanlığı, yapay adalar, okyanus madenciliği, yeraltı kaynakları, çevre vb. birçok “uluslararası nano tedarik” sorunu başgöstermiştir.
İnsanlığın geleceği ve refahı için nanoteknolojideki gelişmeler, nükleer teknolojiler kadar dikkatle takip edilmelidir. Yerli ve Milli nanoteknolojilere sahip olmak “nano caydırıcı güç” olmak için hayati öneme sahiptir. 05 Nisan 2024.