Onur Akbaş Yazdı: Ramazanda ne Okusak?

Yazıya başlamadan önce başlık olabilecek bütün kipleri denedim. Hepsi de makul olabilirdi ama hepsinin vicdanımdaki karşılığı bir dayatmayı andırdığından içime sindirip de kullanamadım.

Ne okumalıyız?” “Ne okuyalım” kiplerinden hiçbirini konduramadım bu yazıya. Belki de içinde bulunduğumuz atmosferdi beni dayatma konusunda bu kadar paranoyak yapan. O yüzden işi şarta bağlayarak daha determinist bir yolla çözmeye çalıştım.

Elbette arz edeceğim kitap isimleri kendi okumalarım. Zira tecrübe ettiğimden fazlasını söylersem, “yapmadıklarını telkin edenler” güruhundan bir farkım kalmaz.

Bu yazının da bir değeri olmaz. Benim de bu köşede durmamın bir anlamı olmaz. Ramazan ayının başındaki yazımızda da arz ettiğim gibi akla ve sorgulamaya dayalı bir retorik üzerinden giden Kur’anı anlama ve önce vicdana ardından da hayata süzülen bir değer haline getirmenin okuldur Ramazan.

Öyle olsa gerek. “oku” emrine vurgu yapıp “akıl sahiplerine” deliller getiren bir kitabı sadece nameler üzerinden terennüm etmek/ettirmek meseleyi folklorik düzleme çekmektir ki bunun ardında yatan asırları kuşatan toplum mühendisliğinin bir sonucudur bu.

O halde anlama ayını kitapsız ve tefekkürsüz geçirmek yalnızca yasak savmaktır, diye düşünüyorum. Bu ayın Kur’an ayı olması da bu kutlu beyana muhatap olmaktır.

Beyana muhatap olmak da metne muhatap olmak demektir ki her yol “okuma” edimine çıkar. Bu bağlamda ben şu anda en güncel olan Prof. Dr. Mustafa ÖZTÜRK hocanın mealini okuyorum.

Hoca tarihselci olduğu için ve bu alan etrafında bazı görüşler belirttiği için, devrin softaları tarafından gıyabında “mürted” hükmü verilenlerden.

Şunu belirtmeden geçemeyeceğim, metinle hem icra hem de tahlil bağlamında içli dışlı olan birisi olarak bir metnin anlaşılmasında tek yaklaşım etraflı bir sonuç vermez.

Ama bu yaklaşımlardan her biri de metni farklı cephelerden görme adına olmazsa olmazlardandır.

O yüzden hocanın mealini tarihselci olduğum için değil meselenin tarihsel bağlamını da önemli bulduğum için okuyorum.

Pek tarihselci olarak okusam ne olur? Hiçbir şey!!! Bunun da açıklamasını kimseye yapmam, böyle bir ilmi yöntemden dolayı yargılayacak hiçbir ruhbansal, tasavvufi ya da tarikatçı/cemaatçi otoriteyi tanımam, açıklama yapacak bir merci olarak da görmem. Benim bu açıklamayı yapma sebebim konunun daha açık bir şekilde ifade edilmesidir.

Bunun dışında sırada bekleyen mealler Mahmut Kısa ve Muhammed Esed mealleri… Esed’in metni daha akademik. Zamanı olmayanlar için Kısa’nın mini meal-tefsirini okuyabilirler.

Kur’an metinlerini farklı yorumlardan ve yaklaşımlardan okumanın önemi, aktüel yaşamda hangi kaidelerin Kur’anî yaşamda dolaysıyla Yaradan’ın katında insanlık namına hangi ilkelerin önemli olduğunu anlamak adına önemli.

Zira dinimiz hiçbir bireye şahsiyetini ve aklını askıya asmasını istemez. “Yapay zekalı” mü’min tiplemesini sevme, kendine teolojik otorite üzerinden kendini tanrılaştırarak kendini şirkin kayışına bağlayan sapkın ruhların edimidir.

Tabi dini sadece katı kurallar manzumesi olarak görüp işe sadece kaideler üzerinden gitmek ise İŞİD tarzı terörü besler.

Bu bağlamda işin kültürel ve hissi tarafı için bilimsel referansları güçlü olan siyer ve hadis kitapları okuyabilir fakat; ilahi beyanın ölçü yörüngesinden ve aklın süzgecinden kopmamak şartıyla.

Elbette edebiyatsız bir Ramazan olamayacağı gibi Ramazansız da çağdaş Türk edebiyatı olmaz.

Meseleyi romantik duyuş tarzıyla alımlama adına Yahya Kemal’in şiirleri ve Aziz İstanbul’u ile Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şehrengiz seçkisi tadında “Beş Şehir”ini tavsiye ederim.

Oruçlu vakitlerini kurgusal metinler üzerinden götürmek isteyenlere yerli edebiyatta tavsiyem Ahmet Ümit, Başak Sayan, Melis Aygen, Senem Gezeroğlu, Hasibe Çerko, Leyla Karaca gibi yazarların romanlarını/öykülerini tavsiye ederim.

Bu güzel ayları ve vakitleri zayi etmeme adına seküler düzlemde romantizm sömürücülüğü yapan ucuz aşk sayıklamalarından ibaret “ponçikli” gargaraların azıcık İslamileştirilmişi olan, seccade ıslatan, “Allah deyip ötesini bırak” diyen, içi boş, tasavvuf tüccarlığı ve Şems-Mevlana ticareti yapan, üslupsuz ağlak, şeylerle de vakit öldürmemeniz yine naçizane tavsiyemizdir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri