Herkesin 23 Haziran seçimlerinden sonra seçmenin, 'Erdoğan'a büyük uyarı' yaptığı şeklindeki ortak bakış açısından sonra, en çok merak edilen ise kuşkusuz Erdoğan'ın ne yapacağı.
Seçim gecesi İstanbul seçim sonuçlarını sadece Twitter üzerinden değerlendiren, erken saatlerde Binali Yıldırım'ın seçim sonuçlarını bu kez rakibinin kazandığını ilan etmesi, Erdoğan'ın önce yapacağı söylenen ancak daha sonra iptal edilen balkon konuşması ve hatta salı günü yapılan gurup konuşmasında da beklenen mesajları Erdoğan'dan duymayanların kafaları karışık.
Zira kapalı kapılar ardında, hem Davutoğlu'nun yaptığı teklife cevap vermeyen Erdoğan, parti kurmak istediği için kendisine gelen Babacan'a, 'Bu bizi yarı yolda bırakmak olmaz mı? Bize ihanet olmaz mı?' demiş. Babacan'ın, 'Ben partiyi kuruyorum. Size de sadece bilgi vermeye geldim' cevabını bile yakın çevresinde çok dillendirmeyen Recep Tayyip Erdoğan ne yapacağı merakla bekleniyor.
Seçimlerde her gün televizyona çıkan, miting yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, özetle seçimlerden sonra bir hafta hiç konuşmadı, hiç ekrana çıkmadı. Şimdi de bir süre yurt dışında.
Bu bir hafta içersinde seçim sonuçlarını değerlendirmemesi ve geleceğe dönük 'Türkiye ittifakı' ile yeni bir arayışa girmesi, Cumhur İttifakını geride bırakarak girdiği Türkiye ittifakı arayışında kuşkusuz MHP'nin devre dışı bırakılarak CHP ile bir koalisyon arayışını da öne çıkardı.
Nitekim dün gece de Erdoğan Japonya'dan, 'bu tür yenilgiler, bir bitiş değil bazen yeni bir diriliştir' diyerek mesajını verdi. Ayrıca Japon Gazetesi'ne verdiği röportajda da, Ekrem İmamoğlu'nun gerçekçi projelerine de destek vereceğini söyledi.
Seçimlerden sonraki süreçte de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın izlediği politika; seçimlerdeki gibi sert, saldırgan bir tutum olmadı. Daha diyalog içinde ve arayışında oldu. Üstelik daha İmamoğlu seçilmeden önce de seçim sonuçlarının ne olduğunun önemli olmadığını ve belediye meclislerinin Ak Parti’de olmasına vurgu yapması, Cumhurbaşkanı nezdinde yeni bir açılımın öne çıkacağını gösterdi.
Özellikle seçim öncesinde sürdürülen HDP'ye dönük sert yorumarın da kamuoyu tarafından değerlendirildiği bir noktada; Ak Parti'nin özellikle bölgesel konjonktürün savaş süreci içersinde Türkiye'nin karşısına dış problemler çıkartma olasılığının artması karşısında, hükümetin başının yani Cumhurbaşkanının bir iç mesele yaratmasından kaçınarak, Türkiye İttifakı çerçevesinde ana muhalefet Partisi'ne yakınlaşması Ankara kulislerinde, CHP ile bu doğrultuda bir koalisyonun gerekirse denenmesi gibi bir alternatifin üzerinde durulduğu, konuşulduğu ve tartışıldığı gibi bir yeni durumu gündeme getirdi.
Ayrıca Ankara kulislerinde; özellikle yargı reformuna öncelik verilip Barolar Birliği ile irtibat kurulması, Doğu Perinçek gibi devleti ve Cumhuriyeti savunan bir sol liderin ve partinin hükümetten yana tavır koyması ve hükümeti bu darboğazdan geçiş noktasında desteklemesi, aslında iktidar partisinin de böyle bir değişime hazırlıklı olduğunu, meslek kuruluşları ve partilerle Türkiye için ve Türkiye'nin geleceği için yeni ittifaklara girmeye hazırlıklı olduğunu da göstermektedir yorumları da yapılıyor.
Tayyip Erdoğan yurda döndüğünde CHP- Ak Parti koalisyonu görüşmelerine şaşırmayacağız. Tabii bölgesel gelişmelere bağlı olası durumlar ve eski alışkanlıklara dönme hazırlıkları da ayrı bir yazı konusu……