Dicle Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı ve İl Pandemi Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kemal Çelen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kişisel önlemler alınarak, maske takıldıktan sonra rehavete kapılmadan, tedbiri de elden bırakmadan normalleşme sürecine geçilmesi gerektiğini söyledi.
Pandemi hastanesi olarak hizmet veren DÜ Kalp Hastanesinde Kovid-19 yoğun bakım ünitelerinden sorumlu Çelen, "Herkesin bildiği gibi vaka sayılarında düşüş yaşanıyor. En önemli nokta aslında vaka sayılarından ziyade günlük ölüm sayıları. Çünkü ölüm sayısı sürecin sıkıntısını belirliyor. Ülke olarak günlük ölüm sayısında 50'nin altına indik. Bu süreci sağlık sistemi gelen yükü karşılayacak boyutta, gayet iyi bir şekilde yönetti. İnsanlarımız sıkı izolasyon yaptılar. Beli yaş grupları ve risk grupları özelikle izole kaldılar." dedi.
Havaların ısınmasıyla insanların dışarı çıkmak istediğine vurgu yapan Çelen, "Virüsün havaların ısınmasıyla bulaş hızı azaldı mı? şeklinde çeşitli söylemler var ama bununla ilgili net bir bilgi yok elimizde. Tedbirler elden bırakılmadan ülke olarak normalleşme sürecine girilmeli." ifadelerini kullandı.
Çelen, "Dünyada ve ülkemizdeki ölüm oranlarına baktığımızda kronavirüsün aslında bir bulaşıcı hastalık olan gripten daha fazla farkı olmadığı görülmüştür. Gribin aşısı var ama bugüne kadar grip aşısını kaç kişi yapmıştır? Aşısı olmasına rağmen yapılmıyor, niye? Çünkü grip hafif bir hastalıktır diye düşünülüyor. Ölüm oranlarına baktığımızda kronavirüsten çok farklı olmadığını görüyoruz." diye konuştu.
"Kişisel önlemler almamız lazım"
"Gribal bir enfeksiyonumuz varsa maske takmadan kesinlikle dışarıya çıkmamalıyız. Dışarıya çıkıyorsak ve risk grubundaysak maskemizi takalım. Maskemiz taktıktan sonra da ellerimiz çok önemli bir faktör. Ellerimizi yıkayalım. Antiseptik kullanımdan ziyade ellerimizi sabunlu suyla yıkayalım. Bu normalleşme sürecinde de bizim kişisel önlemler almamız lazım." ifadelerini kullanan Çelen, doğru maske kullanımına dikkati çekti.
Piyasada rengarenk maskeler bulunduğunu ancak bunların hiçbir koruyuculuğunun olmadığını vurgulayan Çelen, yıkanabilir maskelerin de koruyuculuğunun olmadığını dile getirdi.
Çelen, "Cerahi maske takacaksınız. Burnunuzun üzerindeki bölüm özelikle telli olması lazım. Burnu kapatması gerekecek ve bu maskeyi taktıktan sonra siz enfekte dahi olsanız ortama mikrop bulaştırmazsınız." bilgisini paylaştı.
Bundan sonraki süreçte de el temasına dikkat edilmesi gerektiğini belirten Çelen, yakın selamlaşmadan vazgeçilmesini de önerdi.
"En önemli riskimiz ellerimiz"
Çelen, sosyal mesafenin korunması önerisinde bulunarak, şunları kaydetti:
"Eğer maskemizi takıyorsak hasta olsanız dahi öksürdüğünüzde ortama virüs saçılmayacaktır. Bu virüsler bilinenin aksine havada asılı kalmıyor. Bu yüzden ortamdan virüsü kapmak çok düşük bir ihtimal. En önemli riskimiz ellerimiz. Birçok yere temas ettiğimizde ellerimizi gün içerisinde defalarca gözümüze, ağzımıza, burnumuza götürüyoruz. En önemli bulaşı yolu eller. Bu yüzden ellerimizi mutlaka yıkayalım. Su ve sabunun olmadığı yerde dezenfektan kullanalım."
AVM'lerin ülkedeki hijyen kurallarına en uygun yerler olduğunu savunan Çelen, iki önemli risk faktörü bulunduğuna işaret ederek şunları söyledi:
"Bu virüs AVM'lerde havada kalıyorsa ortamdan geçerken kapabiliriz ama havada asılı kalmıyor. Enfekte bir birey AVM'ye geldiğinde bir başkasına bulaştırabilir mi? Eğer maskesi varsa ve herkes de maskeyle dolaşıyorsa bulaşı riski çok düşüktür. Dolayısıyla bu normalleşme sürecinde sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uyulması ile maske alışkanlığının devam ettirilmesi önemli."
Normalleşme sürecinin başarılı olacağını düşündüğüne işaret eden Çelen, "İkinci dalga gelebilir, doğrudur, fakat sağlık sistemi olarak bu dalgayı yönetecek kapasitedeyiz. Yeter ki insanlarımız kendi kişisel pandemi kültürünü uygulasın, kendilerini korusun ve maskelerini taksınlar." değerlendirmesinde bulundu.