Ne yazık ki bedavadan masa ve zaman sahibi olamadığımızdan ışık hızıyla yarışan ülke gündemine derinine nüfuz etmeye vaktimiz yok. Vakti olanların da buna birikimi ve yeterliliği yok.
O yüzden vakti olanlara yaratılan bu vakit onların bu özellikleri ile derinden alakalı. Bu da derinlemesine inceleme isteyen bir durum olduğundan biz meselenin aslına gelelim.
TDK’ya göre “Toplum töresine uygun davranma” anlamına gelen Arapça sözcüğün evrensel bir bağlayıcılığı olmadığını öğrenmekle birlikte yazılı bir dayanağı olmadığını da anlamış bulunuyoruz.
Dolayısıyla sözlü yoruma açık olan bu kelime, ifadeyi istediği yerde kısıtlama amaçlı vazgeçilmez bir silah olmaya müsaittir.
Bu hususta verimli bir bağlama sahip olan edebiyatı semantik olarak “edep” köküne bağlama gayretleri de muktedir kafanın rahatsızlığının düşünce dünyamıza yansımış halidir.
Bir insanı ilmi tespitinden dolayı kafa kesme fetvasına maruz bırakmanız bırakın edebi insanlığa aykırı iken işi dini hassasiyetle geçiştirip, bilimsel bir veriyi tespit etmek ve bunu yazısında kullanmak edepsizlik olarak hükme bağlanabilir.
Ancak o verideki asıl edepsiz fiiller böylelikle örtülmüş olur. Bu arada edebin dilimizde en önemli metaforu olan kelimenin “örtü” (kıyafet anlamında değil) olduğunu unutmayalım. Kelime üzerindeki bu tarz bir egzersize sebep olan sevgili Melis Alphan’ın dünya gazeteciler gününde bir röportajıdır.
İyi de kelime devinimli bir semantiğe sahip diye sözlüklerden silelim mi? Ya da hiç mi meşru bir karşılığı yok? Elbette var.
Kadınların bütün problemlerini dile getirmek, bu bağlamda doğru/yanlış bir iddiaya yer vermek edepsizlik değilse de kadınlar gününde sırf kadınların gerçek problemlerini örtme adına, o günü manipüle etme amaçlı cinsel fantezilerini pankartlara taşımak işte bu insanlık töresi kapsamında edepsizliktir.
Ve kendi terörüne hürriyet kılıfı giydirmektir. Bu tipler Melis Alphan kadar taşa tutulmamıştır. Ama önüne hangi sıfat konursa konsun kız-erkek ayırmaksızın bir çocuk istismarı olduğu gibi onun alt kümesi olan Alphan’ın söylediği durumlara dair haberler ruhlarımızı karartıyor.
KADIN DERNEKLERİ NEREDE?
Kadınlar üzerinden bir ifadeyi ismine yakışır ekşilik ve çirkinlikte hem de içinde milyonlarca kadının olduğu bir öğretmen camiasına karşı kullanma terörünü, “ifade hürriyeti” kavramı içine sığdıramayacağımız gibi, bu durum karşısında kadın derneklerini suskun bırakan “edep” kelimesinin aşırı yorumunun mu bir neticesidir? Diye soruyor insan.