Nedense anlayabilmiş değilim.
Sokaklar hınca hınç insan dolu.
Çoğu maskesiz...
Hastane önleri alabildiğine insan kalabalığı...
AVM'ler o kadar lazım ki en başta faaliyete geçti.
Sahiller, plajlar virüsten müstesna tutulmuş. Farklı bir dünyaya giriş yapan insanlar plajlarda salgını unutmuş.
Sanayii tıkır tıkır işini yapıyor.
Fabrikalar gürül gürül üretim halinde...
Trafik alabildiğine yoğun...
Hayvanat bahçeleri dolu dolu ...
Sağlık camiası önlemlerini alıp çalışmalarını yürütüyor.
Askerlerimiz tedbirler alıp vatanı korumaya devam ediyor.
Devlet kurumları önlemlerini alıp faaliyetlerini icra ediyor.
Herkes, herşey önlemlerini alarak yaşamsal faaliyetlerini sürdürüyor, su akıyor, zaman geçiyor, insanlar çalışmaya devam ediyor.
Ama bu ülkede önemsiz olan tek bir şey, gereksiz olan tek birşey olduğu görülüyor.
EĞİTİM.
Demek ki olmasa da oluyormuş.
Demek ki plajlar kadar bir değeri yokmuş.
AVM'ler bu ülkenin en hayati kurumlarıymış.
Eğitim vazgeçilebilir bir şeymiş.
“Abartma! Bakan bey 21 Eylül'de seyreltilmiş ve yüzyüze eğitimin açılacağını söylüyor”
Diyebilirsiniz.
Aynı bakan bey, pandemi süreci ilk başladığında 2 hafta sonra tekrar okulların açılacağını duyurmuştu.
Olmadı, tatilden sayıldı.
Bir ay sonra açılacak dendi.
Olmadı, bir ay sonra...
1 Haziran'da okullar açılmalıydı.
Yüzyüze eğitim tedbirler alınarak başlatılmalıydı.
O zaman okullar açılmış olsaydı bugün “açılsın, açılmasın” oyununu tüm ülkeye mal etmezdik.
O zaman açılmış olsaydı bugün telafisi çok zor bir sürecin içine girmezdik.
İsteyen okula gelirdi, isteyen gelmezdi. Ancak okullar için alınacak tedbirler bağlamında çok güzel bir deneyim yaşamış olurduk.
Tabii ki açılmasın diyenlerin haklı gerekçeleri olabilir.
Ben evde oturuyorum sahildeki adamdan bana ne! Diyenler haklı olabilir.
Ancak ne zamana kadar süreceği belli olmayan salgın yarım yıldır başımızı ağrıtıyor ama herşeye rağmen yaşamaya yol açıyoruz ve ilerliyoruz.
Herşeye haklı bir sebep bularak aktif ediyoruz, açıyoruz ancak iş eğitime gelince zaman kazanarak kervanın yola girmesini umuyoruz.
Arkadaşlar!
Kervan yola girmeyecek, vaka sayıları her gün artıyor, risk artıyor diyerek tüm herşeyi durdurabilir miyiz?
Mart ayındaki panik ve acil durum düzeyine geriler miyiz?
Hayır.
Asla Mart ayındaki o karanlık, kabus dolu eve kapanma durumlarını tekrar düşünmemeliyiz.
Büyük devletler proaktif hareket ederler. Biz de büyük devletiz ve proaktif hareket etmeye mecburuz.
Yasaklayan değil, yasakları sonlandıran ve yaşama yol veren olmalıyız.
Zorlaştıran değil yaşanabilir hale getirmeliyiz.
Sayın Ziya Selçuk; okulları yüzyüze eğitime açınız.
Okulları açalım.
Bilinmelidir ki online/uzaktan eğitim ile okullar açılmış sayılmaz. Ama biz açtık diyemezsiniz.
Yüzyüze/sınıf ortamında açıldığında okullar açıldı diyebiliriz.
Tedbirlerimizi alacağımızdan endişeniz olmasın.
Çocuklarımız tedbirler eşliğinde gürül gürül eğitimlerini alacaklardır.
Twitter.com/bestamibozkurt
LinkedIn.com/bestami-bozkurt