Havalar yine ısınıyor. Dünya küresel anlamda ısınmaya, bizler de küresel anlamda yanmaya devam ediyoruz.
İnsanoğlu olarak bir an evvel harekete geçmemiz lazım demeyeceğim çünkü yeterince geç kaldık zaten.
Bu andan itibaren yaptıklarımız ancak yavaşlatmaya yarayacak, küresel ısınmayı durduramayacağız.
Bunun sebebi tabii ki insanoğlu... Ne kadar kitap okursak okuyalım, ne kadar belgesel izlersek izleyelim, yakıt tüketmekten ya da klimalı otellerde kalmaktan vazgeçebilecek miyiz? Tabii ki hayır!
E doğal olarak tabiat da bu etkiye bir tepki verecek ve buzullar erimeye devam edecek. Ne yaparsak yapalım küresel anlamda ısınmaya devam edeceğiz...
Fakat esas gelmek istediğim nokta farklı. Akıllanmayan insanoğluna en sert cevabı yine insanoğlu verdi. Hem de şeytani bir buluşla... Sanki bir an evvel insan ırkının sayısını azaltmak isterceseni...
Geçenlerde Nano teknoloji ile toz haline getirilmiş alüminyumun uçaklarla dünya üzerine serpilmesi hakkında bir uyarı gördüm ve kanım dondu. Dünyanın üzerine bir örtü çekmeye başlamışız.
Kafanızı kaldırıp gökyüzüne baktığınızda bulut sandığınız şeylerin aslında güneş ışınlarını engellemek için dünya üzerine çekilen bir toz bulutu olduğunu düşünün şimdi.
Üstelik bu buluta benzer toz kütlesi yağmur da yağdırmıyor. Bilakis havaya karışarak yeryüzüne iniyor, pankreas ve akciğer kanseri gibi hastalıklara koşun diyor.
Özetle; günü kurtarmak ve sağlıklı yaşamak için yaptığımız nefes çalışmaları bile bizi öldürüyor desem ne yaparsınız? Uykumuz da bile ölüyoruz. Doğayla en iç içe olduğumuz anlarda bile ölüyoruz. Nefes aldığımız her yerde ölüyoruz...
Şu anda iki akciğer kanseri hastasının bir yakını olarak kaleme alıyorum bu yazıyı. Bugün onlara, yarın hepimize...
Çünkü kanser bize değil, biz ona koşuyoruz...