Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)'nde AKP Grup Toplantısı'nda konuştu. MHP lideri Devlet Bahçeli'ye şükranlarını sunan Erdoğan, "Sevgili Kürt kardeşim, vatanına, kardeşlik hukukuna sahip çıkmanı istiyorum. Gel, Türkiye Yüzyılı'nı birlikte inşa edelim" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP Grup Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Aziz milletim, değerli vekiller, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Sizlerin vasıtası ile ekranları başında bizleri takip eden vatandaşlarıma selamlarımı gönderiyorum. 29 Ekim sevinci çeşitli tören ve etkinliklerle, büyük bir gururla yaşandı. Bayram sevincimizi paylaşan herkese, tüm liderlere buradan teşekkür ediyorum. Milli mücadelenin şehit ve gazilerini, tarihimiz boyunca vatan savunmasında kahramanca çarpışan tüm şehitlerimizi, tüm yiğit gazilerimizi bir kez daha rahmetle yad ediyorum.
"TUSAŞ ÇALIŞANLARINI DAHA AZİMLİ GÖRDÜM"
Geçen hafta Cumhuriyetimizin en büyük kazanımlarından biri olan TUSAŞ'ın tesislerine yönelik alçakça bir terör saldırısı oldu. Bu saldırıda şehit düşen kardeşlerimize de rahmetler diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun. Yaralılarımıza acil şifalar temenni ediyorum. Dün TUSAŞ'ı ziyaret ettik, çalışanlarla kucaklaştık. Yerli milli helikopterimiz T625 GÖKBEY'in ilkini törenle Jandarma Genel Komutanlığı'mıza teslim ettik. Yıl sonu gelmeden iki GÖKBEY'i daha jandarmamıza teslim etmiş olacağız. 2026'da toplam 20 adet GÖKBEY helikopterimizin farklı kurumlarımıza teslimatını gerçekleştireceğiz. TUSAŞ çalışanlarımızı daha azimli gördüm, gözlerinde adeta bir adanmışlık duygusu vardı. Hainlere rağmen daha fazla üreterek, çalışarak şehit arkadaşlarının ruhlarını şad etmeyi sürdüreceklerine inanıyorum.
"BU CUMHURİYET, TÜRK'ÜN DE KÜRT'ÜN DE CUMHURİYETİDİR"
Cumhuriyet milletimizin ortak kararı olarak vücut bulmuştur. Cumhuriyet, belli bir şahsın, belli bir zümrenin, belli bir kitlenin, belli bir mezhebin, etnik kökenin Cumhuriyeti değildir. Bu Cumhuriyet, zenginin olduğu kadar yoksulun da Cumhuriyeti'dir. Bu Cumhuriyet, Alevi'nin de Sünni'nin de Cumhuriyeti'dir. Sağın da solun da Cumhuriyeti'dir. Bu cumhuriyet, Türk'ün de, Kürt'ün de cumhuriyetidir. Bu cumhuriyet ben Türkiye Cumhuriyeti'nin onurlu bir vatandaşıyım diyen Laz'ın, Çerkez'in, Rum'un yani herkesin cumhuriyetidir. Bu vatana bağlı kimsenin cumhuriyetle bir sorunu yoktur. Bu Cumhuriyet, 'Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin onurlu vatandaşıyım' diyen vatan topraklarında yaşayan herkesin Cumhuriyeti'dir. Bu Cumhuriyet hepimizin eseridir. Bu Cumhuriyet 85 milyonun tamamının Cumhuriyeti'dir.
"KARDEŞLİĞE EN BÜYÜK ZARARI VERDİLER"
Sevr'de 'Haritanız bu olacak' dediler, 'Biz haritamızı kendimiz belirleriz' dedik. Geçtiğimiz 1 asır boyunca yaşadığımız sorunlar, Cumhuriyet'ten değil, ona ihanet edenlerden kaynaklanmıştır. Cumhuriyet fikrinin arkasına saklanarak ayrımcılık yaptılar, zulmettiler, ötekileştirdiler. Bu ülkenin huzuruna, birliğine, dirliğine, kardeşliğine en büyük zararı verdiler. Aziz milletimiz her şeyin farkında. Milletimiz tüm olumsuzluklara rağmen hem Cumhuriyet fikrine, hem de TBMM'ye sımsıkı sahip çıkmış, korumuş, kollamıştır.
"TÜRKİYE SIRADAN BİR DEVLET DEĞİLDİR"
Şehitlerimizin kanından rengini alan al bayrağımızla, birliğimizin, kardeşliğimizin temel metni olan İstiklal Marşı'mızla cumhuriyet aydınlık geleceğimizdir. Cumhuriyet ruhunu korumaya, kollamaya devam edeceğiz. Yakın coğrafyamızdaki bazı ülkeler aynı başarıyı gösteremediler. Osmanlı bakiyesi coğrafyada 1 asırdır kan, gözyaşı, savaş, çatışma dinmiyor. Türkiye de bu kaostan ister istemez etkileniyor. Hata şuradadır. Coğrafyamızdaki kaosa bakanlar, korkmuşlar, ürkmüşler, tedirgin olmuşlar ve cumhuriyetimize ürkek bir kuş muamelesi yapmışlardır. İç düşmanlar üretmeye yol açmıştır. Bu milletin her bir ferdi, özellikle gençlerimiz şunu iyi bilmeli. Türkiye sıradan bir devlet değildir. Biz 29 Ekim'de ilk defa tarih sahnesine çıkmış değil, sahneye yeniden çıkmış bir milletiz. Kuşkusuz 29 Ekim çok önemlidir. Tarihin kritik bir dönüm noktasıdır ancak bu aziz millet, yüz yıllardır, bin yıllardır hem tarih sahnesinde var olan hem de tarih yazan, tarih yapan bir milletdir.
"BU CUMHURİYET KORKMAZ"
Şanlı zaferleri ile yeryüzünde başı dik, gururla yürümeyi hak eden yegane millet bizim milletimizdir. Bu millet mazlum ve mağdurların, ezilenlerin, kimsesizlerin, tüm insanlığın umudu bir millettir. Unutmayın, düşersek yeniden doğruluruz. Yanarsak küllerimizden yeniden doğarız. Yıkılırsak yeniden dimdik ayağa kalkarız. Kolumuzu, kanadımızı kesseler daha gür, daha köklü, daha güçlü bir fidana dönüşürüz. Kimse bizi yanlış bellemesin. Hele hele bu milletin hiçbir ferdi korku, ümitsizlik, karamsarlık içinde olmasın. Onun için söylüyorum. Bu cumhuriyet korkmaz. Korku, cumhuriyetimizin bir vasfı asla ve asla olamaz.
"SAVUNMA SANAYİNDE AYAĞA KALKTIK"
Hatay'da bir yeniden diriliş var. Yeniden ayağa kalkış var. Şimdi diğer illerimizi ziyaret edeceğim. Bize durmak yok, biz yine küllerimizden dipdiri ayağa kalkarak yola devam edeceğiz. Tek başına savunma sanayiinde elde ettiğimiz mesafe bile ülkemizin nereden nereye geldiğinin en anlamlı göstergesidir. 23 yıl önce biz neredeydik, şimdi neredeyiz? Yüzde 80. Terör, bütün her türlü gayretleriyle saldırmasına rağmen şu anda yüzde 80'i yakaladık ve değişik alanlarda hamdolsun savunma sanayiinde ayağa kalktık. Belli dönemlerde cumhuriyetin öz evlatları ayrımcılığa, dışlanmaya maruz kaldılar, görmezden gelindiler. Ötelendiler, hırpalandılar. Elbette çok güzel günler de gördük ama ondan daha fazla hüzün gördük, acı gördük, gözyaşı gördük, baskı gördük. AK Parti'mizi 2001'de kurarken en büyük hedefimiz devlet ile milleti kucaklaştırmak, cumhur ile cumhuriyeti buluşturmaktı.
"SIRTIMIZDAN HANÇERLENDİK"
Kardeşliği büyütmekten asla vazgeçmedik. Göreve geldiğimizde ülkemizin tamamıyla birlikte Doğu ve Güneydoğu illerimizde ciddi bir ihmalkarlık söz konusuydu. Hiç kimse inkar edemez ki Doğu ve Güneydoğu illerimize altyapısı ile üstyapısı ile üretimi ile tarihin en büyük yatırımlarını biz yaptık. Bunu yaparken dedik ki terörü ve terörün ürediği bataklığı kurutacağız, kardeşliği büyüteceğiz. Aradan geçen 22 yıl boyunca aynı istikamette sarsılmadan yürüdük ve yürüyoruz. Türk ile Kürt'ün kardeşliğini büyütmek için ne yapılması gerekiyorsa, nasıl yapılması gerekiyorsa hemen hepsini yaptık, denedik, tecrübe ettik. Her seferinde karşımıza bir duvar, ihanet çıktı. Sorundan beslenenler, sorunun çözülmesine engel oldular. Terörün bitmesini istemediler. Şiddetin sona ermesine rıza göstermediler. Türkiye'nin her alanında büyüyeceğini görenler kardeşliğin önüne set çektiler, tuzaklar kurdular. Gizli aparatlarını harekete geçirdiler. Çok bedel ödedik, çok ihanet gördük. Sırtımızdan birilerinin dediği gibi maalesef hançerlendik.
"DEVLET BEY TARİHE İSTİKAMET ÇİZEN BİR LİDER"
15 Temmuz darbe girişimi sonrası Cumhur İttifakı'nı kurarak hem devletimizin gücüne güç kattık hem de milletimize özgüven kazandırdık. Buradan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye tüm MHP camiasına, grubum adına selam ve şükranlarımızı tekrar ifade ediyorum. Devlet Bey, tavır, konuşma, söylem ve siyasetiyle, cesur çıkışları ile daima tarihe not düşen, tarihe istikamet çizen bir lider. Milliyetçiliğin ne olduğunu en açık, en sarih, en çarpıcı şekilde izah etmiştir. Son çağrılarını bu çerçevede okuyanlar tarihi fırsat penceresini görmekte ve heyecanlanmaktadır.
"BİZİM MUHATABIMIZ MİLLETİMİZDİR"
Ortak çıkarlar yerine şahsi gündemleri peşinde olanlar tutarsızlık ve boş laf bataklığında çırpınıyor. Bizim muhatabımız milletimizdir. Milletimizin de Türkiye'nin terör kamburundan kurtulması, dünyada ve bölgesinde yaşanan istikrarsızlıklardan uzak kalması noktasında gereken adımların atılması yaklaşımımızı desteklediklerini biliyoruz. Bizim Irak ve Suriye'nin kuzeyindeki bölücü terör örgütüne, Kandil'deki terör baronlarına hiçbir çağrımız yoktur, olamaz. Israrla bizimle muhatap olma gayretleri, kendilerini patronlarına ispat etme çabasından başka bir şey değildir.
"TERÖRÜN KÖKÜNÜ KAZIYACAĞIZ"
TUSAŞ'a yapılan saldırı göstermiştir ki teröristin anlayacağı tek dil terörle tavizsiz mücadeledir. Terörle mücadelemizi kararlılıkla sürdürecek, tehdit nereden geliyorsa mutlaka kökünü kazıyacağız.
"SAYIN ÖZEL'İ TEBRİK EDİYORUM"
Türkiye'nin terörü destekleyen, arka çıkan, terörün sözcülüğünü yapan oluşumlara taviz vermesi, bunlara göz yumması mümkün değildir. Terörle siyaset, şiddet ile demokrasi yan yana gelmez. Bir koltukta terör diğerinde sivil siyaset taşınmaz. Hukuk ve demokrasi içine girmeyen karşılığını alır. CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel'e de takdirlerimi iletiyorum. AK Parti olarak, kurulduğumuz andan itibaren söylediğimizi 'Devlet herkesin devleti olmalı, herkesi eşit kucaklamalı'. Siyasetimizi 23 yıllık bir gecikmeden sonra olsa da kardeşliğe katkı sağladığı için Sayın Özel'i tebrik ediyorum. CHP'nin Sayın Özel'in Genel Başkanlığı'nda doğru yerde duracağına, kardeşliğin safında yer alacağına inanmak istiyorum.
ESENYURT BELEDİYE BAŞKANI'NIN GÖZALTINA ALINMASI: 'ATTIĞIMIZ ADIMLARDAN GERİ DURMAYACAĞIZ'
Hukuksuzluğun olduğu yerde adalet olmaz, hukuksuzluğun olduğu yerde adil yönetim olmaz. Bunları öğrenmeye mecbursun. Terör örgütü mensupları Esenyurt'u kasıp kavururken bundan rahatsız olmayacaksın. Mevcut yönetime destek vereceksin. Attığımız adımlardan geri durmayacağız. Sayın Özel, benim Kürt kardeşim bölücü terör örgütü üzerinden sahnelenen oyunu görmektedir.
"SEVGİLİ KÜRT KARDEŞİM, BU ELİ SIMSIKI TUT"
Sayın Devlet Bahçeli'nin, MHP'nin tüm vücudunu taşın altına koymasıyla fırsat penceresi açıldı. Siyaset kurumu tarafından çok iyi değerlendirilmeli. 85 milyon olarak aşımız bir, ekmeğimiz bir, kıblemiz bir, vatanımız, toprağımız bir. Marşımız bir. Devletimiz bir. Mazimiz bir. Sevgili Kürt kardeşim, senden bu eli sımsıkı tutmanı bekliyorum. İsrail'in aparatlığını, emperyalistlerin uşaklığını aradan çekip çıkarmanı istiyorum. Sevgili Kürt kardeşim, imanına, vatanına, toprağına, ezanına, kardeşlik hukukuna sahip çıkmanı istiyorum, Gel, Türkiye Yüzyılı'nı birlikte inşa edelim diyoruz. Gel, cumhuriyeti birlikte esenlik yurdu yapalım diyoruz. Yumruklarını sıkanları aradan çıkartalım diyorum. Gel, terörü meşrulaştıranların, sırtını dağa verenlerin altındaki zemini boşaltalım diyorum"
O SORUYU PAS GEÇTİ
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması ardından bir muhabir, "MHP Lideri Devlet Bahçeli terörist başı için umut hakkından bahsetti. 'Meclis'te konuşsun' dedi. Böyle bir şey söz konusu olur mu? Umut hakkı..." şeklinde soru yöneltti. Erdoğan muhabirin sorusunu pas geçerek "Evet şöyle açalım" sözleriyle yürüdü.
ÖZGÜR ÖZEL'DEN 'TEŞEKKÜR' YANITI: YANLIŞ ZEMİNDE VE YANLIŞ BİÇİMDE YAPILDI
Özgür Özel yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Bugün Sayın Erdoğan kürsüdeydi. Herhalde 14 gün sonra, 7 gün gecikmeyle Bahçeli'nin açıklamalarını değerlendirdi ve sahiplendi. Bazı 'Erdoğan'dan bir şeyler duymak isterdik' gibi yaklaşımlar oluyor. Daha ne duyacaksınız? Bahçeli'nin tutumunu överken, her sözünün altına imza atmıştır, bitti o. Erdoğan'ın pozisyonu Bahçeli ile aynı pozisyon. Bana da teşekkür etmiş. 'Ülkenin birliği, bütünlüğü, kardeşliğiyle ilgili Kürt sorununa yönelik tutumundan yönelik memnuniyetlerini ifade ediyor. Şu kadarını söyleyeyim. Bazen derler ya 'Beni bir kişi anladı, o da yanlış anladı' diye.
Sayın Erdoğan, milyonlar anladı, sen anlayamamışsın. Teşekkür önemli, ben de isterim teşekkür etmek. Ama bir kişinin meselesini, o kişinin özgürlüğüyle ilişkilendirip, getirip de Meclis'te konuşturup bir meseleyi kökünden halledeceğini düşünen önerme eksik bir önermedir ve felaket önerecek bir önermedir. Sorunu görmeyen ve çözmeyecek bir önermedir. Ben Türkiye'de 'Kürtler sorunum var diyorsa vardır' noktasındayım. O sorunun olup olmadığına Meclis'in bakması noktasındayım. Hiçbir siyasi parti dışlanmadan konuşulmalı, demokrasi eksenli çözüm üretilmeli noktasındayım. Ben Meclis'i adres gösteriyorum. Devlet Bey ve sen Öcalan'a adres diye Meclis'i gösteriyorsun. Ben silah bırakılacaksa, kan akmayacaksa, annelerin gözyaşı dinecekse, kim konuşacaksa konuşsun her aktörün katkısı alınsın. Ama bir aktörü aktörleştirip, bir sorunu yok sayarsanız bana teşekkür etmeniz ya beni dinlemediğinizi, anlamadığınızı ya da benim koyduğum perspektif yerine Öcalan odaklı bu durumu kendinizin de sürdüreceğinizi, geçmişte de anlaştığınızı falan gösteriyor. Bu demokratik değil, doğru da değil.
Biz bir kez daha söylüyoruz. Meclis'in merkezde olduğu şeffaf, adil, toplumsal mutabakata dayalı bir çözümün tarafıyız. Ben şehit annelerinin, çocuklarının, gazilerin gözüne bakamayacağım, onların da rızasını alıp 'Kan akmasın diye bu kadarına olur' dedikleri süreci zaman içinde örgütlemekten yanayım. Budur cesaret. Diğeri, olmadık önermelerle gündemi karıştırıp da toplumsal tepki yaratıp da bir yeni başarısızlık sürecinin örgütlenmesi doğru iş değildir. Kabalık etmeyeceğim. Her teşekkürün bir değeri vardır ama bu teşekkür yanlış zeminde ve yanlış biçimde yapılan bir teşekkürdür. Bana teşekkür edecekseniz, 'Özgür Bey dediğiniz doğru, bu işi Meclis'i odağı alalım, milletin desteğini de devleti gücünü de her aktörün sözünün kıymetini de değerlendirelim, gelin bu işi çözelim, memleketi çok daha iyi bir noktaya getirelim' demeli...
Harcanan para emeklinin, emekçinin bulamadığı paraların milyon katı. Her şey bir yana. Bir annenin gözünün yaşını dindirmek her bir siyasetçinin ömrü boyunca yapabileceği en hayırlı işken, buna odaklı bir iş yapmak lazım. Ama bu işi böyle yapmamak lazım. Biz bu ülkeyi sahipleniyoruz, bu ülkenin bütün sorunlarını sahipleniyoruz. Bu ülkedeki bütün yurttaşların kendini eşit, haklarını tam kullanabilen, güvende hissettikleri ve artık herkesin belli bir varlık seviyesine kavuştukları Türkiye'yi inşa etmek ihtiyaç. Bunu yapmadığımız sürece her siyasetçinin boğazından geçen her lokma haramdır. Ülkede bu kadar eşitsizlik, haksızlık varsa, o makamlarda oturup bunu söylemiyorsak boğazımızdan geçen her lokma haramdır. Hiçbir partiyi ayırmadan söylüyorum."