Bugün ' protokol ' e (!) bağlanan Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım'ın ortak yayın yapma fikri, Didem Aslan Yılmaz'a aitti.
Üstelik fikir olmanın ötesinde programında her iki adayı da ağırlayan Didem Aslan Yılmaz, her iki adaya da bu teklifi seyirci önünde yapmış ve olur almıştı.
Belki siyasiler bilmez ve onlar için önemli olmayabilir ama bizim gazetecilikte 'fikir' üretmek çok önemlidir. Fikrin de, haberin de kendisine göre bir 'namusu' vardır.
Nitekim gezetecilikte uzun yıllar çalışanlar ve bu etiği kavrayanlar da buna riayet eder.
Bu nedenledir ki, dün Fatih Altaylı bir kaç gündür Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım ortak yayını yapacak olan moderatör konusunda, 'Bu Didem Aslan Yılmaz'ın hakkıdır.' demiştir.
Ben de meslekte 32 yılını tamamlamış birisi olarak, bu hakkın Didem Aslan'ın olduğunu düşünüyorum.
Ancak medyanın geldiği noktada, medyanın tükenmesine sebep olanlar, yine 'fikre' saygı duymadılar.
Ve kendilerine uygun bir icat geliştirip şimdi de 'PROTOKOLLÜ' bir program icat etmeyi başardılar.
Duyunca şaka olmalı dedim. Ama değildi. İktidar ve Ana muhalefet partileri bu durumu kendisine iş edindiler. Ve dün öğle saatlerinde kameraların karşısına geçip canlı yayında özel açıklama yaptılar.
Yani seçim öncesi yapılacak bir tv programı için akıl almaz şeyler oldu...
Bu dünya basın tarihinde de bir ilk.
Yayının tarihi ve saati başta olmak üzere ortak canlı yayının ayrıntıları için AK Parti ile CHP arasında defalarca görüşme gerçekleşti. Bu görüşmeler şöyle haberleştirildi:
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal ile CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, planlanan yayın için bayram öncesi yaptıkları telefon görüşmesinin ardından ikinci kez yine telefonda görüştü.
İki ismin bazı detayları netleştirdiği, bunun yanında bazı pürüzlerin olduğu ve bunlarla ilgili karşılıklı önerilerin sunulduğu belirtildi. Ünal ve Altay yayın konusunda açıklama yaptı.
Mahir Ünal şöyle konuştu:
Engin Altay Bey ile yürüttüğümüz çalışmalar tamamlanmıştır. Mutabık kaldığımız protokolü paylaşacağız. 23 Haziran'da gerçekleşecek olan seçimlerin ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyoruz.
Sayın Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu 16 Haziran 2019 pazar günü saat 21.00'de canlı yayında bir araya gelecekler.
Yayın herhangi bir kanalda değil tüm kanallarda yayınlanacak şekilde ortak yayınla gerçekleşecektir.
Moderatörlüğünü İsmail Küçükkaya gerçekleştirecektir." dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ünal, Yıldırım ile İmamoğlu'nun katılacağı programın 'eşit süre, eşit soru' ilkesine göre yapılacağını açıkladı.
CHP'li Engin Altay ise şunları söyledi:
"Eşit süre ve eşit sorularla yapılacak. Canlı yayın programı da Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde yapılacak. Teknik ekip ise AK Parti ve CHP ekiplerinden oluşacaktır."
Moderatörlüğünü gazeteci İsmail Küçükkaya'nın yapacağı ortak canlı yayınla ilgili netleşen diğer bilgiler ise şöyle: Bir televizyon kanalı tercih edilmeyecek, ortak frekans üzerinden canlı yayın yapılacak ve isteyen televizyon kanalları ekranlarına taşıyacak.
Türkiye'de bütün yayın kuruluşları, bu yayınları alıp istemeleri halinde servis edeceklerdir. Böyle bir 6 maddelik mutabakat metni ortaya çıktı. İstanbulumuza adaylarımıza hayırlı olsun.
Mutabakat Metninin de ıslak imzalı fotoğrafı yayınlandı.....
İşte o fotoğraf:
Önce bu, 'şaka olmalı' dedim.
Mutabakat Metinli TV Programı!!!
Nereden baksan kamera şakası gibi....
Mutabakat metni de olduğuna göre, buna bir TV Programından çok siyaset arenasında 'İstanbul maçı' mı desek? Onca TV varken, hem partilerin hem destekçi kanallar dururken, -hatta devletin kanalları dururken- kimseye emanet edilmeden bağımsız özel yayın ne anlama geliyor? Hatta cihaz ve teknik ekiplerin her iki partnin belirlediği ortak ekipten olması da ne demek?.....
Sorulması gereken soru elbette çok.
Sevindirici tarafı şu ki; demek ki artık her iki parti de ortada normal bir kanal ve normal bir medya olmadığını kabul ediyor. Yani bütün kanallar artık 'çöp' diyorlar bize.
Bu şartlarda 'Neden Didem Aslan Yılmaz değil?' diye sormak da anlamsız!
Belki bir gün 'gerçek' medya , 'gerçek' gazetecilik tekrar inşaa edilirse, Didem Aslan Yılmaz gibi herkese eşit mesafede ve sadece gazetecilik kaygısı olanlar da siyasi moderatörlüğü hakkıyla yapabilirler. Dilerim o günler uzak değildir.
Temennim en kısa sürede, korkmadan 'kral çıplak' diyebilecek gazetecilerin olacağı bir medya ile buluşalım.
Türkiye bu medyayı inşaa edebilsin. Daha nice Didem Aslan Yılmaz'lar fikirlerini kendileri gerçekleştirebilsinler....