Narin'in cinayeti ve açığa çıkan gerçekler

Doğan Satmış

8 yaşındaki Narin'in canavarca öldürülmesi Türkiye'de halı altına süpürülmüş pek çok gerçeği açığa çıkardı.
Hatırlarsınız, 90'lı yıllarda bir gün bir Mercedes bir kamyona çarptı ve bir anda, yıllardır aranan bir kanun kaçağının, bir emniyet müdürü ve bir milletvekili ile birlikte aynı araçta seyahat ettiklerini öğrendik.
Meğer yıllardır aranan kanun kaçağı Abdullah Çatlı, başka bir kimlikle aramızda krallar gibi yaşıyormuş, düğünlere gidiyormuş, gizli bir örgütü varmış, o gün yanında da sevgilisi olduğu söylenen kadınla, yanındakilerle bir kumarhane almak için yolculuktaymış.
Ve daha ilginci, JİTEM'i kurduğunu söyleyen Albay Arif Doğan, kitaplara yansımış röportajında, "Ben o zaman Yalova'da Alay komutanıydım, kazadan önce Yalova'da bana geldiler, Termal'de kaldılar, onları ağırladım, İzmir'de kumarhane kurma niyetleri olduğundan bahsettiler, bana da ortak olmamı teklif ettiler, Mehmet Ağar işin içindeymiş, Mehmet Ağar'la girmem' dedim, beni de yanlarında götüreceklerdi kabul etmedim" diye anlatmış her şeyi.
Dikkat edin, bunları anlatan bir albay, ağırladığım dediği kişilerden biri de kanun kaçağı.
Malum Mehmet Ağar da, "Çatlı'yı teslim olmaya götürüyorlardı" demişti kazadan sonra.
Tüm bu gerçekler, o günkü kaza ile ortaya çıktı.
XXX

İşte Diyarbakır'da vahşice öldürülen Narin de, ülkenin başka bazı sırlarını ortaya çıkardı ve çıkarmaya da devam edecek:
Türkiye'de 2024 yılında bile çocukları öldürüp, kol kırılır yen içinde kalır diyerek örtbas etme gücü olan feodal bir yapı var.
Muhtar olup devletten maaş alan bir adam, kendi minik kız yeğeninin ayağı kırık cesediyle ortalıkta dolaşabilecek kadar soğukkanlı.
200 bin lirayı görünce, içinde çocuk cesedi olan çuvalı götürüp gömecek tıynette insanlar aramızda dolaşıyor.
8 yaşındaki bir kız öldürülmüşken, "Bilip söylememiz gereken şeyler var çünkü aile dostlarımız" diyecek kadar şuursuz iktidar milletvekilleri var.
Minik bir çocuğun yasında ağlayan bir kadına, arkasından kafasına yumruk atarak "Yalan konuş" diyecek gücü bulan erkekler var.
8 yaşındaki bir cinayeti araştırmak için köye giden gazetecilerden Ferit Demir'i alenen, "Seni öldürmemiz lazım" diye tehdit edenler var.
Cinayet işlenen köyde bundan beş altı yıl önce, "Bu polisleri buradan çekin" diyet devleti tehdit etme gücünü bulan köylüler var.
Ortada, ayağı kırılmış, vahşice öldürülmüş 8 yaşındaki bir çocuğun cesedi dururken, çıkıp siyasi nutuk atarak batıyı, Amerika'yı, Avrupa'yı suçlayıp Talibanı öven siyasi parti temsilcileri var.
Gazeteciler günlerdir yüzlerce 'Narin' haberi yazarken sessiz kalan, sonra her yerde gösteriler başlayınca ve halk infial edince, olayı sahiplenmeye çalışan fırsatçılar var.
Din lideri çıkıp kılıca sarılınca sükut ikrardan gelir diye sessiz kalıp, aynı şeyi 18-20 yaşında gençler yapınca "Darbe yapacaklar" diye yazıp ortalığı velveleye verenler var.
XXX

Narin olayı daha çok gerçeği açığa çıkaracak.
İddia ne kadar doğru bilinmez ama olayın yaşandığı köyde çok sayıda silah gömülü olduğu, bu yüzden bu kadar gürültü çıktığını söyleyen de var.
Kesin olan şu ki, modern ve çağdaş bir ülkede, 8 yaşındaki bir çocuk vahşi bir cinayete kurban giderse, böyle şeyler yaşanmaz.
Herkes sadece yas tutar, gözyaşı döker.
Sağolsun Mahfi Eğilmez hatırlatmış üstad Yaşar Kemal'in sözünü:
"Bu ülkede dört şey olmayacaksın: Kadın, çocuk, ağaç ve sokak hayvanı."
Her gün ortalama bir kadın cinayete kurban gitmeye devam ediyor, zavallı Narin çocuğun mezarı daha taptaze, beşli çeteler her yerde ağaç kesiyor ve sokak hayvanlarının kökünü kurutacak yasa da hazır.
Yaşar Kemal ne kadar haklıymış.