N Gazete İmtiyaz Sahibi Nuray Başaran'ın, 6 muhalefet partisinin yuvarlak masa toplantıları üzerine yazdığı 'Masadaki Tek Kadın Meral Akşener' başlıklı yazısı, Merhaba Dergisi'ne kapak oldu. İşte o yazı...
Malum son günlerde siyasi litaratüre giren bir ‘masa’ var. Ve o ‘masa’ mevcut yönetime ‘ git ‘deyip halkın yeni umudu olmak istiyor. Bir başka deyişle ‘Erdoğan Türkiye’si’ni değiştirmek için yola çıkanların oturduğu yeni siyasi mekan. Ve halka ‘bu masa, bu işi yapabilir’ demeye çalışıyor. Halkı da
buna inandırmak ve 2023 yılı seçimlerinde en çok oyu alarak iktidara gelmek istiyor. ‘masa’yı anlamak ve anlatmak için önce ‘masa’nın kuruluşuna
bakmakta yarar var. Eee ‘masa’nın da kendine göre bu süreçte bir
tarihçesi oluştu. Malum, 6 parti bir araya gelmeye karar verdi.
Önce yapacakları ilk toplantıda, nasıl ve neye göre oturulacakları sorun
oldu. Bu medyaya sızınca, karşımıza değişik öneriler çıktı. Alfabetik sıradan, parti büyüklükleri ve hatta partilerin kuruluş tarihlerine göre bile oturma düzeni
konuşuldu. Sonunda ‘masa’nın ‘yuvarlak’ olmasına karar verildi. Bu konuda ‘sorun’ yarattığı söylenen lider de ‘her şekilde otururum’ deyince ; herkesin eşit görüneceği bir model bulundu: ‘masa’, ‘yuvarlak’ olacaktı… ‘masa’nın en rahat sandalyesi CHP’nin koltuğuydu. Zira CHP, hem ‘masa’nın en büyük,
hem de en eski partisiydi. İster kabul edilsin ister edilmesin, üstelik de bu ‘masa’nın kurucusu Kemal Kılıçdaroğlu’ydu. Ancak ‘masa’nın en güçlü
Cumhurbaşkanı adayı olan Kemal Kılıçdaroğlu için, ‘masa’ya oturan 6
parti açıkça kabul ilanı yapmadığı için, Kılıçdaroğlu’nun sandalyesi de
masanın başında değildi. Ayrıca bu masanın başına oturmak, Kemal Bey’in kişiliğine de uygun değildi. Zor oldu ama sonunda 6 parti
‘masa’yı kurdu. ‘Masa’da ilk madde, ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ di.
Elbette bu, ‘masa’da sorunsuz kabul edildi. Zaten daha önce de üzerinde
çalışılmıştı.
İkinci talep; yapılacak seçimde 6 partinin grup kurabilecek duruma
gelme isteğiydi. Böylece oyu yetmese de 20 milletvekili olan her parti, hem grup kuracağı için kimlikli hale gelecek, hem de hazine yardımından
faydalanarak ekonomik olarak da güçlenecekti. Zaten ‘masa’yı kuran CHP, geçmişte bu konuda yeni kurulan İYİ Parti’nin seçime girebilmesi için İYİ Parti’ye 15 vekilini verdiğinden dolayı da tecrübeliydi. Tam da bu noktada , kafalar biraz karışmış olsa da, parti içinde itirazlar olsa da aynı masada 6 partinin toplandığı ‘masa’nın toplanması kadar dağılması da bu saatten sonra
kolay değildi. Peki kimin için zor, kimin için kolay? Net söylemekte fayda var:
Bu ‘masa’dan kim ayrılırsa, bundan sonra artık yok hükmünde. Demek ki ayrılık zor! Peki kim kimin ayağına basar? Kimin canı yanar? Öncelikle söylemek gerekir ki, şu anda bütün ayaklar CHP’nin ayakları üstünde. Ve herkes ayağını haliyle ittifakın en güçlü ortağı olduğu için CHP’ye basmak istiyor. CHP ise bütün ayakları alta alıp, üste çıkarak Cumhurbaşkanı olmak
istiyor. Şimdi gelelim ellere: Masa ‘yuvarlak’ olunca, eller masada tedirgin ve rahat durmuyor. Herkes ‘masa’nın sakinlerinin bir an önce adayının elini havaya kaldırmasını merakla bekliyor. Bu konunun en meraklısı da malum
Ak Parti. Bu arada Cumhurbaşkanı olmak için dışarıdan uzanan elleri de
görmemek olmaz. Zaman zaman bu eller ciddi kafa karıştırsa da, dışarıdan ‘masa’ya uzanmak için çaba sarfeden eller, -zaman içinde el fazla
uzadığından mıdır nedir bilinmez ama- şimdilik yara bere içinde! Allah korusun seçim zamanında yapılacağına göre, bu süreçte bu yara ve bereler inşallah kangrene dönüşmez. Eller demişken; Masadakilerin ellerinde ne
olduğunu henüz kimse bilmiyor. Kim halka ne verecek? Hangi projeler devreye girecek? Bilinen tek şey, ‘masa’dakilerin hepsinin ‘iktidar-zede’ olduğu!
Ancak ilk kez halkın mağduriyeti, siyasetin ve siyasetçinin mağduriyetinden daha fazla olduğu dönemleri yaşıyoruz. Ekonomik sorun kitleleri boğmuş.
Ekonomik krizin, sosyal krize dönüşmesi ince bir çizgi. Aslında ‘masa’nın sağı ve solu da çok önemli. Ancak bu ‘masa’ yuvarlak olduğundan , herkes için ‘Merkez’ algısı oluştu demek yanlış olmaz. Tam ‘merkez’de olmak önemli ve
büyük kazanım derken; masanın altına yerleştirilen ya da masanın altına itilen HDP gerçeğini görmeden ilerlemek, eksik ve yanlış olur. Peki yerel seçimlerde
muhalefetin arkasında duran, iktidara Öcalan mektubu yazdıran, fırsatını bulduğunda ‘Dolmabahçe açıklaması ‘ yaptıran HDP, masanın altında kalır mı? Masanın altında kalırsa, rahat durur mu? Masanın üstüne çıkabilir mi?
Masanın altından ‘tüyerse’ ne olur? Bu konuda hem endişe, hem de sorular çok…Cevaplar ise henüz net değil. Yazımızın başlığına dönersek.
Aslında ‘masa’nın bir de ‘as’ı var. Zira o, ‘masa’nın tek kadın lideri: Meral Akşener! Kimilerine göre, bugün ‘Türk Kadını’nın siyasette en çok temsil eden kadın ve siyasi gür. Bu nedenle kadın oylarını çok rahat konsolide edebilir. Kimilerine göre de, tavır ve duruşuyla ‘erkeksi’. Bu konuda yorum okuyucunun.
Ankara kulislerine göre, kurulduğunda halkın ümidi olan İYİ Parti başlangıçta yönetim kadrosunu ‘merkez’e oturtamadığı için ‘kadük’ kaldı. Ancak mevcut düzende bugün sağ kesimin en büyük toplanma yeri. Bu durum ve psikoloji de zaten şu anda parti bünyesine çok hakim olmuş durumda. İYİ Parti genel Merkezi şimdiden iktidar psikolojisine girmiş ve bazı yöneticilerin odasında, ‘biz zaten iktidara geliyoruz. O zaman görecekler’ cümleleri havada
uçuşuyor… Tam bu noktada, Meral Hanım’a Ak Parti’nin yaşadığı ‘güç
zehirlenmesi’ni ve sonuçlarını buradan hatırlatmakta fayda var. Elbette ‘masa’da zaman zaman hem kadın olması , hem de sağ seçmenin
temsili noktasında, ‘masa’nın Cumhurbaşkanı adayını belirleme noktasındaki güç gösterileri karşılık bulsa da, sonuçta gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir gücü olmasından mıdır bilinmez ama Time dergisi’nin kapağına taşıdığı gibi , bugün bu konuda tüm ‘ok’lar Kılıçdaroğlu’nu gösteriyor..
Akşener’e gelince; hem sağ kitle, hem kadınlar , hem de ‘derin devlet’
temsili ile CHP liderinin oy büyüklüğü ile yarışabilir durumda demek yanlış olmaz. Bu nedenle olsa gerek ki zaten kendisine o rolü biçti ve: ‘Ben
başbakan olacağım’ dedi. Evet ‘masa’nın tek kadını Meral Akşener yeni başbakan adayımız! Ancak bir zamanlar kendisinin başbakanı olan Tansu Çiller’in yeniden siyasete dönme çabaları, bu konuda yeni sayfaların
açılacağının da işaretini veriyor. Zira Ankara kulislerinde, hem devletin derinleri ile ilişkisi, hem de NATO’nun ‘First Lady’si olarak dillendirilen yeni kulislere göre; bölgedeki dengeler Akşener’i ya çok güçlendirecek ya da 2023’te siyasi ‘jübile’ yapmasına neden olacak. Zira bölge yangın yeri.
3. Dünya Savaşı senaryoları yazan dünya devletleri, bölgede Türkiye’nin nerede yer alacağına göre, Türkiye’de hangi fitili ateşleyeceklerine karar verecekleri açıkken , bu iktidara hangi ‘masa’nın oturacağını da bir nevi belirleyecek. Gördüğünüz gibi şu anda bilinmeyenler çok. Herkesin hayalleri var…Ama hangisi gerçekleşeceği belli değil. Bilinen tek gerçek: halkın ‘tencere’ sindeki sorun! Hem de çoookkk büyük sorun… Seçmen bu kez, ne liderin kadın olmasına, ne muhafazakarlığa, ne sağ ve sol ideolojiye değil, eve
ekmek getirebilmenin doğru yolu için oy kullanacak. Bizden söylemesi!