Artık ne cebimizde taşıdığımız telefonlar yalnızca bir telefon, ne de mutfakta duran buzdolabı yalnızca bir buzdolabı. Hatta evimizi süpüren robot süpürge bile bir süredir öylesine ortalıkta dolanmıyor, akıllı sistemi sayesinde nerelerin temiz ya da pis olduğunu görebiliyor. Yani kullandığımız neredeyse tüm cihazlar giderek akıllanıyorlar ve ‘Internet of Things’ yani nesnelerin interneti sayesinde kendi aralarında ve bizimle iletişim kurabiliyorlar.
‘Internet of Things’, nesnelerin interneti için 21. yüzyılın sanayi devrimi benzetmesi yapılıyor. Bu teknoloji sayesinde artık kullandığımız cihazlar kendi kendilerini yönetebiliyor ve durumlarını bizimle paylaşarak hayatımızı çok daha kolay bir hale getiriyorlar. Peki ‘Internet of Things’, nesnelerin interneti nedir, nasıl çalışıyor, şimdi güzel ama gelecekte ortaya nasıl bir tablo çıkacak gibi merak edilen soruların yanıtlarına birlikte yakından bakalım.
‘Internet of Things’, nesnelerin interneti nedir?
IoT kısaltmasıyla da anılan ‘Internet of Things’ yani Türkçesi ile nesnelerin interneti; Wi-Fi özelliğine sahip cihazların internete bağlanarak kendi aralarında ve kullanıcılarla iletişime geçmesini ifade eden bir teknolojidir. Akıllı ev sistemlerinin ve akıllı iş sistemlerinin temelinde ‘Internet of Things’ teknolojisi vardır.
‘Internet of Things’ tarihi:
‘Internet of Things’ kavramı ilk kez 1999 yılında Kevin Ashton tarafından kullanılmıştır. Ashton, bir firma için yaptığı sunum sırasında kullandığı bu kavramı; farklı iletişim protokolleri ile birbirine bağlanarak bilgi paylaşımı yapan akıllı cihazlar ağı şeklinde tanımlamıştır.
Nesnelerin interneti kavramı ve tanımı ile 1999 yılında karşılaşsak da aslında ilk örneğini 1991 yılında Cambridge Üniversitesi’nde görebiliriz. Burada görevli akademisyenler, kahve makinesinin dolu olup olmadığını görmek için makinenin önüne eski bir kamera kurarak dakikada 3 kez bilgisayarlarına kahve makinesinin fotoğrafının gönderilmesini sağlamışlardır.
Cambridge Üniversitesi’nde 2001 yılına kadar başarıyla kullanılan bu sistem aslında tam olarak ‘Internet of Things’ teknolojisinden ne beklememiz gerektiğini de gözler önüne seriyor. Farklı amaçlarla insanlar için çalışan iki cihaz, minimum insan emeği ile maksimum verimi sunuyorlar. Elbette bu örnek, günümüz teknolojilerine göre son derece basit.
Nesnelerin interneti ile nerelerde karşılaşıyoruz?
Bugün pek çok evde ve iş yerinde gördüğümüz akıllı sistemler nesnelerin interneti teknolojisi ile çalışmaktadır. Örneğin internete bağlanan bir termostat, kullanıcılar herhangi bir ayarlama yapmadan hava durumunu takip etmekte ve buna göre evin ya da iş yerinin ısısını ayarlamaktadır.
Kullanım saatlerinizi algılayarak enerji kesen akıllı prizler, giriş yapıldığını algılayarak otomatik açılan kilitler, evcil hayvanınızın beslenme rutinini öğrenerek mama ve su veren akıllı besleyiciler, belirli testleri yapabilen sağlık monitörleri, araçlarda bulunan takip sistemleri, ortak alanlarda aydınlık seviyesine göre yanan lambalar ve şu an aktif olarak kullanmakta olduğumuz benzer cihazlar, nesnelerin interneti teknolojisinin en önemli örnekleridir.
Bu örneklerin sayısını çoğaltmak mümkün. Akıllı robot süpürgenizin çöp torbasının dolu olduğunu söylemesi de ‘Internet of Things’ teknolojisidir. Şöyle düşünebilirsiniz, bir şekilde internete bağlanan ve diğer cihazlarla ya da sizinle iletişim kuran her cihaz, nesnelerin interneti teknolojisini kullanmaktadır.
‘Internet of Things’ gerçekten işe yarar bir teknoloji mi?
Bazı kullanıcılar, bırakın da bir şey akıllı olmayıversin, diye düşünebilir. Basit ev ve iş yeri sistemleri için bu söze hak verilebilir ancak küçük düşünmemek gerekiyor. ‘Internet of Things’ teknolojisinin büyük endüstri alanlarında da kullanıldığını ve kullanıldığı alanlarda verimi maksimuma çıkardığını unutmamalıyız.
Tarım teknolojilerinde kullanılan nesnelerin interneti sistemi sayesinde anlık olarak takip edilen toprak verimi, nem durumu, ısı durumu ile en kurak topraktan bile verim almak mümkün hale gelecektir. Çalışanları hayati tehlikeye sokacak bir arızanın, mühendislerden bile önce makine tarafından fark edilerek söylenmesinin ne kadar önemli olduğunu bir düşünün.
Ufak çaplı sistemler için de aynısı geçerli. Gaz kokusu alıp almadığınızı anlamaya çalışmak yerine gaz kaçağı tespiti yaptığı anda görevlilere haber veren bir ev sistemi neden kötü olsun? ‘Internet of Things’ teknolojisi, aynı zamanda cihazlara uzaktan erişim imkanı sunduğu için olası sorunlar tespit edildiği anda merkezde bulunan teknik servis görevlileri tarafından onarılabilir. Yani işimiz oldukça kolaylaşır.
Nesnelerin interneti teknolojisinin tehlikeleri:
Nesnelerin internetine teknolojisine bir de pembe gözlüklerimizi çıkararak bakalım. Son yıllarda adı veri skandalına karışmamış şirketlerin sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor. Kaldı ki bu veriler görece basit bilgilerden oluşuyor. Bu verilerin bir de ev ve iş yeri sistemleri tarafından toplanan veriler olduğunu bir düşünün.
Akıllı ev sistemi kaçta eve geldiğinizi, kaçta çıktığınızı, ne yediğinizi, kaçta yediğinizi, kaçta uyuduğunuzu, kaçta uyandığınızı kısaca tüm alışkanlıklarınızı biliyor. Bu sistem açık ağ internete bağlı olduğu zaman her türlü siber saldırıya açık durumdadır. Acaba gerçekten usta bir hacker’ın saldırısından korunacak kadar güvenlik önlemi alınıyor mu? Maalesef asla emin olamayız.
Toplanan veri boyutunun yüksek olması nedeniyle bunların işlenmesi için gereken sistemlerin harcadığı enerji, normal bir çalışma sisteminden kat be kat fazla olacaktır. İnternetin bedava olmadığını da düşünürsek sonuç olarak elimizde kalan faturanın bir hayli yüksek olduğunu söylemek gerekiyor.
‘Internet of Things’ sisteminin geleceği:
Şu an için ‘Internet of Things’ yani nesnelerin interneti teknolojisi kullanıcı odaklı olarak ilerliyor. Yani cihazlar kendi aralarında kurdukları iletişim ağı üzerinden yalnızca bilgi paylaşımı yapıyor ancak işlemi gerçekleştirme yetkisi hala kullanıcıda bulunuyor. Peki, birkaç yıl sonra durum ne olacak?
Günümüzde yaklaşık 11 milyar cihaz internete bağlıyken 2022 yılında bu sayısının 50 milyara kadar çıkacağı düşünülüyor. Elbette üretilen tüm bu cihazların temelinde nesnelerin interneti teknolojisi var. Kullanıcıya kolay bir hayat sunmak adına adım adım bu cihazların kendi kararlarını vermeleri sağlanacak ve kullanıcı ikinci planda tutulacak.
Şöyle düşünelim; buzdolabınız en çok yediğiniz yemekleri öğrenerek belki kendi kendine sipariş verecek, akıllı kilit yemeği getiren kuryeyi görünce açılacak ve size yemeğiniz geldi diye bildirim gelecek. Aynı şekilde arabanızda oluşan küçük bir arıza sonucu arabanız sizi kontrolünüz dışında servise götürecek ve bakım yapılacak.
‘Internet of Things’ Türkçesi ile nesnelerin interneti teknolojisi giderek yaygınlaşıyor. Kontrol her zaman kullanıcının elinde olduğu sürece bir sorun yok gibi görünüyor. Ancak gerekli güvenlik önlemleri en üst düzeyde alınmadığı takdirde ortaya çıkacak sorunlar, bugüne kadar karşılaştığımız sorunları aratan türden olabilir.