Öğretmenlik Neden Kutsaldır?

Bestami Bozkurt

Öğretmenlik kutsaldır.

 

Bu söz toplumlarda klişeleşmiş gibi görünüyor.

 

Peki neden kutsaldır öğretmenlik?

 

Öğretmenliğin öncelikle “öğreten insandır” formundan kurtarılması gerekir.

 

Öğretmen öncelikle yaşar ve yaşadığını hissettirir. Hissettirdiğini aktarabilendir öğretmen.

 

Öğretmen bu dünyada insanca yaşamanın, onurlu yaşamanın bedelini ödemiş kişidir ve karşısındaki öğrencilerine bunu öğretmez, bunu hissettirir. Bu hisle öğrencileri istenilen formata dönüştürmeyi başarabilendir öğretmen.  

 

En büyük öğreti histir. Hissetme olmaksızın eğitim ve öğretim olmaz.

 

Bazen bir şeyi bilirsiniz ancak onu yapmazsınız. Doğru olduğunu bile bile insan neden yanlışını yapar? Sigara içmenin zararlarını bilen çok sayıda insan bunu yapmaya devam eder, neden?

 

Bir öğreti olarak sokulmuştur zihnine.

 

Halbuki bir histeriler ağı olarak işlenseydi şu anda sigara içmeler çok daha az olacaktı.

 

Hiçbir yasaklamanın sigarayı önleyemediğini bizzat yaşayarak gördük. Demek ki hissi kablel vuku olarak yani olmadan önce bir önsezi olarak hissettirip deneyimlemeden yapmasını önleyebilendir öğretmen.

 

Öğretmenlik ABECE öğreten değildir yalnızca öğretmenlik doğru yaşamaya adanmış ve bu adanmayı da karşısındaki kitleye sınıfına göre hissettirerek aktarabilen kişidir.

 

Öğretmenlik adanmış bir ömür demektir.

 

Kutsalları hissettiren ve onları yaşatan kişinin adı öğretmendir.

 

En büyük sermayesi öğrencileri olan kişidir öğretmen.

 

Bir toplumun eğitimini elinden alırsanız o toplumun varlık nedenini elinden alırsınız ve o toplumu her açıdan yok etmeye başlarsınız.

 

Tabula rasa olan insan zihnini şekillendiren ve istendik forma sokan kişinin adıdır öğretmen.

 

Okuma yazmayı okullarda öğreniriz, matematiği,  tarihi, coğrafyayı, fiziği, kimyayı ve daha nice bilim dalını okullarda öğretmenlerimiz vasıtasıyla öğreniriz.

 

Bir hikaye anlatalım mı?

 

Bir gün çocuğun birine bal yemek yaramıyormuş ve kadın ne yaparsa yapsın çocuğun bal yemesini bir türlü engelleyemiyormuş. Sonunda bilgeye başvurmuş. Bilge çocuğu görünce kadına demiş ki şimdi git 40 gün sonra gel. Kadın anlam verememiş ve 40 gün sonra gelmiş.

 

Bilge çocuğa demiş ki “evladım bal sana yaramıyor bir daha bal yeme!”

 

Kadın anlam verememiş, bilgeye sormuş. Neden 40 gün önce bunu söylemedin de 40 gün beklettin bizi?

 

Bilge çok ibretlik bir cevap vermiş:

 

“Geldiğiniz günün sabahında ben de bal yemiştim. Sözlerimizin etkili olmasını istiyorsak öncelikle söylediğimiz şeyi biz yapmayacağız. Eğer 40 gün önce ben çocuğuna bal yememesini söyleseydim etkili olmazdı ve çocuğun bal yemeye devam ederdi. 40 gün olmasının hikmeti de 40 gün sonra yediğin şeyi vücuttan atarsın dolayısıyla bedenimde bal kalmadı ve bu şekilde söyleyince çocuğunda benim sözlerim etkili olacaktır.”

 

Kısa zamanda görüldü ki çocuk bal yemeyi bıraktı.

 

Maatteessüf…

 

Öğretmenlik tüm toplumlarda içi boşaltıldı. Geçim sıkıntısı çeken öğretmenler farklı işler yapmaya başladı bu da zamanla öğretmene olan güvenin erozyona uğramasına sebep oldu.

 

Öğretmenlerin geçim sıkıntısı çekmelerinin önüne geçmeliyiz.

 

Öğretmenleri yalnızca kültürle, bilimle, sanatla uğraşmaları için sistem geliştirmeliyiz. Bu sistemle yeknesak bir zihne sahip öğretmen modülünden kapsayıcı fikirlere sahip öğretmenleri inşa etmeliyiz.

 

Öğretmenleri tüm mesleklerden layüsel hale getirmeliyiz.

 

Salgın nedeniyle okullar online eğitime geçti. Ancak haberlere yansıyan birkaç görüntü internet sorununun olduğunu, çok çocuklu ailelerin yeterince teknolojik donanıma sahip olmadığı için online eğitimde aksaklıklar yaşadığı, köylerde internetin ve teknolojik yetersizliklerin oluşu, sadece köylerde değil şehirlerde de benzer sorunların olduğunu görüyoruz.

 

Benzer sorunları geçen yıl Mart’tan itibaren de yaşamıştık.

 

Şöyle bir şey olsa anlayacağız:

 

15 günlük karantina olsa ve herkes evde kalsa tamam bu salgının önünü keser diye düşüneceğiz.

 

Okulların online olması sanki tüm salgının kaynağı okullarmış gibi bir algı oluşturuyor. Halbuki en bilinçli yerler okullardır. Bizzat bunu araştırmalar ortaya koydu. Okullarda covid vakasının olduğu doğru ancak sadece okullara yönelik atılmış böyle bir adımın ileride oluşacak telafisi olmayacak eğitim açığını kapatmakta bir hayli zorluklar yaşayacağız.

 

Ya her yer kapanmalı ya da  okulları online eğitimden kurtarmalıyız.

 

Hele geçen yıl 1. Sınıf okuyanlar Mart’tan sonra kayıp zaman olarak telafisi çok zor bir açık bırakarak 2. Sınıfa geçtiler.

 

1.Sınıf öğrencisine nasıl bir online eğitim verebileceksiniz?

 

1.Sınıf öğrencileri halen oturmayı, sınıf kurallarını öğrenmeyi, öğretmenini tanımayı, arkadaşlarıyla uyum kurmayı ve hayatı öğrenmeyi gerçekleştirirken online eğitimle bunu nasıl sağlayacaksınız?

 

Daha fazla zaman geçirmeden en azından şimdilik 1. Sınıfları yüz yüze eğitime almalıyız.

 

Salgın geçer eğitimdeki açık kapanmaz.

 

Tüm eğitim ve öğretim için dirsek çürüten, kendini mesleğine adamış öğretmen meslektaşlarımın gününü kutlar hayırlara vesile olmasını dilerim. İyi ki varsınız!

 

linkedin.com/bestami-bozkurt

BESTAMİ BOZKURT

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.