Son zamanlarda Ak Parti iktidarı ile Amerika arasındaki mesafenin açılması , hatta birbirlerine ters düşmesi , ABD Başkanı Trump'ın Erdoğan'dan uzak durması ve bu doğrultuda gelişen bazı olaylar;
NATO İttifakı içinde birlikte yer alan Türkiye ve ABD'nin önümüzdeki günlerde daha sıcak ve daha çekişme ve çatışmalara sahne olacağının da habercisi.
Normal koşullarda NATO üyeliği statüsü çerçevesinde; iki ülkenin birlikte ve ortak hareket etmesi gerekirken son zamanlarda bir çok konuda ters düşmesi , önümüzdeki dönemde Türkiye'yi kontrole kararlı olan ABD'nin Türkiye'yi işgale doğru yöneleceği çizgisinde bazı kuşkuları kamuoyuna taşımaktadır.
ABD aslında şimdiye kadar hiç bir şekilde NATO üleliği çerçevesinde batı ittifakına dahil olan ülkelerle karşı karşıya gelmemeye ve ters düşmemeye çaba göstermiştir.
Bu çerçevede, benzeri bir ABD davranışının bugün de aynı doğrultuda gündeme gelmesi gerekmektedir.
Yani NATO üyesi iki ülkenin bu güvenlik şemsiyesi altında bir araya gelerek, çözüm üretmek üzere birlikte ortak hareket etmesi gerekmektedir.
Ne var ki son yıllardaki gelişmelerde İsrail lobisinin etkisine giren Amerikan yönetimi, giderek Ortadoğu'da Büyük İsrail Projesi'nin önünü açmak üzere ABD'nin Irak savaşı sırasında Kürtlere sağladığı büyük silah yapılanmasına ek olarak, aynı durumu Suriye'de de tekrar etmiş ve bu ülkede PKK ile PYD'ye 40 bin ton silah göndererek resmen Türkiye'ye karşı bir durum yaratmıştır.
İsrail'in Ortadoğu hakimiyeti için kurulmak istenen Kürt Federasyonu için, bugün yine İran'a yönelik bir savaşa hazırlandığı ve son yıllardaki terörist savaş üzerinden Türkiye'yi de bu savaşa çekmek istediği de görülmektedir.
NATO anlaşmasına göre, üyelerden herhangi birine açılan savaşta NATO üyesi olanı koruması gerekirken, ABD kontrolündeki NATO'nun Türkiye'nin Kuzey Irak üzerinden savaşa sürüklenmesine müdahil olmaması, Türkiye'de 40 bin kişinin ölümüne sebep olan bir terör olayında ABD'nin bu duruma seyirci kaldığı ve korumadığı, aksine Türkiye'yi tehdit edercesine para ve silah yardımı yaptığı da görülmüştür.
Dünya tarihinde görülmedik bir şekilde NATO gibi uluslararası bir örgütün, tek bir emperyal güç olarak ABD'nin emrine girmesi ve ABD'nin de siyonizmin merkezi olan İsrail'in yönlendirmesiyle hareket etmesi nedeniyle, NATO ittifakının bitme noktasına geldiğini görüyoruz.
Avrupa ülkelerinin de gelinen noktada, NATO'nun Kosova'yı işgalinden sonra bir ABD Truva atı durumuna gelmesinden şikayetçi oldukları görülmektedir.
Almanya ve Fransa, NATO'nun bir İsrail gücü haline gelişini gördükten sonra, bir 'Avrupa Ordusu'nu kendi güvenlikleri açısından zorunlu görmektedirler.
Zamanında SSCB tehdidine karşı bir savunma örgütü olarak kurulan NATO'nun , bölgede ABD işgali sonrasında Amerikan emperyalizminin özel ordusu konumuna dönüştüğü göze çarpmaktadır.
Bu çerçevede, Türkiye ikili bir durumla karşı karşıya kalmıştır. Ortadoğu'da emperyalist ve siyonist savaş devam ettiği sürece Türkiye, hem bir NATO üyesi olarak bölgedeki savaşa sürüklenmektedir.
Hem de bir bölge ülkesi olarak bu savaş tehdidinden zarar görmektedir.
ABD ve İsrail'in çıkarları için geliştirilen NATO politikaları, Türkiye'yi komşuları ile çarpıştırarak ülkeyi tehdit etmekte ve bu nedenle ABD ile Türkiye Cumhuriyeti karşı karşıya gelmektedir.
Amerika son dönemde hem Doğu Akdeniz'de, hem de Doğu Balkanlar'da askeri manevralar yapmakta ve bu çalışmalara Türkiye'yi davet etmemektedir.
ABD'nin buradaki savaş hazırlıkları , Ortadoğu'daki olayları yönlendirmeye zorlanırken; son zamanlarda EGE Adaları üzerinde Amerikan askeri varlığının arttırıldığı görülmektedir.
Bunun basına yansıyan fotoğraflarla ortaya dökülmesi ise, Türk kamuoyunda İran Savaşı öncesi NATO'nun bir Türkiye işgali görüntüsü olarak anlaşılmaktadır.
Basına ve medyaya yansıyan görüntüler, Türk kamuoyunu rahatsız etmekte; Lozan Antlaşması ilkelerine NATO ve ABD'nin uyum göstermemesi ve Türkiye'yi tehdit edecek boyutlarda sahil çıkartma harekatına kalkışması gibi Türkiye'ye yönelik bir işgal hazırlığı olduğu konusunda var olan kuşkuları haklı çıkarmaktadır.
Özellikle Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan'daki NATO hazırlıkları; ABD'nin NATO üzerinden bir İran Savaşı'na yöneldiğini, bu aşamada da Balkanlar ve İran arasındaki Türkiye'yi yeni bir işgal konumuna getirmektedir.
Unutmayalım; 1915 yılında İngiltere ve Fransa Çanakkale'de bir işgale kalkıştı ve daha sonra geri çekilmek zorunda kaldı.ABD'de de bugün 1915'te sürüklenmiş olduğu geri çekilme harekatıyla karşı karşıya kalabilir.
Ulusal kurtuluş savaşı sırasında, batı emperyalist ordularının Türkiye'yi işgal için geldikleri ve sonunda silahlarını bu topraklarda bırakarak kaçmak zorunda kaldıklarını , bugün batılı dostlarımıza hatırlatmakta yarar olduğunu söyleyebiliriz!