Vatandaşlarını besleyecek en temel gıdalarda dışa bağımlı bölgesel güç olan bir ülkeye şimdiye kadar hiç raslanmamıştır.
İşte bu nedenle; Dünya Bankası, UNDP, FAO gibi Birleşmiş Milletler kuruluşları başta olmak üzere bir çok önemli kalkınma kuruluşunda uzun yıllar bölgesel, tarımsal, kırsal kalkınma; tarımsal üretim ve işleme alt yapısının geliştirilmesi projelerinde uzman ve koordinatör olarak görev almış Kalkınma Finansmanı Uzmanı T. Deniz ŞENSOY'un hazırladığı, konusunda uzman ulusal ve uluslararası uzmanların görüşlerinin yer alacağı özel bir TARIM dosyası hazırlamıştır.
Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında birer hafta süre ile yayınlanacak seri yazı ve röportajlarla vatandaşlarımızın gıda güvenliğini, Kurtuluş Savaşının ardından başlatılan Tarım Seferberliğine benzer seferberlikle yeniden sağlamamıza yönelik önemli katkılar yapılacağını ummaktayız.
İŞTE O DOSYAYA NEDEN İHTİYAÇ OLDUĞU VE DOSYAMIZ
DENİZ ŞENSOY YAZDI
Deniz Şensoy
GELECEĞİN BÖLGESEL MERKEZ ÜLKESİ TÜRKİYE VATANDAŞLARININ GIDA İHTİYACINI NASIL KARŞILAYACAKTIR.?
Öngörüleri ile son 15 yıldır Türkiye'nin orta ve uzun vadeli Uluslararası politik tercihlerini önemli katkılar sağlamış olan Yeni Şafak Gazetesi yazarı sayın İbrahim Karagül 24 Temmuz 2018 tarihli yazısında,
“Hesap çok büyüdü, iddia çok büyüdü, Türkiye çok büyüdü..
Çünkü hesap çok büyümüş, iddia çok büyümüş, Türkiye çok büyümüş, geleceğe doğru yürüyüş çok hızlanmış, mesele Türkiye meselesi olmanın ötesine taşmış, bir coğrafya ve tarih dönüşü haline gelmiştir.” sözleri ile ülkemizin yeni başlayan döneme Cumhurbaşkanımız ve yeni kabine tarafından benimsenmesi olası bakış açısı hakkında önemsenmesi gereken bir vizyonu tanımlamaktadır.
Peki yeni devlet sistemi ile bölgesel merkez ülke olmayı hedeflemek vizyonuna ulaşmak isteyen ülkemizin, kendini besleme güvenliğini nasıl sağlanacaktır?
Kısaca önümüzde duran soru yazımıza başlarken sorduğumuz ,
‘Geleceğin Bölgesel Merkez Ülkesi Türkiye Vatandaşlarının Gıda İhtiyacını Nasıl Karşılayabilir?’Sorusudur.
Öyle ya, halen 80 Milyonu geçen nüfusunun ihtiyacı olan et, buğday, mısır, yemeklik yağ, tereyağ, soya gibi temel gıdalarının en az %40 ihraç ederek karşılayan ve toplam sulanan arazilerinin %60'ında tarımsal üretim yapan ve sulanabilecek arazilerinin %20'sini bile sulayamayan ülkemiz;
TÜİK verilerine göre, (demografik göstergelerdeki mevcut eğilimler devam ettiği takdirde) 2023 yılında 86 milyon 907 bin kişi ve 2040 yılında ise 100 milyon 331 bin kişiye ulaşması beklenen Türkiye vatandaşlarının gıda ihtiyacını güvence altına almak için neler yapmaktadır ve/veya yapmalıdır ?
AK Parti’nin ve ülkemizin en uzun süre ile görev yapan Gıda Tarım Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker’ in tanımladığı gibi kendi kendini besleyen bir ülke olmak bir hayal midir?
Yoksa bazı bilim insanlarının söylediği gibi, Türkiye hem kendini besleyecek hem de çevresindeki bir çok ülkenin ihtiyacı olan gıda hammaddelerinin bazılarını sağlayabilecek kaynaklara sahip bir ülke midir? Son 16 yılda Tarımın geri gittiğini söyleyenler AK Partinin başarısını örtbas etmeye çalışan politize bilim ve düşünce insanları mıdır?
Ortada olan bir gerçek vardır. Ülkemizin kırmızı et ihtiyacını en minimum gelişmişlik düzeyinde bile karşılamak için (gelişmekte olan ülkelerin ortalama yıllık tüketimi olan yılda 25 KG tüketimini bile baz alırsak) şu anki nüfusumuzun ihtiyacını en minimumda karşılamak için bile , çiftçilerimizi yılda 120 Milyon KG kırmızı et üretmek için desteklemek zorundayız.
Bu üretim rakamlarına ulaşmak için yılda yaklaşık olarak, her birisi en az 18 ay çok iyi bakılması ve beslenmesi gereken en az 700 bin en verimli cinste yetişkin sığırın kesilmesini gerektirmektedir. İş, et üretecek sığırları beslemekle de kalmamaktadır. Yine çiftçilerimizin bu yetiştirilecek üstün et verimli 700 bin tosunu doğuracak olan en az 1,5 Milyon çok iyi cins anne sığırı çok iyi bakıp beslenmesi gerekmektedir.
Sözün özü, sadece vatandaşlarımızın kırmızı et ihtiyacını karşılayacak sürdürülebilir sığır etini en az düzeyde üretmek içi, çiftçilerimizin bir yerlerde anneleri ve yavruları ile birlikte en az 3 milyon üstün verimli ve üstün ırklı sığırı ortalama 15 milyon dekar sulu arazide intensif ve modern tarım yaparak ürettiği 30 milyon tondan fazla yem bitkileri ile besleyip, toplam yatırım değeri ortalama 6 Milyar Dolardan fazla olan ahırlarda çok iyi bakıp beslemek zorundadır.
Sadece kırmızı et ihtiyacımız için sulama ve tarla içi yollar ve kesimhaneler, kamyonlar veterinerler dahil, yaklaşık olarak 12 Milyar USD'nin üzerinde sabit ve 4 Milyar USD üzerinde ise çalışma sermayesi olmak üzere; en az 16 Milyar USD yatırım yapılması ve her yıl bu yatırıma %10 oranında yani 1,6 Milyar USD yenileme bakım onarım yatırımı yapmak zorundayız.
Gerekli çiftçiler, teknik elemanlardan bahsetmiyoruz bile. Peki, bunu yapmayı istiyor muyuz? Yapabilir miyiz? Nasıl yapacağız?
İşte bu nedenle, Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında birer hafta süre ile yayınlanacak seri yazı ve röportajlarla vatandaşlarımızın gıda güvenliğini, Kurtuluş Savaşının ardından başlatılan Tarım Seferberliğine benzer seferberlikle yeniden sağlamamıza yönelik önemli katkılar yapılacağını ummaktayız. TARIM DOSYASI ile yeniden merhaba.