Nöroloji Uzmanı Dr. Nil Çetin, yalnızlığın beyin hücrelerine iyi gelmediğini, beynin idrak ve algılama yetileriyle hafızayı olumsuz etkilediğini gösterdiğini belirterek, “Yalnız olan insanlarda demans riski, yalnız olmayanlara göre daha fazla görülüyor” dedi.
AA’nın aktardığına göre Dr. Çetin, yalnız yaşamanın, ilerleyen yaşlarda hayat arkadaşı/partner eksikliğinden kaynaklı sosyalleşememenin beyin sinir hücreleri arasındaki iletişimi bozduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Araştırmalar, yalnızlığın beyin hücrelerine iyi gelmediğini, beynin idrak ve algılama yetileriyle hafızayı olumsuz etkilediğini gösteriyor. Yalnız olan insanlarda demans riski, yalnız olmayanlara göre daha fazla görülüyor. İnsanın tek başına olması, paylaşmaması, konuşmaması, hiçbir faaliyette bulunmaması ve içe dönük yaşaması, sinir hücreleri arasındaki iletişimi bozuyor. Arkadaş/partner edinme, sosyal hayatın içinde olma ve paylaşma hastalık riskini azaltıyor. Konuşma, sohbet etme ve içe dönük yaşamdan kurtulma nöronlar arasındaki bağlantıyı artırıyor.”
Öz bakım kaybına neden oluyor
Demansın, ‘sinsi başlangıçlı ve sürekli ilerleme eğiliminde’ bir hastalık olduğunu aktaran Çetin şöyle devam etti: “Hastalık teşhisten 5-10 yıl sonraya kadar ilerliyor ve öz bakım kaybına neden olabilecek seviyeye gidebiliyor. Hastalarda erken evrede unutkanlık ön plandayken, orta evrede kaybolmak, iletişim bozulması, kişisel hijyende azalma, yardım ihtiyacı, tekrarlayan sorular sorma görülüyor. Geç evrede ise yürümede güçlük, tam bağımlılık, çok yakınlarını bile tanıyamama, saldırganlık ve psikolojik bulgular gelişiyor.”
Çetin, günümüzde yaklaşık 50 milyon civarında olan demanslı hasta sayısının, 2050 yılında 150 milyona ulaşmasının öngörüldüğünü, demans hastalarının yüzde 60 ila 70’inin Alzheimer demansı olduğunu, bunu beyin damar hastalıklarına bağlı vasküler demansın izlediğini bildirdi.
Ayrıca, frontotemporal demans, Huntington hastalığı, Lewy cisimcikli demans ve mikst tip demanslar da bulunduğunu aktaran Çetin, “Alzheimer hastalığının genetik türleri daha genç yaşlarda ortaya çıkıyor. Genetik köken, hastaların yüzde 5’inde rol oynuyor” ifadelerini kullandı.
Ne yapmalı?
Dr. Nil Çetin, hastalığın tanısını belirlemede özel bir test olmadığını, hastanın öyküsü, klinisyenin detaylı incelemesi, kan testi ve görüntülemeler ile hastaya tanı konulduğunu belirterek şunları söyledi: “Tedavide kolinesteraz inhibitörleri ve memantin spesifik ilaçlar olarak karşımıza çıkıyor. Ek olarak, bu süreçte hastanın yaşadığı ortamın ve bakıcısının mümkün olduğunca sabit olması ve değiştirilmemesi, düşmenin önlenmesi gibi tedbirlerin de alınması büyük önem taşıyor.”
Demansın önlenebilir olduğunu aktaran Çetin kaçınmak için yapılması gerekenleri ‘okumak, bulmaca çözmek, sudoku, kağıt oyunları, satranç, puzzle, kelime oyunu gibi zihni aktif tutacak faaliyetler gerçekleştirmek, sosyalleşmek, sigara içmemek ve fazla miktarda alkol tüketmemek, egzersiz ve spor yapmak, kilo vermek, düzenli ve sağlıklı beslenmek, bol güneşe maruz kalmak, gıda ve vitamin takviyeleri almak (B, C, D, E vitaminleri), diğer sağlık sorunlarının tedavisi (hipertansiyon, diyabet, obezite, depresyon gibi), iyi uyumak, depresyondan uzak durmak’ şeklinde sıraladı.