OKUR MEKTUBU

Cüneyt Şaşmaz

 

9 Haziran günü bu köşede yayınlanan "İÇİMİZDEKİ SABETAY ve MASONLAR" (https://www.ngazete.com/icimizdeki-sabetay-ve-masonlar-42994h.htm) başlıklı yazıma, yurt dışında yaşayan bir okurumuzdan ek bilgi geldi.
 
Bu okurumuzun mektubu şöyle:
"Gerek Osmanlı devleti, gerek T.C. zamanında Mason’ların isimlerini yazmışsınız.
Fakat hangi derecede olduklarını belirtmemişsiniz.
Onların 34'üncü basamak'a kadar dereceleri var.
Benim de bir arkadaşım vardı.
Bana teklif etti ama aidatı $ 800.00 işitince işime yaramadı.
Karşılık ne görecektim ki?
Fakat bana bir kravat iğnesi verdi.
O kravat iğnesini hala takarım.
Günün birinde, sonradan mason olduğunu öğrendiğim başka bir arkadaşımı uzun zaman görmemiştim.
Masada karşılıklı oturunca bana bir takım eliyle işaret yaptı.
Baktı ki ben anlamıyorum, "sen mason değil misin" diye sordu.
Ben de olmadığımı, rozeti yanlız takmak için aldığımı söyledim.
30-34'üncü derecede mason olmak bir işe yaramaz.
Çok yukarılarda bulunmak da pek kolay değil, çünkü çok para lazım.
Milyonlar...
"Ünlü Masonlar" diye saydıklarınızın isimleri bana yabancı değil.
Ressam Nazmi Güran ve Hasan Menemencioğlu (kardeşi Numan Menemencioğlu, bilmiyorum, o da mı mason?) bana uzaktan akrabadırlar.
Kendilerini görmedim, yanlız isimlerini işittim.
İstanbul’un işgal zamanında Halide Edip Adıvar, kocası ile birlikte Atatürk güçlerine Anadolu’ya kaçarlarken Üsküdar’da Nazmi Güran’ın evinde saklanmışlar.
Kitabı, The Turkish Ordeal’de yazıyor.
Şimdi Masonların eski gizlilikleri pek kalmadı.
Atatürk için de mason dedikodusu çıktı.
Sonra çıkmış.
Bilirsiniz, zamanında Türkiye’de Mason kapatılmıştı.
Rivayete göre Atatürk’ü bundan dolayı masonlar öldürmüşler.

Belki de.
Beyoğlu’nda Nuri Ziya sokak diye bir sokak vardır.
Bilmem, bilir misiniz?
Orada koskoca bir bahçe icerisinde, Osmanlı devleti zamanında, Fransız Sefareti bulunurmuş.
Ankara başşehir olunca Fransız Sefareti Ankara’ya taşındı ve o bina Fransiz Konsolosluğu olarak kullanıldı.
Sonradan konsolosluk Taksim’e taşınınca orası Fransız Kültür merkezi olmuş.
Onun yanındaki dar ve uzun apartman, evvelce no'su 26 idi, şimdi 12 olmuş, bizimdi, sonra sattık.
Geçenlerde bir arkadaşım geldi.
Laf gelişi söz Nuri Ziya sokağına takıldı.
Kendisi orada masonların mühim locasının toplantı yeri olduğunu söyledi.
Fransız kültür merkezi'nin karşısındaki sırada.
Resmi görülen bina.
Önünde bekçi kulübesine benzer ufak bir kulübe var.
Fakat o kulübe sonradan konmuş, 40 senelerinde yoktu ve kimsede bilmezdi, oranın mason locası olduğunu.
Ben de ilk defa işittim.
Beyoğlu'nda sokak, eski adı Polonya sokağı.
Odakule'nin tam karşısında, Ziraat Bankası'nın yanındaki sokaktır.
Beyoğlu Anadolu lisesi, Franz List'in İstanbul'da kaldığı zaman yaşadığı ev, hür ve kabul edilmiş masonlar büyük locası genel merkezi, Fransız Konsolosu'nun ikametgahı.
Papillon diye adlandırılan "lycee français d'istanbul" bu sokakta yer alırlar.
Beyoğlu Anadolu lisesi, tam Nuri Ziya/İstiklal caddesi köşesinde ’40-’50 senelerinde İngiliz Highschool kız orta mektebi idi.
Selamlar.
Azmi"
 
Süreç’te, "Enformasyon zehirlenmesi" işin bir boyut’u.
Diğer husus; "herkes çevresi ile tutsaktır!"
Nüans?!
Kimi zaman ne’yin söylendiği önemlidir, kimi zaman kim’in söylediği, kimi zaman da kimin neyi söylediği vb.
Beyan esas, ne var ki, her daim itimat da kontrol’e mani değil. 
 
 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.