O. N. Ergin belediyeyi "Ortak menfaatler ve karşılıklı ihtiyaçların zorlaması ile bir beldede oturan halkın, beldelerine ve dolayısıyla kendilerine ait meseleleri, hükûmetin kanunla belirttiği sınır ve sorumluluk dairesinde seçmiş oldukları vekilleri vasıtası ile halletmeleridir."şeklinde; Şemsettin Sami ise "Bir şehrin umumi işleri ve sair ihtiyaçlarına bakan idare" olarak tanımlar.
Cumhuriyet'in ilanından önce valilik ve belediye ayırımı yoktu. Osmanlı’da Tanzimat dönemine kadar belediye işlerinde birinci derecede yetkili kişi Selçuklularda olduğu gibi kadıydı. Yapılacak işler mülki idare ve idarecileri ile vakıf ve esnaf locaları, subaşı, mimarbaşı, bina emini, muhtesip gibi yardımcı görevlilerce yürütülürdü. 1854 yılında Kırım Savaşı’nın sonuçlarından biri olan şehremanetinin İstanbul'da kurulması ile bizdeki yerel yönetim tarihi başlamış sayılıyor. Tanzimat döneminde 1877 yılında kabul edilen “Vilayet Belediye Kanunu”ile bugünkü anlamda yerel yönetim oluşuyor.
1921 anayasasının Teşkilatı Esasiye Kanunu’nda mahalli idarelerden bahsedilir. 1930 yılında 1580 sayılı kanunla her türlü yerel hizmet belediyelere verilmiş, Ankara ve İstanbul'da belediye ve valilik birleşik bir idarede bütünleşmiştir. 1950'ye kadar vali ya da kaymakam atamasıyla, 1961'e kadar ise belediye meclisi içinden başkan seçiliyordu. 1961 Anayasası ile belediyelerle ilgili düzenlemeler yapıldı; belediye hizmetleri valilikten ayrıldı ve belediye başkanlarının belediye meclisi içinden seçilmelerine son verilip, belediye başkanlarının doğrudan halk tarafından seçilmesine başlandı.
1984 yılında büyükşehir belediye başkanlıkları adı altında üst kademe belediyelerle tanıştık. 2012 yılından sonra ise büyükşehir belediyelerinin sorumluluk alanı il sınırlarına genişletildi. Birinci kademe belde başkanlıkları kapatılıp dağ taş insan yaşamayan yerler bile belediyelerin sorumluluk alanına girdi. Şimdi nüfusumuzun en az %80'i otuz büyükşehirde yaşıyor ve belediye hizmetleri büyükşehir ve ilçe belediyeleri tarafından yasanın ayırdığı şekilde yürütülüyor.
Kimilerine göre şehirleri modernleştirecek bir araç olarak; kimilerine göre ise merkezi yönetimin bir uzantısı olarak görülen belediyelerin seçimlerinde son aşamaya geldik. Seçim süreci sandıkta oylama ve o oyların sayımı ile bitecek.
Seçimlerde siyaset mühendisliği terimi yeni kullanılmaya başlandı ama eskiden beri seçimlerde kavga, tehdit, dedikodu, hakaret, iftira ve kutuplaştırmayı argüman olarak kullananların yaptığı da bir tür ahlaksız siyaset mühendisliğidir. Amerikalılar bu sisteme Facebook-Cambridge Analytica veri skandalıyla katkıda bulundular. Biz de buna trafoya kedi girmesini, mühürsüz pusulaları ve montaj videoları ekledik. "Atı alan Üsküdar'ı geçti" dendi "ama montaj ama şu ama bu" diyerek her yol mübah anlayışı savunuldu… Seçim sürecine şimdi de yapay zekâ ve “deepfake” dahil oldu ve işler daha karmaşık hâle geldi.
Her ne kadar yerel seçimlere gidiyor olsak da her seçim aynı zamanda birçok konuda referandum ve hükûmet için güven oylaması anlamına gelir. Devlet Bahçeli’nin Tayyip Erdoğan'a "Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak sizi görmek istiyoruz"çağrısını yaptıktan sonra bir miting yapmaması, ittifakın mitinglerine katılmaması hatta X'te paylaşım dahi yapmaması bu seçimi Tayyip Erdoğan'ı onaylama seçimine döndürmüştür.
Tüm bu sebeplerden dolayı seçmenin çok şuurlu olması gerekiyor. Şayet partiler sandıkları ve oy sayımını denetim altına alamazlarsa mevcut iktidarın insafına kalırlar ki iktidarlar insaflı olmalarıyla bilinmezler, sabıkaları kabarıktır.
Seçim tarihimiz başarılı seçim kampanyaları kadar seçim fiyaskolarıyla da dolu. Bu seçimin hangi tür bir seçim olacağını göreceğiz. Az kaldı…
Yerel yönetimleri muhalefetin kazanmasına beka meselesidir demek; biz ne diyorsak o bizden birini seçmek zorundasınız demektir ve insanları radikalleşmeye iter. Üstelik bir düşünün iktidar belediye kazanamasa ne olur? Kimsenin kimseye bir şey dayatamadığı bir ülkede muhtemelen belediyeler çok iyi denetlenir ve bundan hem iktidar, hem muhalefet, hem de millet kazanır.
Ülkemizde her seçimde maalesef daha fazla kirlenen ve yıpranan siyaset kurumunu yapılabilecek en temiz seçim bir nebze olsun aklayacaktır.