Ünlü gazeteci Taha Akyol, Müslümanların faiz sorunu başlıklı yazısında, temel sorunun ezberleri tartışamamak olduğunu öne sürdü. İşte Akyol'un o yazısı:
Merkez Bankası politika faizini yüzde 25’ten yüzde 30’e çıkardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın emriyle faiz Şubat ayında % 8.5’a indirilmiş, seçimlerin yapıldığı Mayıs sonuna kadar yüzde 8.5’te tutulmuştu.
Şimşek ve Erkan’ın göreve gelmesiyle, seçim sonrasında Haziran’da yüzde 15’e yükselmiş, kademeli artışlar yapılacağı belirtilmişti. Şimdi yüzde 30 oldu.
Erdoğan tarafından “mandacı iktisatçılar” olarak suçlanan gerçek iktisatçılar bu faiz artısından memnun! Hatta “tebrik ederim” şeklindeki açıklamalarını haberlerde görmüşsünüzdür. Yetersiz bulanlar da var.
İşin iktisadî yönünü iktisatçılara bırakarak ben iki mesele üzerinde durmak istiyorum. Biri zihniyet meselesi, öbürü siyaset tarzı.
KUTSALLIK ZIRHI
Cumhurbaşkanı’nın sözü hafızalardadır:
“Faizle mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim ve enflasyonla mücadelemi de sürdüreceğim. Şunu bir defa bilmemiz lâzım: Bu konuda nass ortada. Nass ortada olduğuna göre, sana bana ne oluyor?” (17 Kasım 2021)
Demek ki bir konuda “nass var” ise artık düşünecek bir taraf yok! “Nass var” ise farklı yorumlar, sorun hakkında değişik çözümler aramak doğru değil… mi???
Erdoğan bu şekilde İslam’a referans yapmakla kendi politikalarına bir tür ‘kutsal’ dokunulmazlık zırhı geçiriyor. “Şam’da namaz kılmak” da böyleydi…
Faiz konusunda ortodoks iktisatçıları “mandacı iktisatçılar, işbirlikçiler” diye suçladı.
Merkez Bankası’nın değerli başkanlarından Erdem Başçı, kıpırdayan enflasyonu frenlemek için ufak bir faiz artışı yaptığında Erdoğan “yüksek faiz vatanı satmaktır” diye vicdanların kabul edemeyeceği bir suçlamada bulunmuştu. (28 Şubat 2015)
Farklı düşünceler tezler, teoriler, öneriler “nass var” veya “vatana ihanet, dış güçler” diye damgalanırsa, bilimsel zihniyetin gelişmesi mümkün olur mu?