Tüm dünyanın çok iyi bildiği bazı logolar var. Bunların en önemlilerinden biri herhalde Nike firmasının logosu.
Bu logoyu, 1971 yılında Carolyn Davidson adlı bir grafik öğrencisi sadece 35 dolar karşılığında tasarladı. Davidson aslında gazetecilik okuyordu, boş bir seçmeli dersi doldurmak için tasarım dersi aldı ve bu bölüme geçti.
O yıllarda Nike şirketinin kurucusu olan Phil Knight da üniversitede muhasebe dersi veriyordu. Genç kızın para sıkıntısı çektiğine tesadüfen kulak misafiri olunca, yeni kurduğu şirketi için bir şeyler yapmasını istedi. Öğrenciden istenen, ayakkabı logosu olabilecek "hareketle bir ilgisi olan" bir şerit tasarlamasıydı.
Davidson beş ayrı tasarım hazırladı. Bunlardan biri bir kanadı andıran ve Yunan zafer tanrıçası Nike'ı ima eden Swoosh idi. Swoosh İngilizce bir sözcüktü ve Türkçede “Vın, vınlamak, hızla savrulan bir şeyin çıkardığı ses” anlamına geliyordu.
Phil Knight 5 örnekten bu ‘Swoosh’u seçti, seçerken de "Aslında çok sevmedim ama herhalde ilerde severim” anlamında bir şeyler söyledi. Öğrenciye bu logo için ödenen 35 dolar günümüzün 217 doları (bugünkü paramızla 2200 lira civarında) tutuyordu. Ve 217 dolarlık logo bugün dünyanın en tanınmış marka simgesi haline geldi.
Nike’ın patronu logoyu tasarlayan öğrencisini unutmadı, şirketinin halka açılmasından üç yıl sonra 1983’te onu bir resepsiyona davet etti, kendisine altından yapılmış ve Swoosh ile oyulmuş bir elmas yüzük ile 32.000 hisseye bölünmüş olan 500 hisse (2015 itibariyle 1 milyon dolar değerinde olduğu tahmin ediliyor) verdi.
Hisseleri alan Carolyn Davidson, “Aslında ben paramı almıştım” diyerek alçak gönüllülük gösterdi ama adı da “Logo Kraliçesi”ne çıktı.
Tüm bunları neden anlattım.
Genelde insanların yaptıkları değerini bulmaz. Çoğu sanatçı ancak öldükten sonra önemli hale gelir.
Neyse ki bizim örneğimizdeki tasarım öğrencisi, çok fazla zaman kaybetmeden emeğinin karşılığını belki de fazlasıyla almış.