28 Şubat'ın darbe olmadığının ispat edildiğini, Balyoz davasının bizzat AKP tarafından ‘kumpas' olarak nitelendirildiğini hatırlatan Doğan “Darbeye maruz kaldığı iddia edilen Erbakan bile ‘Dabe değildi' dedi. Buna rağmen kumpas davaları devam ettiriliyor” diyerek sitem etti.
Sözcü yazarı Ruhat Mengi’nin sorularını yanıtlayan Nilgün Doğan, yargı süreci hakkında şu bilgileri verdi:
Biz “yasal yollardan bunun sebebini nasıl araştırırız” arayışına girdik. Anayasa Mahkemesi'ne yapılan bireysel başvurulara “hak ihlali olmadığı” gerekçe gösterildi, zaten ondan sonra cezalar kesinleşmiş oldu ve son olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidildi. Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı yeni verildi, o kadar enteresan ki AYM'nin gerekçeli kararlarında Balyoz Davası'nın iddianamesinden alıntılar var. Yani “kes, kopyala, yapıştır” yapmışlar.
Çetin 4,5 sene yattı. Sonra “kandırıldık” dendi ve aradan bir süre geçtikten sonra 7 kişi için temyize gidildi. Anadolu Mahkemesi'nde Adalet Sarayı'ndan bir Cumhuriyet Savcısı olayı temyize götürdü ve “Bunlar suç için aralarında anlaştılar” gerekçesiyle beraat kararını durdurdu.
Kumpastır dediler, Cumhurbaşkanı da söyledi, daha sonra beraatlar oldu, herkes beraat etti, birçok arkadaşımız “cezaevinde kaldığımız yılların hakkını nasıl ararız” arayışına girdi, bazı tazminat davaları açıldı. Beraat kararının üstünden çok geçmeden bir Cumhuriyet Savcısı ki davanın savcısı da değil, 7 kişi için olayı temyize götürdü ve beraat kararını kaldırarak yeniden yargılanma açtılar.
İkinci enteresan olay, 28 Şubat Davası Yargıtay'dan sonra Anayasa Mahkemesi'ne gitti ve artık dedik ki “Anayasa Mahkemesi mutlaka yeniden yargılanma kararı alacaktır, onca sahte deliller gösterildi, bunları dikkate alarak karar verecektir” derken Yargıtay'ın kararlarını onadı ve ömür boyu hapis kararları kesinleşti. Balyoz'dan da “Bu 7 kişi suç için anlaşmıştır” dendi.
Balyoz'dan şu anda yargılanma aşamasındalar, henüz onun kararı verilmedi. Cezaevinde Balyoz'dan kimse kalmadı ama bu 7 kişi tekrar cezaevine girsin diye onlara böyle bir suç çıkarıldı ve 7 kişi yeniden yargılanıyor.
"HAFTADA BİR GÜN DIŞARDA DOLAŞMA İZİNNLERİ VAR!"
Nilgün Doğan, Çetin Doğan’ın cezaevindeki şartlarını şöyle anlattı:
“Cezaevinde hücresinin bulunduğu koridorda genelde Hizbullahçı, Fetullahçı ve PKK'lılar yattığı için Çetin hücresinde tek başına kalıyor ve dışarıya haftada bir telefon görüşmesi için bile çıkarken koridorda bayağı güvenlik önlemleri alıyorlar. Haftada bir gün dışarda dolaşma izinleri var. Onun dışında her günleri hücrede geçiyor.”
KILIÇDAROĞLU VE ORDUYA TEPKI: ÇOK KIRGINIM!
Nilgün Doğan, ana muahlefet parti CHP’nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na tepki gösterdi. “CHP'den eşlerimizi ziyaret eden milletvekilleri oldu ama -sebebini bilmiyorum- yeteri kadar duyulmadı. Bizim arkamızda kimse yoktu” diyen Doğan, şöyle devam etti:
“Bizim avukatlar gittikten sonra Kemal Kılıçdaroğlu ekrana çıktı, dedi ki “Ben 28 Şubat'ta İçişleri Bakanlığı'nın Batı Çalışma Grubu tarafından fişlendim” dedi. İçişleri Bakanlığı'nda Batı Çalışma Grubu mu vardı? Yani, bu kadar çelişkili ifadeler bizi gerçekten çok üzdü, onun dışında barolardan tek bir kelime duymadık, haksız hukuksuz ceza alan Gezi tutuklularını, gazetecileri, milletvekilini sayıyorlar, elbette ki sayacaklar ama aynı hukuksuzlukla içerde tutulan generalleri de saymaları gerekirdi. Hele orduya çok kırgınım, çünkü orduda görev yapan, şu sırada ordunun idari makamlarını işgal eden generallerin hepsi eşlerimizin emrinde çalışmış subaylar. Bizim eşlerimizin Cumhuriyet ilkelerine, Atatürkçülüğe karşı ne kadar hassas ve titiz olduğunu gayet iyi bilirler, tek birinin ağzından onlara haksızlık yapıldığını duymadık. Çetin Doğan olsa ve onun silah arkadaşlarına haksızlık yapılsa her şart altında bunu açıkça söylerdi. Yani, ordudan da vefa görmedik, muhalefet partilerinden de, barolardan da. Bir tek gazeteciler, köşe yazarları gerçeği anlattı.”