Bir yanlış anlaşılma var.
Kendimizi biraz fazla abartıyoruz.
Yıllar bize gelmiyor, biz onların kapısından girip içinden geçiyoruz, süremiz bitince de diğer kapıdan çıkıp gidiyoruz.
Bir saçmalık daha var.
Yıl içinde meydan gelen olumsuzluklardan yılı suçluyoruz.
Ben de aynı yanlışa düştüm.
2020’nin yaşadığım en kötü yıl olduğunu yazdım.
2020 ne yaptı ki insanlara?
İnsanlar tüm kötülüklerin kaynağıdır ama bunu bir şekilde başkalarının üzerine yıkmakta da ustadırlar. Akla gelmeyecek rezilliği yapar “ Şeytan’a” uydum”, der.
Araçla 140 kilometre hızla dönemece girer ve uçar, “kader böyleymiş” der.
Yaşamın gerektirdiği hiçbir şeyi yapmaz.
Örneğin hiç çalışmadan sınava girer ve çuvallar, “Tanrı’nın takdiri böyleymiş” der.
Hayat insanın yüküdür ve oldukça ağırdır. Bu yükün altına girmekten kaçınan at sineği gibi yaşar ve ölür.
2020’de yaşanalar birer rastlantı değil ki.
Kendimizi evrende yalnız ve tek sanıyoruz.
Nerede kaldı Tanrı inancı?
Nerede kaldı dinler?
Kutsal kitaplarda çok kez vurgulanan yardımlaşma, dayanışma, paylaşma uygulanıyor mu?
Dilenciliğin en çok olduğu yerler neden Müslümanların yoğun olduğu ülkeler?
Somali halkı açlıktan ölürken neden balık yemeyi denemiyor?
Balık yemek günahtır gibi bir aptallığın kuyruğuna takılana insan denir mi?
Konuyu biraz daha küreselleştireyim.
Dünyada her gün ortalama 22 bin kişi açlıktan ölüyor
10 bin kişi de doktorsuzluk ve ilaçsızlıktan.
Hiç açlıktan öldünüz mü diye sormayacağım ama “hiç açlıktan ölen birini gördünüz mü?”
İnsanlar açlıktan ölürken tıka basa zıkkımlananlar bu ölenleri düşünüyor mu?
Corona insanlığa bir uyarıdır.
Ancak bu uyarı iyi algılanmadı.
Bu salgın hemen kazanç kapısı yapıldı.
Corona’dan daha büyük felaket getiren maskeler, ne içerdiği bilinmeyen aşılar birer kazanç aracı oldular.
Maskelerin insan bedeninde yarattığı olumsuzluklar tartışılmıyor.
Karbon Dioksit solumanın beyin kılcal damarlarında, damarlarda, kalpte, akciğerde ve kanda yarattığı olumsuzluklar konuşulmuyor.
Bir hastalıktan korunmaya çalışılırken yakın gelecekte oluşacak beş kalıcı ve ölümcül hastalık göz ardı ediliyor.
Corona 2020 yılında gelen çok ciddi bir uyarıdır.
Çin üretti, ABD üretti, başkası üretti gibi aptalca tartışmalar bırakılıp “biz ne halt ettik de başımıza bunlar geldi” diye düşünerek bazı olumsuzlukları ortadan kaldırmak yerine, bu salgından nasıl kazanç sağlarız yolunu serçenler kendilerini gelecek daha büyük bir salgına hazırlamalıdır.
Evren sahipsiz değildir.
İnsan da sahipsiz değildir.
İnsanda akıl ve muhakeme gibi birbirini tamamlayan iki hazine vardır.
Beyin bedava verildi diye kullanılmazsa Şeytan-kader-Tanrı üçgenine sıkışılır.
Birileri de çıkardıkları kitaplarda “şu duadan 28 bin 500 kere okursanız her istediğiniz olur gibi şirk kokulu zırvalarla insanları soyarlar.
2020 yılında kötü olaylar yaşandı.
Bu olaylardan 2020 sorumlu değildir. Hatta masumdur.
2021 ise harika şeyler getirmeyecektir. Böyle bir misyonu da yoktur.
İnsanlar ektiklerini biçecekler.
Bir öz deyiş vardır:
Rüzgar eken fırtına biçer.
Biçim olarak insan olmak yetmez içerik olarak da insan olmak gerekir.
İşte o zaman gelecek yıllarda güzellikler yaşarız.
Örneğin silah yerine ekmek yapılamaz mı?
Bir füzenin maliyeti bir milyon ikiyiz elli bin dolar.
Bir füzeye ödenecek para ile 8 milyon 750 bin ekmek üretilir.
Öldürmek için harcanan para yaşatmak için harcanmaya başlandığında insanlar da yıllar da mutlu olacaktır.