NURAY BAŞARAN
Başlık eminim herkese ilginç gelecek. Bu söz, şu andaki Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar için taa.. harp okullarından beri adeta ‘lakabı’ gibi söylenen bir cümle!
Sanırım bunu Hulusi Akar’ın yakın çevresi ve askeri camiada bir çok kişi biliyor. Belki bilen birkaç gazeteci de vardır ama bu güne kadar yazabilen olmadı .
Peki ben niye yazıyorum?
Marşandiz yüksek hızlı tren kazasıyla başladığımız, ‘Çukurambar Borsası’ yazı dizimizden fırsat bulup, TBMM’deki bütçe görüşmeleri sırasındaki CHP’li Özgür Özel ve Milli Savunma Bakanı arasında geçen tartışmayı bir türlü yazamadık.
Bu nedenle de bu olayı ‘ıskalamak’ olmaz diye düşünüp, bugün Özel ve Akar arasındaki tartışmanın kodlarını ve toplumda yarattığı etkiye değinmek istedim.
Aslında Özgür Özel’in o hali; (bana Manisa’lı olmasından mıdır nedir bilmem ama) Ak Parti iktidara geldiğinde, yıllarca çektikleri acıları çıkıp televizyonda konuşan, Ak Parti’nin ‘abi’ si ve ‘vicdanı’ olarak bilinen ve öyle kabul gören Bülent Arınç’ın o hallerini hatırlattı. Arınç , aynı zamanda hem kendi ,hem de vatandaşın acılarını öyle duygu yüklü anlatıyordu ki…
Özgür Özel de öyle…
Özel, hem acı çeken ve çektirilen komutanların sesi ve vicdanı oluyordu. Hem de sapla- saman karıştırılarak (ya da kripto Fetö’cüler marifetiyle) haksızlığa uğramış 15 Temmuz mağdurlarının sesini halkın temsil edildiği TBMM’de haykırıyordu.
Hatta biraz ileri bir cümle sayılsa bile (ki bence değil. Kapalı kapılar ardında konuşulan ama kimsenin duyduğu halde duymamış gibi yaptığı) o gece ile ilgili şüphe duyanlar için, Hulusi Akar’dan hesap sorar gibiydi TBMM’deki Özgür Özel’in konuşması.
Sadece Özgür Özel olsa iyi. Efsane komutan, ‘Kardak Kahramanı’ Emekli Albay Ali Türkşen de Oda TV’de kaleme aldığı makale ile Hulusi Akar’a bir başka şekilde haykırdı.
Elbette Hulusi Akar da TBMM’de cevap vermeye çalıştı.
Akar, 'Arkadaşlarını ziyaret etmeyen alçaktır. Hasdal'dan çıkmadım. Arkadaşlarımın hayatını kolaylaştırmak için her türlü riski aldım' dedi.
15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili ise, 'Saat 20.30 civarında içeri o alçaklar girdiler ve kafamıza tabancayı dayadılar, 'başımıza geçeceksin' dediler ve ben bunu reddettim. İçinizde, yatağa yattığınız zaman düşünün, kafanızda tabanca varken, ‘ hayır’ diyebilecek kaç kişi var? Denemeden söylemeyin'
Çok ilginç ve etkileyiciydi. Hepsinden önemlisi Akar, halkın karşısında ilk kez ‘o gece’yi böylesine anlattı. CHP sıralarından gelen tepkileri ise öyle haksız buldu ki, ‘Dinleyin, dinleyin, dinleyin…anlatıyorum’ diye haykırdı…
Peki anlatabildi mi?
1972'de orduya girdiğinde, ordunun tüm askeri öğrencileri gibi bir gün Genelkurmay Başkanı olmak isteyen birine, 2015'te bu hayalin nasip olduğunu söyleyen Özel, bu Genelkurmay Başkanı, şimdiki Milli Savunma Bakanı'nın, üniformayı çıkardığını, siyasileştiğini, bazı eleştirilere muhatap olacağını savundu.
Sayın Akar bu konuda ne düşünüyor bilmiyorum. Ama Atatürk’ün ordusunun başına geçen ve anlattığından anladığım kadarıyla, ‘başına silah dayandığında bile bildiriyi imzalamayıp, o gece darbeyi engelleyen Akar’a, elbette Türk halkı ve bizler minnet borçluyuz.
Ancak o hain darbe girişiminin geldiğini anlayamayan, ya da ‘çok geç’ anlayabilen bir komutan olarak da ne diyeceğimizi bilemiyorum.
Belki bir çok kişi de öyle…
Akar da bunu hissediyor olmalı ki haykırıyordu TBMM’de:
‘DİNLEYİN, DİNLEYİN ANLATIYORUM’ diye!
49 yıl sadece askerlik yapmış bir komutan siyasi olamıyordu. Kıvıramıyordu. 32 yıllık bir gazeteci olarak gördüğüm resim içimi acıttı.
Evet sayın komutan; önce komutan, sonra Milli Savunma Bakanı, lütfen ANLATIN!
O geceyi anlatın.
Türk halkı inanın o anlatımınızı bekliyor.
Bana göre asıl darbeyi ,DARBECİLERE KARŞI SİZ YAPTINIZ.
Anlatımınızdan ben bunu anlıyorum.
Ama daha iyi ve daha fazla anlatmanız lazım.
Anlatın Sayın Akar! Çıkın konuşun. Halka seslenin.
Lakabınız gibi akmanız bugün kaçınılmaz. Akın lütfen, Sayın Akar…Anlatın da kafalarda hiçbir soru işareti bırakmayın. Konuşun.