2021 yaklaşırken bilindik çevreler zırvalamaya başladılar.
Bazıları pankart açmış, üstünde:
“Müslüman Noel kutlamaz “ yazılı.
Noel Hazreti İsa’nın doğum günü.
Biliyorsanız hazreti Musa’nın doğum gününü de kutlayalım diyeceğim ama bunlara söz anlatmaktansa bulur bir deve ona hendek atlatırım.
Müslüman Noel kutlamaz haberini okuduktan sonra şu haber karşıma çıktı.
Yılbaşına sayılı günler kala Gaziantep'teki baklavacılarda yoğunluk yaşanmaya başlandı. Türkiye'nin tamamı dünyanın ise birçok ülkesinden baklava siparişi alan üreticiler, hummalı şekilde çalışmaya devam ederken, tüketicilere de uyarıda bulundu.
Piyasada ucuza satılan baklavaların içine boyanmış yer fıstığı, ekmek kırıntısı, bezelye ve glikoz şurubu konularak maliyetinin düşürüldüğünü söyleyen ustalar, ucuz baklavalara kanılmaması ve ürünlerin bilindik yerlerden alınmasını önerdi.
Bunları kimler yapıyor ? Ateistler mi?.
Evdeki arşivimi kurcaladım ve gıdalardaki iğrenç hile yöntemlerini bulup çıkardım.
Yüzde 100 dana eti diye satılan sucuklarda at, eşek ve kanatlı eti kullanılıyor.
Uzun soyulmuş sosise kanatlı eti, yabancı doku ve iç organ katılıyor.
Sucuk, salam imalatında kullanılan sarımsak kireç suyunda soyuluyor.
Tereyağına bitkisel yağ ve patates karıştırılıyor.
Soya baharatla karıştırılıp sucuk imalatında kullanılıyor, raf ömrünü uzatmak için gereğinden fazla nitrat kullanılıyor.
Yoğurda bitkisel yağ ve jelatin katılıyor, jelatin, domuzun deri veya kemiklerinin kaynatılmasıyla elde ediliyor.
Yağlı tulum peynirine bitkisel yağ ve nişasta; yağlı eritme peynirine bitkisel yağ karıştırılıyor.
Arıcılıkta kullanılan antibiyotikler ballar aracılığıyla insanlara geçiyor.
Hazır kıymaya sakatat katılıyor; sakatanın rengi açık olduğu için kimyasal gıda boyası ile boyanıyor.
Kıymalı pideye domuz eti kıyması katılıyor.
Tavuk kemikleri öğütülüp salama katılıyor.
Şekerlemelerin içine domuz jelatini, tekstil boyası ve hayvan yemi katılıyor.
Küf tutmuş ve bayat peynirler eritilerek, eritme peyniri olarak satılıyor.
Şekere tekstil boyası, yumuşak şekere domuz jelatini ve tekstil boyası karıştırılıyor.
Tatlılarda Antep fıstığı yerine bezelye ve yeşile boyanmış yer fıstığı kullanılıyor.
Bozuk, ezik, kurtul incirlerden 'incir lokumu' yapılıyor.
Kuru üzüm, bozulmaması için kurutmadan önce mazota bulanıyor.
'Takoz' diye tabir ettikleri eski dönerlerin üzerine yeniden et konularak satılıyor.
Çöpe atılması gereken tavuk artıkları dönercilere satılıyor.
Yağ ve kemik külünden lahmacun yapılıyor.
Kırmızı bibere kiremit tozu, karabibere renk alması için kanserojen boya katılıyor.
Son kullanım tarihi geçmiş yumurtalar yeni ambalajlarda taze gibi satılıyor.
Kaçak çaylar, kimyasal renklendiriciler hatta domuz kanıyla renklendiriliyor.
Kaçak sigarada kullanılan tütünün içine tahta tozu katılıyor.
Taklit ve sahte üründe dünya üçüncüsü olan Türkiye’de en büyük tehlike ise gıdada. Sahteciliğin ekonomiye zararı hızla büyüyor.
Hastalık ve ölümler ise bu rezilliği sonuçları.
Dönerden sucuğa, zeytinyağından peynire, tereyağından tavuk etine, pirinçten bala neredeyse her gıda maddesinin sahteciliği var. Halk sağlığını tehdit eden, özellikle hamile, çocuk ve yaşlılarda ölümlere yol açan gıda terörüyle ilgili tüm kamu kurumları topyekun mücadele halinde olması gerekir ama insanlarla dalga geçer gibi kilosu 20 liraya baklava, 22 liraya sucuk satılıyor.
Gıda teröristlerinin ülke ekonomisine zararı ise 25 milyar TL’yi geçiyor.
İnsan sağlığına zararlarını ise ölçüp biçen olmadığı için bilemiyoruz.
Bu yapılanlar günah ama adamlar hacca gidince tüm günahları sıfırlanıyor ya….
İnsanları soymak, zehirlemek, hasta etmek, öldürmek sıradan sayılıyor.
Müslümanlar bunları yapar ama Noel kutlayamaz…
Bana göre Noel kutlama karşıtları yukarıda saydığım alçaklıkları yapanlardan çıkıyor.
Bı konuda söylenecek çok şey var ama arsız ve yüzsüzler anlamazlar.
Gelelim konunun aslına..
Ülkemizde kimse Noel kutlamıyor.
Kutlanan yeni yılın gelişi. Arada 6 gün var.
Ve bunu yıllardır anlatamadık.
Öküzlükte direnmek sonunda insanı öküz yapar..